1. tenefüs bitmiş henüz ders başlamamışken, bir kız arkadaşın elindeki yarı dolu standart 0.50 ml su şişesini en arka sıradaki arkadaşa tutacağını düşünerek atması.

    arkadaşın şişeyi tutamaması ve şişenin camdan dışarı uçması.
    herkesin aynı anda cama koşması.
    şişenin okulun huysuz ve de saçsız bir öğretmeninin tam başına isabet etmesi.
    beş dakika sonra öğretmenin sınıfa gelmesi ve hangi şerefsiz attı bunu diye sınıfa çıkışması.
    arkadaşın durumu itiraf etmesi ve özür dilemesi, bizim de kasıtlı olmadığını açıklamaya çalışmamıza rağmen öğretmenin öfkeden küplere binmesi ve kızcağızı sınıfın önüne çıkarıp
    "kimsin sen! baban ne iş yapıyor senin?!"
    sorusuyla başlaması, çünkü sonradan başının ağrıyacağını iyi bilmesi.
    babasının işçi olduğunu öğrendikten sonra gönül rahatlığı ile bağırıp çağırıp aşağılaması, şişeyle kızın başına vurarak demediğini bırakmaması.

    arkadaşın bu olay üzerine okulu terk etmesi.
    ailesinin gelip gitmesi, öğretmenin defalarca sözde özür dileyerek soruşturma açılmasına engel olması.
    zaten içine kapanık bir karakterde olan kızın okula küsüp okulu bırakması ve bir daha gelmemesi, liseyi dışarıdan bitirmesi.

    Tanımına gelirsek; iz bırakandır.
    #131742 kitametam | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0anket 
  2. 2 .kez geçemediğimiz dersin vizesinden çıktığımızda, yaz okulunda açılacağını ama kapasitenin az olacağını öğrenmiştik. "finalden önce listeye adınızı yazdırın, kapanacak" dediler. koşa koşa bölüme gittik. üzerimizde paltolar, kan ter içinde vardık.

    arkadaş hızla merdivenleri üçer üçer çıkmaya başladı, sekreterlik en üst katta. adama "olum nereye yetişiyorsun" diye bağırdım, üst katın merdiveninden aşağı sarkıp "ebenin amına gidiyorum, ebenin amına" diye bağırdı.

    bundan yirmi saniye sonra, kaldığımız dersin hocası yukarıdan merdivenleri inerek yanımdan geçti gitti." yukarı bir çıktım ki arkadaş cenin pozisyonunda kalöriferin yanında ilaçlı deli gibi sallanıyor. becerebilse duvarla kalörifer arasına girecek orada yaşayacak bundan sonra.

    bana bağırdıktan sonra kafayı önüne bir çevirmiş, dersin hocasını görmüş. inanılmaz sert ve saygı bekleyen bir kadındı hoca. arkadaş hiç uğraşmadı o saatten sonra yaz okulu falan.
    #166982 son kurtadam | 5 yıl önce
    1anket 
  3. benimki okul değil, dershane anısı...

    süper lise mağduru olup türev ve integrali öğrenmeden mezun olunca, belki dershanede öğrenirim diye düşünerek, sınava 2 ay kala dershaneye başladım. 2 hocamız vardı, biri geometrici, diğeri matematikçi. en yakın arkadaşımla birlikte gidiyorduk ve birimiz geometriciye hayrandık, diğerimiz de matematikçiye...

    bu 2 hoca birlikte büyümüşler. aynı mahallede yaşıyorlar, aynı dershanede hocalık yapıyorlar. biri beşiktaşlı diğeri galatasaraylı...

