soğuk savaş döneminde dünyanın, kimin güçlü kimin güçsüz olduğuna anlam vermesini sağlayan politik-uluslararası-askeri bir krizdir.
1950'lerde mısır iyi bir politika yürütmüş, buna rağmen süveyş kanalı üzerinde bir hakimiyet elde edememişti. kanalın işletmesi, batı'nın kontrolündeki kanal şirketindeydi.
süveyş kanalının konumu, kendisini vazgeçilmez bir güzergah parçası kılıyordu. özellikle arap yarımadası'ndan ve körfez ülkelerinden petrol alımı yapan batılı devletler kanalı aktif bir şekilde kullanıyorlardı.
1952 yılında abdülnasır ülkenin başına gelince israil'e daha da cephe alan bir mısır oluşturdu. silahlanmaya önem verdi ve dahası süveyş kanalı için kolları sıvadı. sovyetler birliği'ne yanaştı ve çekoslovakya üzerinden silah alımı dahi yaptı. ülkenin kalkınabilmesi adına mali desteğe ihtiyacı olan nasır, abd ile britanya'nın kapısını çaldı. haliyle bu devletler de "sovyetler birliği'ne yakınsın" deyip nasır'a mali destek sağlamadılar. bunun üzerine nasır, gereken mali desteği kendisi yaratmaya karar verip, süveyş kanalı'nın denetimini elinde bulunduran kanal şirketini kamulaştırdığını, mısır'ın milli malı yaptığını açıkladı. britanya ve fransa hem petrol alımları için kullandıkları, hem de yüksek hisse değerlerine sahip bu kanalı mısır'a devretmeye meraklı değillerdi pek tabii. dolayısıyla da büyük bir tepki gösterdiler. hemen sevr'de bir toplantı ayarlandı ve israil, fransa-britanya ortaklığındaki masaya davet edildi. israil'e "sen mısır'ı işgal et, biz de savaşı bitirme bahanesiyle bölgeye asker yığıp sana askeri destek sağlayalım." dendi. savaş bitince de bölgede israil avantajlı çıkacak, bunun yanısıra kanal üzerinde britanya-fransa barış birliği konuşlandırılacaktı. plan basitti ve işlemesi için israil kilit önemdeydi. israil vazifesini aldıktan sonra üzerine düşeni yaparak 29 ekim 1956'da sina yarımadasını işgale başladı. fransa ve britanya nasır'a "savaşı durdurmak için bölgeye asker yollayalım mı" diye sordular. nasır bunu reddedince de batılı iki devket harekâta başladı. operasyon çok başarılı oldu ve kolayca mısır birlikleri alt edilip bölgeye hakim olundu.
ancak hem britanya'yı hem de fransa'yı çok şaşırtacak bir olay oldu. abd'nin sovyetlerle beraber aynı fikirde olup bu duruma tepki göstermesi olayı... aslında tüm dünya bu ortak fikre şaşırmış olmalıdır çünkü soğuk savaşın sert geçtiği dönemlerden bahsediyoruz. sovyetler birliği hemen birleşik krallık ve fransa'ya karşı "mısır'dan çekilin yoksa hem londra'ya hem de paris'e nükleer füzeyi çakarım" tehdidini yaptıktan sonra iki devlet bölgeden çekildi.
abd'nin neden sürekli yanında olduğu ingiltere'yi desteklemediğini sorgulayacak olursak; o dönemde emperyal amaçlar yaftalamasıyla sovyetleri hedef alırken, müttefiklerinin bunu göz göre göre yapmasına seyirci mi kalacağı soruları hem abd içinde hem de dünyada sorulmaya başlanmıştı. bu sebeple prestij açısından bu harekata karşı çıkmıştır. bir diğer olası sebep ise bu savaş sonrasında bölge halkının batılı devletlere iyice bilenmesi, sovyetlere doğru yönelmesi olasılıklarını hesaba katmış olmasıydı. asıl sebeplerden ise abd'nin savaştan korkmuş olduğudur. doğu-batı kaynaklı bir savaşın yeniden alevlenmesinden çekinmiştir ve ingiltere ile fransa'yı yalnız bırakmıştır.
savaş bitince kanada başbakanı "birleşmiş milletler barış gücü oluşturulalım hadi" diyor. on yıl kadar bölgede kalan barış gücünün çekilmesiyle (bkz: altı gün savaşı) peydah oluyor.
savaşın sonuçları avrupalı devletler için kötü olmuştur. prestij açısından derin yaralar almış olan iki devlet anlamıştır ki abd çıkarları doğrultusunda kendilerine destek vermekte. müttefik çıkarlarını kendi çıkarlarıyla örtüşmedikçe korumuyor, kollamıyor. bu çıkarımları yapan fransa kısa süre sonra nükleer çalışmalarına hız vermiştir.
nasır, mısır ve arap dünyasında güçlenmiştir.
tüm dünya anlamıştır ki avrupa'nın gücü sovyetler birliği karşısında oldukça yetersizdir.
birleşik krallık başbakanı athony eden istifa etmek durumunda kalmıştır.
iki devletin zayıflığını ve mısır'ın kârlı çıkışını gören koloni devletler ileriki yıllarda bu krizin etkisiyle bağımsızlıklarını kazanmışlardır denilebilir.
sonuç olarak krizin kaybedeni birleşik krallık, fransa ve israil olurken, eli güçlenen nasır olmuş, en kârlı çıkan ise tek bir tehdit ile sovyetler birliği olmuştur. abd ise müttefik kanadında desteğini kaybetmesi anlamında kayıp yaşamıştır. daha sonra ilişkileri iyileştirme çabaları olacaktır.
kaynaklar; ahmet kuyaş, gençler için çağdaş tarih/ end of empire bbc
"orta doğulu teröristler neden toyota kullanıyor?" sorusunun cevaplarından birisidir. diğeri de tabii ki sağlam olmaları.
bu kriz sonrasında japonya ve hindistan, mısır pazarına girmiştir. üstelik japonlar, mısırlıların ticaret yaparken kendi paralarını kullanmalarını kabul etmiştir.
pazar genişlemesi ise 1980'lerin sonunda japonya'nın başına ilginç işler açacaktır.
mısır lideri cemal abdülnasır'ın aswan barajı'nı finanse etme amacıyla 26 temmuz 1956'da süveyş kanalı'nı millileştirmesi ile fitili ateşlenen kriz. ardından kanalı ve getirilerini kaybetmek istemeyen ingiltere, fransa ve israil ile birleşip 29 ekim'de mısır'a saldırdı. fakat sovyetlerin mısır'ın yanında savaşa gireceğini açıklaması, üstelik abd ve birleşmiş milletlerin ingiltere ve fransa'ya petrol ambargosu uygulaması, işgalcilerin kasım sonunda çekilmesi ile sonuçlandı.
bu başarısızlık üzerine dönemin ingiltere başbakanı anthony eden istifa etti. fransa da 1966'da kendisini natodan çıkardı.
edit: bu kriz aynı zamanda 4 kasım 1956'da sovyetlerin macaristan'ı işgali sırasında batı'nın tepkisiz kalmasına sebep olmuştur.
iki kutuplu dünyada gücün kimde olduğunu göstermiştir. akıllı oynayan nasır kazanmıştır.
güç dengelerine dayanarak, sistemi iyi analiz ederek, doğru hamleleri yaparak güçsüz bir devletin güçlüleri yenmesi şeklinde diplomasi tarihine geçmiştir.