1. Artık karşı cins etkileme aracı olduğundan tiksindiğim olaydır. Herkeste kedi var anasını satayım, ve hayvansever olduklarından değil göstermelik alıyorlar.

    Lake of the hell'in bebiklerini tenzih ederim.
    0eylem 
  2. kedi sahibi olmak kadar ters bir kavram olamaz. kedi benim sahibim ve efendim.
    15 yıldır ne yalnız bırakıp doğru düzgün bir seyahate çıkabildim ne de kum küreklemeden bir günüm geçti. koyu renk giysilerden uzak duruyorum. beyaz beyaz tüyleri ne kadar uğraşsam da temizlenmiyor. oraya buraya kustuğu tüy topakları da cabası. majesteleri aşırı derecede alerjik. rastgele mamaları yediğinde kaşınıp tüy dökmeye başlıyor, pembe pembe derisi ortaya çıkıyor. veterinerden reçeteli mama alıyoruz dünya paralara. benden lüks besleniyor. iki satır bir şey okumak yasak, derhal bir pati, olmadı bütün bir kafa sayfayla arama giriyor.
    tek iyiliği huysuzluğu. huysuzluk demişken yalnızca diğer kedilere yönelik. değil eve kedi sokmak, dışarıda yoldan geçen kedi gördüğünde bile kıyamet kopuyor. böylece bizzatihi ikinci kediyi alma eşiğini oluşturuyor. eşik ne, bildiğin berlin duvarı.
    yani bir sahiplik ilişkisi varsa aramızda o sahip kesinlikle ben değilim. öyle işte.
    #128111 laedri | 6 yıl önce
    0eylem 
  3. kediler ne kadar büyürlerse büyüsünler koca bebekler olarak kalacakları için sanılanın aksine oldukça zor bir iştir. ve evet kedi sahibi olunmaz, kedinin insanı olabilirsiniz en fazla.

    evet kendilerine bakarlar ve köpekler kadar ilgi ve zaman talep etmezler ancak bir noktadan sonra sizi telepatik bir şekilde kontrol altına aldıklarından hayatınızın neredeyse tamamını kendilerine hizmet etmek üzerine inşa etmeye başlarsınız. kendimden biliyorum.

    örneğin planlı/plansız hiçbir etkinliğe dahil olunamaz. zira bizim hanım kız asla evde kuma tuvaletini yapmıyor, canı ne zaman isterse dışarıya çıkıp hovardalık edip geri geliyor, yemek de her zaman belirli saatte verilmeli, öncesi ya da sonrasında olmuyormuş, prensipleri varmış... böyle olunca da "hadi akşam bilmemnereye gidiyoruz" diye telefon eden arkadaşa "kusura bakma bizim kızı pek yalnız bırakamıyoruz" diye cevap verilir. etkinlikler mümkün mertebe bizim evde düzenlenir, hayvanlardan hoşlanmayan insanlar zaten bizden uzak olsun.

    köy evi bizim, soba yanıyor, haliyle ısıyı tek odada muhafaza etmek için kapıyı kapatıyoruz. vay efendim bu kapı neden kapalıymış... hoşlanmıyor leydimiz. benim tek elle açamadığım kapıyı tırnaklarıyla açıyor bir şekilde. neden? çünkü terasta manzara izleyecekmiş. iki dakika sonra da üşüyüp soba yanına tekrar kıvrılıyor, orası ayrı.

    -aç kapıyı! dışarıya çıkçam!
    -çocuğum manyak mısın? fırtına var dışarıda, gelincikler kapar poponu hem bu saatte!
    -aç!
    -tamam açtım hadi çık!
    5 dakika kapı açık dışarısı koklanır ve vazgeçilir.
    -kapat tamam çok soğukmuş...

    işin ilginç yanı kendisine harcanan vakitten ya da emekten zerre şikayet etmiyor oluşumuz. diyorum ya, telepatik olarak beynimizi ele geçiriyorlar bir şekilde.

    selam, adım fool, ben bir kedi kölesiyim...
    #128118 the fool | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0eylem 
  4. doğurmadan da anne olmak demektir.

    minik patili dostlarımıza verilen bu günü, yani bugünü(!) "oğlum günün kutlu olsun" diyerek, onu öpüp koklayarak geçirmektir.
    gün bahane onları sevmek şahane.
    benden kucak dolusu kalp bütün kedilerimize. dünya kedi günleri kutlu olsun..