    bir gün hüseyin hoca geldi derse. önceki gün galatasaray, yanlış hatırlamıyorsam beşiktaş'a yenilmişti. "geçen sefer beşiktaş yenilince ali hocanız beşiktaş bayrağının üstüne oturmuştu. çabuk bana sarı kırmızı bir şeyler verin! ben de üstüne oturucam" dedi. gülüşmeler, uğultular falan derken, en önde oturan bir kız arkadaş, sipsivri açılmış biri kırmızı diğeri sarı 2 kalemini uzatıp "buyrun hocam" dedi. hocanın gözlerini kocaman açıp "o olmaz" demesi, sınıfın kopması... aklıma geldikçe gülerim hâlâ (:
    #166986 kokosh | 5 yıl önce
    0anket 
  4. anlatmakla bitmez aslında ama yaş ilerledikçe hafızadan da silinmeye başlamış anılar. buralara not düşelim de tarihin tozlu sayfalarında yerini alsınlar, hepten unutulup gitmesinler.

    siz orta öğretimde okurken de var mıydı bilmem ama bizim zamanımızda okula girmek için önce sıraya geçerdin. her sabah servisten iner, okula girer, çantalarımızı felan sınıfa bırakır, ondan sonra tekrar okulun bahçesine çıkar sıraya girerdik. sırada 3-5 dakka durduktan sonra zilin çalmasıyla birlikte tek sıra halinde tekrar okula girerdik.

    niye yapılırdı böyle bir uygulama hiç bilmem. hiçbir zaman anlayamadım. zaten girmişiz okula, bi daha niye çıkıp sıra olup askeri düzen okula geri giriyoruz ki? bu nasıl bir otorite kanıtlama merakıdır. az faşist değilmiş bizim zamanımızda her şey.

    neyse, bi sabah yine böyle sıradayız, benim gibi önümdeki bir kaç eleman da söylenip duruyor: "yahu niye sıraya giriyoz anlamıyorum, her sabah her sabah aynı şey. biri bana açıklasın şunu yav, niye? niye sıra oluyoz?"

    okulun sert ve lakabı gudu olan müdür yardımcısının cevabı: "sorma! niye diye sorma! geç sırana, geç sırana!"

    işte böyle hocalar sayesinde öğrendik sorgulamayı
    #167002 morgase | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    11anket 
  5. Bugün geçmişe yolculuk yapıyorum, çok eğleniyorum, sizi de davet edeyim dedim…

    Lise yılları
    Ders: boş ders

    Herkes bişiylerle meşgul, haliyle bir gürültü hakim sınıfa. Sınıfın sağ arka köşesinde de 4 arkadaş toplaşmış poker oynuyor. Bak şimdi bak! Okula iskambil kağıdı sokmuşlar, kumar oynuyorlar. (geçmiş gün, tam hatırlamıyorum ama parasına oynamıyorlardı sanki, yani kumar deel, eğlencesine… nöbetçi öğretmen de yoktu herhalde o sırada sınıfta)
    Derken, çat diye sınıfın kapısı açıldı, müdür başyardımcısı sınıfa girdi. Girmesiyle bu arkadakileri de fark ettiiii. Çıkardı 4 cengaveri tahtaya dizdi.

    ilk sıradakine sordu: “kimin bu kağıtlar?”
    1. arkadaş: bilmiyorum hocam, benim değil.
    müdür Başyardımcısı: oğlum söyle kimin bunlar, kim getirdi okula?
    1. arkadaş: valla bilmiyorum hocam, ben öyle oynuyordum sadece..
    müdür Başyardımsıcı: çaaaaaat (okkalı bir osmanlı tokadı sesi)

    Sıra geldi 2. Arkadaşa: “kimin bu kağıtlar?”
    2. arkadaş: bilmiyorum hocam, benim değil.
    müdür Başyardımcısı: oğlum söyle kimin bunlar, kim getirdi okula?
    2. arkadaş: valla bilmiyorum hocam, ben öyle oynuyordum sadece..
    müdür Başyardımsıcı: çaaaaaat (okkalı bir osmanlı tokadı sesi)

