- doğa yok olduğunu fark etmez, kendi hakkında düşünmez, üzülmez.
- biz umursamalıyız; kendimiz için bencilce!
- doğadan çaldığın yeter. doğa için çal!
sloganlarıyla yola çıkan kolektif bir müzik çalışması. birbirinden farklı müzisyenler çok bilinen türküleri doğa için yeniden yorumluyor. yorumlanan şarkılar birden çok enstrümanla, birden çok soloyla kolaj yöntemiyle oluşturuluyor. türkiye'den farklı müzisyenler aynı şarkıyı birlikte çalıp birlikte söylüyor, yorumlanan şarkılar için özel müzik videoları hazırlanıyor. hazırlanan bu kliplerde şarkılara katkıda bulunan müzisyenlerin adları ve ve bu müzisyenlerin doğdukları şehirler belirtiliyor ve müzisyenlerin müzik videosu için çekilen görüntüleri çok çeşitli yerlerde kayda alınıyor. her türkü farklı müzisyenlerin bir araya gelmesiyle çalınıp söylendi. türkiye'de türkiye için ilk kez böyle bir çalışma yapıldığı için ve her şarkının-türkünün seçkin müzisyenler tarafından çalınıp yorumlanmasıyla şarkılar-türküler olduklarından daha zengin hale geldiği için çalışma türkiye'de oldukça dikkat çeken bir çalışma oldu. oluşum şu ana kadar 6 türküyü yeniden yorumladı. bu şarkılar ve şarkıların video-klipleri şöyle,
dünya'nın hali ortada. yerküresiyle, atmosferiyle tehlike sinyalleri verip duruyor.
küresel iklim değişikliği bir dert; seller, taşkınlar, buzulların erimesi, kıyıların denizler tarafından yutulması ihtimali, kuraklık...
beslenme başka bir dert; besin bulanlar için gdo'lu ürünler, denetimsiz tarımsal ilaçlama, sakıncalı katkı maddeleri... bulamayanların sorunu karmaşık değil: sadece açlık! enerji savaşları, temiz su savaşları... yani gidişat iyi değil.
en güçlü ya da yoksul olanların büyük çoğunluğu, kendi küçük ya da büyük çıkarını esas alarak, kendini dünyanın merkezine koyarak yaşıyor. herkesin mazereti var!
çok şey sadece günü kurtarmaya yönelik.. doğayı yok sayarak yapılan her şey, geleceğimizi biraz daha belirsizleştiriyor. komik olan, korunmak doğanın umurunda bile değil. o nasıl olsa, öyle ya da böyle var olacak... vay bizim halimize...
iklim değişiklikleri, seller, taşkınlar, bunlar dünya kabuk bağladığından bu yana hep var ama son yüz yılın grafikleri öncekilerle benzerlik göstermiyor, kendi elimizle yaptıklarımızın, bu kötü gidişe direkt etkisi var. önceleri düşe kalka yaşıyorduk, artık kıçımızın üstünde hızla kaymaya başladık. işin bilimiyle uğraşan herkes bu konuda hem fikir. çevreci hareketler, bu gidişi durdurulması gerektiğini herkese anlatmaya çalışıyor.
agaclar.net olarak başından beri işin neresinden tutacağımıza bakıp durduk. yaptığımız her şeyde bu amacın izi var. daha neler yapabiliriz?
doğa sorunlarının evrenselliği, doğanın insanlara mekan ve kaynak oluşuyla, müziğin evrenselliği ve insanların ortak dili oluşu arasındaki bağ, projenin çıkış noktası oldu.
müzik; yaygın, enerji dolu, durdurup kendini dinleten ya da arka plana geçip çaktırmadan var olan...
seçtiğimiz parça: "divane aşık gibi" bilmeyen yok, sevmeyen yok...
dünyanın çivisini çıkaranlar kadar, bunu seyretmekle yetinenler de benzer biçimde sorumluysa, çözümler bulmak ve uygulamak zorundaysak, her vesile ile hatırlamalı, hatırlatmalıyız.... hem değişim gerektiğini bilip, hem "şöyle yap, böyle yap" laflarını dinlemediğimize göre, "ne yapmalıyım" diye düşünmek gerektiğini her dinlediğinde hatırlatan bir müzik işe yarar mı? en azından konunun farkında olanlar için, arka planda fazladan bir vicdan azabı durumu yaratır mı?
"birlikten kuvvet doğar" mı? tek tek düşündüğümüz, anlatmaya çalıştıklarımız, hep birlikte, bir ucundan tutarak ortaya konduğunda verdiği enerji artar mı?
agaclar.net'ten fırat çavaş, doğdukları iller farklı, yaşadıkları mekanlar farklı, zevkleri, yaşama bakış açıları farklı 45 müzisyeni, varolan gerçekleri bir kez daha hatırlatmak için bir araya getirdi: doğa için çal!
"divane aşık gibi" yollarda dolaşmaktan başka, hem mecazda hem de fikirde "sen yağmur ol, ben bulut, maçka'da buluşalım" diyoruz.
İnsanın dinledikçe dinleyesi geliyor. Millet olarak yaşadığımız çevreye karşı anlamsız bir duyarsızliga sahibiz. Yaşadığımız çevrede insan hariç hiçbir canlıya saygı duymayan, yaşama hakkı vermeyen (hoş insana ne kadar değer veriyoruz orası da ayrı) toplum olarak bu tarz şeyleri çok seviyoruz. Birey olarak bir tane ağaç dikmeyiz, dikileni sulamayiz, kesecek olana engel olmayız ama doğa için çal olunca niyeyse sahip çıkarız. Haaa şikayetçimiyim tabi ki hayır ama madem bu kadar duyarlıyiz bunu bir de uygulamada/icraatta/faaliyette görelim.
Bu arada uzun ince bir yoldayım'ı efsane söylemişler.
9. Türkü yayınlanmış, hey onbeşli. Türkü tokat yöresine ait ağıt niteliğinde bir türkü. Kurtuluş savaşı sırasında cepheye gitmek için toplanan yaşları 15 civarındaki çocukların oluşturduğu birliğin köy meydanından geçişi sırasında yakılan ağıttır.
her birini onlarca hatta yüzlerce defa dinlemişimdir.
mükemmel müzikler, mükemmel sesler...
dinlenmek istediğimde dinlendiriyor, keyiflenmek istediğimde keyiflendiriyor.
yeni bir tane daha çıksa da eklesek dinlenecekler listemize :)
sırası gelmişken...
hala yere tüküren, çöp atan insanlar(!) var.
Yapmayın. mümkünse izmaritinizi de atmayın.
biraz doğaya, insana, hayvana saygınız olsun.
lütfen!
Düzenleme: bir yazar nahoş bulmuş bu gönderiyi. Sanırım izmarit konusuna takıldı.
-Sen yine de atma!