    ayrıca (bkz: )
    #128139 iskambildekoz | 6 yıl önce
    0eylem 
  5. Birden fazla kedi sahibi olmak ile eşdeğer eylemdir. Bir tane sahiplenirsin, dahası gelir. Kural budur.
    #128148 atrum | 6 yıl önce
    0eylem 
  6. Kedi sahibi olmak, koltuk kenarları yırtık pırtık bir eve sahip olmak demektir.
    #128232 vay hayvan vay | 6 yıl önce
    0eylem 
  7. hayal ettiğim bir eylem. gelin görün ki "tüyleri dökülüyor" bahaneleri sebebiyle aile evine girişine izin verilmiyor.
    (bkz: )
    0eylem 
  8. (bkz: ) kutlu olsun öncelikle.
    Evlat sahibi olmakla eşdeğer duygudur. Evladın da saçları düşer kediciğiniz de etrafa tüy bırakır. Çocukta ağlar kediniz de seslenir.
    Can bu, nasıl layık görmek isterseniz ona dönüşür.
    #128264 cerenico | 6 yıl önce
    0eylem 
  9. sabah uykunuzun en derin ve tatlı saatinde; yani saat beş de ayak baş parmağınızı ısırması, ayağınız ile oynaması ve gitmek bilmemesi takii siz uyanana veya onu dışarı çıkartıp oda kapısını kapatana kadar. gerçi oda kapısını kapatmak da çözüm değil bu seferde kapı önünde miyyuuuv miyyuuv. ev içinde mobbing uyguluyor resmen...

    ev içinde sığıntı gibi yemek yersiniz rahat huzur vermez ama yine de onu çok seversiniz.
    #194081 nanik | 4 yıl önce
    0eylem 
  10. 25 temmuzda 8 haftalik bir kedi evlat edindim. Son derece hareketli ve oyuncu bir kedi. Oyun oynarken ellerimi ve vucudumu da bol miktarda cirmaliyor. Gecenin bir yarisi yuzumu yalayarak beni uyandiriyor. Bu nedenle geceleri cok iyi uyuyamiyorum. Ama yine de onu cok seviyorum.
    Dun aksam kendi kendine oynarken oturdugum koltugun altinda oynarken korkunc bir ciglik atti ve kanepenin altina saklandi. Ne oldugunu anlayamadim. Once farkinda olmadan patisini incittigimi dusundum. Ama yuruyusunde sorun yok. Sonra duvarin arkasindaki kullanilmayan teller dikkatimi cekti. Galiba kedim bu tellerle oynadi ve elektrik carpti. Bugun butun gun nesesiz ve sessiz, surekli uyuyor. Birseyler yedi ve biraz su icti, Yurumesi normal ama onu boyle sessiz ve hareketsiz gormek yuregimi dagliyor gercekten.
    Keske tekrar eski haline donse ve beni gece yarisi yalayarak uyandirsa. Konusup derdini de anlatamiyor, yuregim yaniyor resmen. Bu gece ve yarin onu gozlemleyecegim, duzelmezse veterinere goturecegim. Umarim duzelir ve kendisine gelir
    #203801 fairyofeast | 4 yıl önce
    0eylem 
  11. Hayatımda verdiğim en mantıklı kararlardan biri.
    Kedilerim hayatıma girdikten sonra birçok şey yoluna girdi. Şu karantina döneminde de bana o kadar iyi geldiler ki.
    Resmen acı eşiğimi sevgileriyle yükseltiyorlar.
    #205212 vivacious | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0eylem 
  12. Sokak kedilerinin sahibi olmak sayılıyorsa bir zamanlar ki benim bu. Bu yaratıklara olan sevgim kötü bir anıyla başladı ne yazık ki.

    İstanbul'un kötü bir semtinde bonzaicilerle dolu semtinde öğrencilik hayatımın büyük bir kısmını geçirmekteydim. Köpekleri besliyordum fakat beslediğim köpekler beni nedensiz yere sokağıma sokmamaya başlayınca kedilere ağırlık verdim besleme konusunda. Hem sanılanın aksine daha az nankörler hem daha çok zorlanıyorlar sokaklarda bu canlılar. Çok da abartmadan ara ara mama veriyorum, kemiksiz kalan tavuk etlerini derilerini filan ayırıyordum.

    Bir gün okul için çektiğim 2 saatlik yolun henüz en başında sokağı inleten bir ses duydum. Teyzeler cama çıkmış, bir viyaklama her yeri inletiyor. Biri seslendi yardımcı olmam için çöp tenekesini göstererek. Şu geniş ve büyük olanlardan. Ses gerçekten de oradan geliyor.

    Kadınlardan biri poşet attı alabilmem için, ama tenekede yalnızca dibinde bir çuval var. Kömür çuvalı. Bir şekilde aldım, basitçe sıkılmış ağzını açtım içinde birkaç kilo kömür ve bir tane yeni doğmuş kedi. Gözleri masmavi, sütten kesilmeyi geçtim birkaç günlük daha. Nasıl bir vicdan varsa mahallemin insanında, çöpe atmışlar hayvanı kömür çuvalına sokup.