    Geçti 3. Arkadaşın önüne, sordu beklenen soruyu: “kimin bu kağıtlar?”
    3. Arkadaş: bilmiyorum hocam, benim değil.
    müdür Başyardımcısı: oğlum söyle kimin bunlar, kim getirdi okula?
    3. Arkadaş: valla bilmiyorum hocam, ben öyle oynuyordum sadece..
    müdür Başyardımsıcı: çaaaaaat (okkalı bir osmanlı tokadı sesi)

    Son olarak poker oynayan 4. Arkadaşın önünde durdu. O da benim sınıftaki en yakın 2 arkadaşımdan biri. ben gözlerimi kıstım bekliyorum ona malum soru sorulduktan sonra tokadı yiyecek diye…

    müdür Başyardımcısı: sen de bilmiyorsundur şimdi, çaaaaaaat! (okkalı bir osmanlı tokadı sesi)
    Arkadaşta peşin peşin yenilen tokat sonrası gülsem mi ağlasam mı modunda muşmula bir surat ifadesi. Sınıftaki herkesin içinde patlayan bir kahkaha yüzünden sınıfta garip bir uğultu.
    #167005 morgase | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0anket 
  6. lise sondaydık yanlış hatırlamıyorsam. kimya dersindeyiz. hoca sınava az bir zaman kaldı diye fazla fazla konu işleyip yetiştirme derdinde. bizse "n'olur fazla anlatmasın da sınava yükümüz az olsun" modundayız. bu arada, blok dersler 80 dakika sürüyor.

    bir ara sınıfın kapısı açıldı. elinde fırça ve benzer bazı malzemelerle bir işçi girdi sınıfa. "hoca hanım" dedi, "binanın dış yüzeyini boyuyoruz. sınıfın camından iskeleye geçmemiz lazım. izniniz var mı?"

    hoca tamam dedi ama ekledi "kısa sürecekse... sınava konu yetiştirmem gerekiyor çünkü"

    adam da tamam dedi ve işe koyuldu. giriyorlar, çıkıyorlar, gürültü falan oluyor. biz de tabi kendi halimize kaldık, takılıyoruz öyle boş beleş. bir ara sınıfın en fırlaması geldi yanımıza "kızlar para lazım, para verin!" dedi. "sebep?" diye sorduk. "sigara alacam" dedi. "yuh! senin sigara paranı biz mi vercez?" dedik. "benim değil be! işçilerle anlaştım. dersi uzatıp sonuna kadar kaynatırlarsa 2 paket sigara sözü verdim" dedi :D

    cidden dakikalarca oyalandılar da oyalandılar. ders kaynadı gitti. sınav konusu da 1-2 başlık azaldı. teneffüste arkadaş en arkada oturmuş işçilerle beraber tüttürüyordu.
    #167105 kokosh | 5 yıl önce
    0anket 
  7. hızımı alamadım. bir dershane anısı daha yazayım.

    dershanelerde hocalar genellikle arkadaş gibiydi insanlarla. bizim fırlama sınıf da feci şekilde makara meraklısı olduğundan sık sık ilginç diyaloglar çıkıyordu ortaya.

