Ufak tefek ve narin olsa da çevikliği ve zekası sayesinde karnını doyuran kuş.
Parklara gidip kuş beslemeyi severim. Bazen evdeki kırıntıları biriktirir götürürüm, bazen marketten arpa şehriye alırım. Simiti kuşlar ile paylaşmadan tek başıma bitirdiğim nadir olur.
Ne zaman kuş yemlesem iki çeşit kuş gelir.
Serçeler ve güvercinler.
Güvercin serçenin yanında dev gibidir. Fakat aç kalır. Serçeler ufak kırıntıları güvercinlerden önce kapar ve ortamdan kaçar. Kavga etmezler.
Güvercinler aç kalmasın diye simit yiyorsam büyük parça simit atarım. Serçe büyük simiti götüremez. Güvercinlere kalır. Güvercinler simitin başında kavga eder. Gagaları ile didikler, etrafa kırıntılar saçılır. Saçılan kırıntıları da serçeler yer.
Akıllı kuştur serçe. Çalıştığım iş yerinde yemekhane pencerelerinin aralarından içeri girip ekmek uçaklarını yemeyi öğrenmişler. Yanlarına insan yaklaşınca açık aralıktan hızlı manevralar ile kaçabiliyorlar. Cam denen engelin geçilemez olduğunu öğrenmişler. Oysa içeriye güvercin kaçtığında pencerelerden biri açık da olsa güvercinler ayırt edemez ve kapalı pencerelerin camına defalarca çarparlar. Bütün camları açmak ya da üzerine örtü atıp yakalayarak kurtarmanız gerekir.
Serçelerin hareketlerindeki zarafet insan gözü ile gözükmez. Çok hızlılar. Zaman zaman serçeleri elimden beslemeye çalışırım. Telefonun yavaşlatılmış çekim özelliği ile kayıt altına almaya çalışırım. Yavaş çekimde zerafetleri açığa çıkar.
Bahar gelsin de gidip serçeler ile oynayın. Henüz tanışmadıysanız gidin tanışın.
Mutluluk verici canlılar. İnsana güzel şeyler öğretiyorlar.
tam bir survivor. her ortama uyum sağlıyor. arada bir gittiğim carrefour dükkanında bir serçe sürüsü yaşıyor. gün ışığı görmeden. bu sabah kalabalık basmadan bir şeyler alayım diye gittim. baktım beş tanesi sebze meyve reyorundaki dereotlarına çökmüşler ham ham yiyorlardı. bir sürüsü de ortalıkta uçuşuyor.