    Çıkardıktan sonra alt sokaktaki kedilerden birkaçı geldi sese. Yaklaştırdım baktım tokatlamıyor yavruyu uzattım hemen aldı götürdü. Bir apartmanın bahçesinde yaladı kediyi filan. Bunları görünce kedilere hep bir şefkatle baktım ister istemez, insanlara bakışımda bir değişim olmadı.

    O mahallede çok durmadım, kedilerim oldu bir kısmı. Ardından bostancı taraflarına yerleşince kedi cennetinde buldum kendimi. Tekirler, sarmanlar, simsiyah olanlar, scottishler hepsi sokakta ve az çok beslenebiliyorlar. En azından çuvala konma ihtimalleri düşük.

    Bahçe katındaydım. Kocaman ev, 1 odası bahçeye açılıyor. Fazla fazla oda var bir kişi için. Buz gibi havada yerleşmişim eve. Besliyorsun filan ama bahçede kapının, camın önüne geliyorlar. Bunlardan en uysalları, sakinleri soğuklarda en azında geceleri o odaya aldım birer ikişer. Tuvaleti gelen bağırıyor zaten çıkar beni diye. Gece de online çalışıyorum o sıralar, bunları orada kalorifer peteği başında, battaniyeye uzanmış, kitaplığa tırmanmış orda uyuya kalmış gördükçe rahatlıyordum. Hepsi benim yavrularım gibi olmadı tabi.

    Kısa süre sonra kavga etmelerinden bunalıp bir kısmını almadım. Kapı önüne yuva yaptım önce bir sonra iki tane. Birileri gelip kırdı döktü, bir daha yaptım. Hiçbir zararları yok, hava katkat giyinen kazık kadar adamların bile dışarda donacağı kadar soğuk ve rüzgarlı. Yazıktır kıyamıyorsunuz ama insanlar kendileriyle alakası olmasa dahi olay çıkarmaya çalışıyor. Bir şekilde hanzoluk yaparak tuttum bir kısmını. Kimseye de gösterip, fotoğraf atıp prim de kasmadım. Zaten çoğu çirkin, tek gözü kör ya da ayağı ampute filandı. Yeri geldi hamilesi oldu hiç sevdirmezken sevdirir hale geldi vs...

    Sonraları bir tek düldül'ü aldım odaya. Dünyanın en sakin, kendini en sevdiren uysal kedisi olabilir. Sabah salardım dışarı. Çok da güzel kediydi bana göre. Kızım gibi olmuştu. Kısır olmasına rağmen bahar aylarında ortadan kaybolması dışında bir sıkıntısı da yoktu. Bir kere kapının önünde yakaladım güzel kızımı, alem yapıyor erkek kedilerle... Dedim aferin kızıma koştur peşinde kulun kölen olsunlar.

    Sonraları onun da kayıp olduğu bir vakitte evi komple kapayıp yüzlerce kilometre uzağa taşındım. Alerjime rağmen odamda tuttuğum, yanında uyuyakalıp hapşırık krizleriyle uyandığım onca günden sonra terk ettim kedilerimi. Sanırım onların sahipleri sayılabilirdim. Üç kuruş paramla beslediğimi anlamış olsalar gerek pahalı mamalara burun kıvırır kilosu 10 liralık adi mamalara yumulurlardı canlarım.

    Lakin bu sahip olma mevzusu da bitebiliyor. Yeni taşındığım yazlık yerde ofisime dadanıp zorla ofis kedim haline gelen yavrucak halt var gibi kendini yola atıp gözümün önünde ezilip paramparça olduktan sonra bıraktım. Şu an taşıdığım ofisin bahçesinde de zibil gibi kedi var. Beslemiyorum, bağ kurmuyorum ne yazık ki. Gelip takılırlar karışmam o kadar.

    Kısacası, kedi sahibi olmak her zaman çok da iyi olmayan bir eylemdir. Hastalıktan yiten, yolda ezilen canlara şahit olmak bu eylemin oldukça kötü bir hale gelmesine neden olabilir.

    Formatın biraz içinden geçtim. Umarım kısa tanımlarım geçerli olur.
    #211685 mimar | 4 yıl önce
    0eylem 
  13. ortalama ömrü 10-18 yıl olan bir canlı ile yaşamı paylaşmaktır. her fotojenik halini sosyal medyada yayınlamaktan öte sorun yaşadığında onun için orada bulunabilmektir. bitmeyecek sorumluluklar silsilesinin içine dalabilecek cesarete sahip olmaktır ve daha önce de dediğim gibi kedinin sahibi olunmaz, en fazla kedinin insanı olabilirsiniz. ötesi yok.
    çocuğuna karne hediyesi olarak alıp yaz tatili sonunda çöpün yanına koyan kalpsizler anlayamaz.