    bir gün, sanırım kimya dersinde, hoca bir soru sordu. çözmeye çalıştık falan. kızın birini tahtaya çağırdı "gel yap" diyerek. kız da gayet çalışkan ve zeki bir tipti. bir kararlılıkla başladı çözmeye, ama ne olduysa çözemedi, karıştırdı birbirine falan. hoca sırıtarak ve şakayla karışık "yapamadın aptaaaal!" dedi, ama öyle bir samimi ve arkadaşça söyledi ki, kız da dahil hepimiz güldük tabi. sonra baktık zil çalmak üzere, "tamam ben çözeyim, yoksa yetişmeyecek" dedi hoca. başladı yazmaya. 1-2 şey yazmıştı ki karıştı kafası aceleden. sildi, yazdı, bir şeyler yaptı telaşla. önden az önce tahtaya kalkan kızın sesi geldi: "yapamadın aptaaaal!"
    #167106 kokosh | 5 yıl önce
    0anket 
  8. İlkokula başladığım sıralar da maddi durumumuz iyi değildi harcamalarımıza ekstra dikkat ediyorduk, bende aramızda fazla yaş farkı olmayan halamın siyah lacivert simli kalpli çantasıyla üç yıl boyunca öğrenim hayatıma taşşak mevzusu olarak devam ettim çantadan nefret ediyordum omuzlarımı ağrıtıyordu ve üzerinde simli kalp olduğundan kendimi top gibi hissediyordum millet çantasını sıranın üstüne falan koyuyor askıya asıyor ben ise daima sıranın altında kuytu köşede saklıyorum, törende kalp olan kısmı kendime doğru çeviriyorum ki dalyarağın birisi taşşak geçmesin... Neyse dördüncü sınıfa geçeceğim zaman Samanpazarından everest çanta almıştık nihayet kurtulduğum için seviniyordum çantadan, fakat akşam bir köşede içi boş mazlum kaldığını görünce üzülmüştüm ve bir dönem daha o kalpli simli çantayla göğsümü gere gere gittim okula.
    #236538 isthatnotokey | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket 
  9. üniversitede öğle arasında tarih hocamızla yemek yiyordum. onun dersinden çıkmıştık, ve ben de derse katılım gösteren birkaç öğrenciden biriydim. not için değil, cidden tarihi tartışmaktan zevk aldığım için gidiyordum derslerine.

    yemekteyken bir yandan da sohbet ediyoruz. dedim "hocam valla ben tarihi seviyorum ya" dedim. kendisi durdu, "ben sevmiyorum, ne katıyoruz ki dünyaya? bir daha elimde olsa tarih okumazdım hayatta" dedi. tarih hocası bunu deyince karşı çıkamıyorsun tabii.

    sonra aynı dersi alan başka bir arkadaşım geldi yanımıza. adamın hoca olduğunu tahmin etti büyük ihtimal yaşından dolayı. ama gözlerinden anlıyorum en ufak bir fikri yok ne hocası.

    "yavrum tarih nasıl geçti? hoca sınavla alakalı bir şey dedi mi?" diye sordu. ulan çatalı neredeyse ağzıma sokacaktım gülmemek için. "kanka hoca burda, kendin sorsana" dedim. o an yüzünde "hasiktir" ifadesini net bir şekilde gördüm. resmini çiz deseniz, çizerim. hoca da tabii, 500 kişiye ders vermesine rağmen kimsenin kendini tanımadığına alışmış olacak ki, hiç bozuntuya vermedi, sağolsun.
    #248756 writerofadream | 4 yıl önce
    2anket 
  10. Orta okuldayken resim öğretmenimizin anlattığı sanat akımlarından biri. Bir de biz çok yetenekliymişiz gibi bunlardan birini seçip, hem türk hem de yabancı temsilcilerinin bir resmini yapmamızı istedi. Tabi o zamanlar bilgisayar falan yok. Evde bir dolu ansiklopedinin içinden ilk önce kübizm, oradan picasso derken sayfanın bir köşesinde resminin bir fotoğrafını koymuşlar. E elimizde başka resim yok ben de bu resmi hayatta yapamayacağımdan, eli yatkın annem aldı pastel boyalarımı o resmi bir gecede çıkardı. Eh bi de Tabi tahmin edersiniz ki bu tarz ödevler hep bir gece öncesine bırakılır genelde:) ben de türk ressamın bir resmini yaptım, yetiştirdim ödevi. Ertesi gün bizim resimci annemin yaptığı resmin içine düştü. Nasıl olduysa onu benim yaptığıma da inandı ve resmi sergiye aldı. O gün nasıl mutlu oldum, ama sorsalar bu resmin ismi ne falan bilmiyorum o kadar ilgiliyim. Annem sayesinde o yıllarda birkaç resmim daha sergiye alındı. Ama kimse bilmiyor o resimler yapılırken ne küfürler ediliyordu :)
    Bu arada kübizme mensup yaptığımız picassonun tablosunun adı ‘ portrait of dora maar’ mış ben de yeni öğrendim. Buradan resim öğretmenimizi yine güzel küfürler ile uğurluyorum
    #251936 artemisialuna | 4 yıl önce
    0anket 
  11. üniversite şenlikleri, frp topluluğu da stand açmış:
    - işte bu bu tarz bir hobi, tiyatrovari bir oyun
    - (babacan olmaya çalışıp beceremeyen zorla kalınlaştırılmış ses tonuyla) peki sömürücü kapitalist düzende herşey tiyatrovari bir oyun. bu konuda ne düşünüyorsun arkadaşım?
    (bkz: )
    -....
    -....
    - iyi de, konumuz o değil!
    #261204 son kurtadam | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket 
  12. herkesin ters düşmekten korktuğu japon dili bölüm başkanı ayşe nur tekmen ile gerektiğinde tartışmaktan kaçınmamak.

