iç huzuru veya iç sıkıntısı vererek kişiyi uyaran şey "vicdan"dır. vicdan bir kavram değil, kişisel bir yetenektir. peki bu yetenek nasıl elde edilir? metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu öne sürer. diyalektik anlayış ise vicdanın, insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarda edindiği görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu savunur.
ister felsefi açıdan bakın, ister dini, ister ahlaki ya da başka bir açıdan, şu bir gerçek ki "vicdan"dır, insanlığımızın sınırlarını belirleyen şey.
Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.
Örnek kullanım: Tüm insanlar dünyaya, kafa ve yüreklerinde bir iç mahkeme ile gelirler. Bunun adına vicdan denir. (A. Boysan)
davranışların ahlaki uygunluğunu gözeten bir tür içsel mahkemedir.
Vicdan doğruyu yanlıştan ayırmaz, neyin doğru neyin yanlış olduğunu da belirlemez. tek yaptığı başka mekanizmalar aracılığıyla zaten kabul edilmiş kurallara uyumun gözetilmesidir. Yani yasalar vicdandan çıkmaz, vicdan aynı bir mahkeme gibi yasalara uyumu gözetir.
tam da bu yüzden kimi durumlarda vicdan yanlış/hatalı bir eylemin hizmetine de koşulabilir.
örneğin; bir hayvanı kesip etini fakirlere dağıttığımda vicdani bir tatmin yaşayabilirim, ama bu tek başına eylemimi ahlaki yapmaz. bunun nedenini görmek zor değil: gereksiz yere bir canlıya acı çektirmek yanlıştır ve eğer ben fakirlerin karnını başka şekillerde doyurabilecegim halde bir hayvanı kesmişsem, acıyı azaltmak yerine artırmış olurum. fakirin bir öğünden edindiği tatmin hayvanın hayatıyla ödemek zorunda olduğu bedeli hiç bir şekilde karşılamaz, hele ki insanları doyurmanın hayvan kesmek dışında bir sürü alternatifi varsa. Ama hayvanları değersiz gören bir ahlak anlayışı burada bir sorun görmez. vicdan da bireyin ahlak anlayışında neyi verili bulduysa ona göre hüküm verir. bu eylemi gerçekleştiren kişi de azap değil tatmin hisseder.
kimi durumlarda verili ahlak kuralları doğrudur ancak vicdan kötü işleyen bir mahkeme gibi bu kurallardan yanlış hükümler çıkarır. örneğin kişi ahlaki değerleri açısından yanlış birşey yapmamıştır ancak vicdanı onu yine de suçlayabilir. Örneğin bir şizofreni hastası doğru temellendirilmiş ahlaki kurallara sahiptir ve buna uygun davranmaktadır. Ancak halüsinasyonlar gördüğü için iyi bir insan olduğuna ilişkin çok rahatsız edici şüpheler yaşamakta, vicdanı onu haksız yere kötü biri olmakla suçlamaktadır. burada vicdan elinin altında doğru yasalar kitabı olmasına karşın haksız kararlar veren bir mahkemeye benzemektedir. bazen vicdan ahlaki duyarlılıkları çok gelişmiş insanlarda da çok fazla ileri giderek haksız suçlamalar yapabilir. Örneğin aniden önüne çıkan bir çocuğu arabayla istemeden ezen bir kişi, yaşanan olayda hiç bir kusuru bulunmamasına karşın çok ağır bir vicdan azabı hissedip intihar edebilir. Bu örnekte de vicdan kötü bir mahkeme gibi haksız bir hüküm vermiştir.
özetle, vicdan ahlaki eylemin biçimsel doğruluğunu sağlamaya çalışır, ancak içerik toplumsal olarak inşa edilir ya da büyük ölçüde empati ve merhamet duyguları tarafından belirlenir.
aslında empati ve merhamet duyguları ahlakın gerçek temelidir, yine de akıl, bu duygular üzerine inşa edilmiş öncüllerden yeni kurallar türetebilir.