    11 yaşında bir havuç kafa var evde. uzun hikaye, gingivitis mereti ilerlemiş de ilerlemiş. ağzı enfeksiyondan geçilmez halde ve totalde 10 adet dişi uyuşturulmadan çekildi. uyuşturulamazdı çünkü yaşı sebebiyle çok tehlikeliydi. gık demedi zira yıllardır yaşadığı diş ağrıları ağrı eşiğini uzaya çıkartmış çocuğun. tam iki buçuk ay boyunca her gün iğne, hap, şurup, aralarda serum tedavisi devam etti. iki buçuk ay boyunca ağzına bir lokma yemek sokamadığından püre halindeki yaş mamayı şırıngayla ve zorla yedirdik ve nihayet kendi başına yemek yiyebildiğini görmek dünyanın en huzur dolu anlarındandı. verdiği kiloların büyük kısmını da geri kazandı. yok ağlamıyorum gözlerime yaş mama kaçtı sadece...

    hala her acıktığında önce yaş mamayı ağzına tepiştirip önce tadını almasını sağlıyor, sonra tabağını bitirmesini bekliyorum. bitiremeyecek halde olursa kalan parçaları da kalan iki üç dişinin olduğu yerden yedirmeye çalışıyorum. o yedikçe ben mutlu oluyorum, o doydukça ben rahat uyuyorum.

    bir de sultanımız var. kendisini memnun edebilmek adına kendi yaşam standartlarımızdan seve seve feragat ediyoruz. bizimkisi manyaklık derecesinde biraz. yeter ki o rahat etsin diye iş yapılması gereken pc koltuğunu ona bırakıp odanın diğer köşesinde iki büklüm halde klavyede çalışmak cidden manyaklık, ne diyeyim...

    gecenin bilmem kaçında çişi geldiği için bahçeye çıkmak istediğinde normalde ölüm kalım meselesi olmadan o yataktan uyanmayan ben, hazır ol pozisyonunda "emredersiniz sultanım" diyerek dış kapıyı açıyorum her gece. istese hep açık olan pencereden de çıkabilir ama beni uyandırmak onu mutlu ediyorsa bir şey diyemem. ben emirleri uygularım sadece. hürmetler...

    umarım durumun şu makaleyle bir alakası yoktur www.science.org.au/...
    #211729 the fool | 4 yıl önce
    0eylem 
  14. dert sahibi olmaktır. iki saattir oyun oynuyoruz hala yorulmadı. bu arada kendisi dört yaşında.
    #211741 barayyulun | 4 yıl önce
    0eylem 
  15. dünyanın en güzel şeyi iken, kedinin ölümüyle dünyanın en büyük kâbuslarından birine dönüşebilen eylem. öyle seviyorsunuz ki, hiçbir şey dolduramıyor yerini. nickim kedimin adıydı mesela. sırf adı da kendisi gibi yok olup gitmesin diye hep kullanırım bir yerlerde bu ismi, ölümünden beri.

    hayvanseverlik tabi ki kedileri seven birçok kişinin ortak özelliği, ama kediseverlik bambaşka bir şey nedense. sokakta gördüğünüz her kediye edasıyla yapışmamak için zor tutuyorsunuz kendinizi. o küçücük, sıcacık, yumuşacık bedenlerini getirip kucağınıza, tam bir güven duygusuyla bıraktıklarında, "torr torrr" diye gırlamaya başladıklarına ne stresiniz kalıyor ne üzüntünüz.

    mucizevi bir yaratık kedi, kediseverler için. diğer insanların bunu anlamasını beklemiyorum tabi ki. herkesin zevki, sevdiği şeyler birbirinden farklı sonuçta. "nesini seviyorsunuz şunların?" diyebilirsiniz. her şeyini seviyoruz, ne yapalım...

    ***

    kedi sahibi olmak, önce sokakta bulduğunuz hasta, kör, topal yani sağlık problemi olan kedileri alıp alıp eve getirmekle ve anneden azar işitmekle başlayan bir süreç. bir süre sonra bakıyorsunuz ki ille de elinizin altında bir kedi olsun istiyorsunuz, gidip bu sefer kalıcı olarak bir tanesini alıp geliyorsunuz.

    sonra onunla yaşadığınız yıllarda ailenizden biri gibi oluyor. öldüğü zaman bir tarafınız "bir kedi daha al" derken, diğer tarafınız "alma. öldüğünde yıkılıyorsun" diyor. bu çekişmenin sonu da genellikle sokaktaki kedileri topluca sahiplenmek oluyor. "en iyisi" diyorsunuz "hepsini besleyeyim. hepsi benimmiş gibi olsun."

    fakat iflah olmuyor insanoğlu... birkaç sene sonra, eğer durumunuz müsaitse, yine gidip kedi alıyorsunuz eve.

    ALLAH bize akıl fikir versin, ne diyeyim.

    #211793 kokosh | 4 yıl önce
    2eylem