1. Üstüne şiirler yazılan İstanbul’u merak ediyorsanız izlemeniz gereken filmdir.

    Ah Güzel İstanbul, yavaş yavaş kaybolmakta olan o şiirsel İstanbul için bir veda güzellemesidir. 50’lerde başlayan kitlesel göç dalgası şehrin suretini yavaş yavaş değiştirmektedir. Anadolu’nun köylerinden çıkıp gelmiş binlerce insan kendi kültürleri ve yaşam alışkanlıklarıyla birlikte şehre taşınmıştır. Şehir, tüm bu insan yığınını ve kültür karmaşasını içine kabul etmiş, kendi dokusuyla harmanlamıştır. İşte filmimiz bu ortaya karışık manzarayı, anımsadığı kendi İstanbul’undan kopmamakta direnen bir eski İstanbul beyefendisinin gözünden anlatır.
    Eskilerin varlıklı ailelerinden birinden gelmiştir Haşmet Bey. ailesinden kalan her şeyi kaybetmiş olsa da küçük barakasında kendi halinde yaşamaktan şikayet etmez. Seyyar Fotoğraf makinesiyle çektiği fotoğraflarla geçinir gider. Değişen İstanbul’u en iyi bilenlerden biridir o, bin bir güzelliğiyle dillere destan olmuş bu şehrin, hızla şekilsizleşmesi acı verir ona. Böyle yaşayıp giderken işte, Ayşe girer hayatına. Şöhret olma umuduyla şehre kaçmış bir yığın genç kızdan sadece biridir Ayşe. Haşmet’in aksine yeni İstanbul’un aşığı olan, modanın ve aktör ve aktrislerin hayranı olan hayalperest bir kız.
    Sonrası “bir küçük cezve” nin ocağında demlenme hikayesi.
    Filmde dönemin klişe hikaye kalıpları vardır elbette, her zaman söylerim; hayatın ritüelleri, sanat eserlerinde klişeleşir . Haşmet’in yozlaşma olarak nitelediği batı özentiliği, burun kıvırdığı köylü alışkanlıkları bugün hala gündemimizi işgal eden konulardır. Şöhret meraklısı kızlarımız ve onların kötü yola düşme maceraları o dönemin ciddi bir sorunudur gerçekten ve filmimizde mevcuttur. Elbette akıllı ve erdemli erkeğimiz, saf genç kızımızı doğru yola getirecektir eninde sonunda.

    Ve elbette İstanbul değişecektir. Her zaman birilerinin “güzel İstanbul”u olmak üzere…
    #131780 uyurgezer | 6 yıl önce
    0film 
  2. izleyeni alıp götüren filmdir. siyah beyaz filmlerin naifliğini içerir; muhteviyatıyla etkileyicidir, bitmesi istenmeyen filmler arasında olup daha evvel nasıl izlemedim diye hayıflanmaya neden olur. haşmet, sadri alışık'ta ete kemiğe bürünmüştür karşımızda; öyle ki haşmeti bir karakter olmaktan çıkarıp, kişiliğinin bir parçasıymış gibi hissettirir sadri alışık bizlere.
    #156788 deus mortalis | 6 yıl önce
    0film