    gerçekten haklı olduğuma inanıyorsam böyle şeyleri yapmaktan kaçınmıyorum. oysa ki sessiz sakin bir insanım. ama hakkımın yenildiğini düşünüyorsam sigortalarım atıyor.

    hoş gerçi ayşe nur tekmen ile kavga eden ben, nedense bir tane asistanla kavga etmekten ölesiye çekindim. neyse ki kadın fetöcü çıktı da sadece 1 sene ayıya dayı demek zorunda kaldım.
    #261205 jean baptiste de la rose et la croix | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket 
  13. orta üçteyiz. okula torpille gelmiş berbat bir ingilizce öğretmenimiz var. aynı kelimenin ingilizcesini ve türkçesini alt alta beş defa yazmak gibi ödevler veriyor. nefret ediyoruz o ödevlerden. yetmiyor. sonraki dersin yarısını defter kontrolü ve ödev sayfalarını imzalamakla geçiriyor. yine bir gün ödev kontrolü var. sıra arkadaşım yapmamış, aldı benim defteri başladı oradan bakıp yazmaya. öyle kaptırmış ki kendini hocanın geldiğini farketmedi. hoca geldi başımıza dikildi.
    soru: sen beni aptal mı sanıyorsun
    cevap: evet
    bütün sınıf: puhahaha
    hoca köpürerek sınıfı terkeder, bir süre sonra başka okula tayin olur.
    #261209 laedri | 4 yıl önce
    2anket 
  14. efenim madem başladık bir tane de ben yazayım.

    günlerden bir gün bir fen lisesinde sıcak bir yaz günü, günün son saatleri. gün dediysek eğitim günü canım, saat 3 civarında yani. hem derste anlatılanlardan hem soru çözmekten hem de sıcaktan imanı gevremiş bir grup ergen ve bir adet matematik öğretmeni. öğretmen de tatlı ama hınzır, yaşlı ama ruhu genç, seveni de sevmeyeni de çok olan yılların matematikçisi.

    konusu polinom olan derste artık son anlar. hoca dersi neredeyse bitirmiş ama okulun bilgi işlemine uğraması icap ediyor, bu yüzden bir telefon bekliyor. zaten mavzubahis ders esasında birkaç görüşme de yapılmıştı bilgi işlem emrullah ile.

    işte efenim, tam da bu anda artık sabırsızlığını gizleyemeyen hocamızın telefonu çalar. bir hışımla telefonunu açan :
    -emrullah boşaldın mı?

    bundan sonrası ise zamanın durduğu an. düşünün ellili yaşlarında, evli, barklı, çocuklu bir adam gözlerinizin önünde size cinsel yaşamından bir kesit sunmuş(!). artık bizim için saatler süren bir an kimseden çıt çıkmadı. sonrası ise çığ gibi büyüyen kahkahalar.

    bilemiyorum. belki de biz olayı fazla abarttık. sonuçta kimya dersinde hoca tahtaya bileşik yazarken kısaltmasını görünce kikirdeyen bir sınıftık.
    #261217 krupp | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket