-
-- spoiler --
sen kendi kendini köleliğe mahkum ediyorsun. köleliğin tek sorumlusu, yalnız ve yalnız sensin başka hiç kimse, ama hiç kimse değil. tek sorumlusu sensin.
-- spoiler --
yazıma kitaptan bir alıntıyla başlamak istedim. wilhelm reich'e göre hata yapmış olabilirim. çünkü küçük adama gerçek yüzünü göstermek, ona hakikatleri söylemek aptallıktır. küçük adam kendisiyle ilgili hakikatleri duymak istemez. eleştirmek ve eleştirilmekten korkar. koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermez. küçük adam, her zaman kendini küçümser. toplumun geneli bu küçük adamlardan oluşur.
bazen bu küçük adamların içerisinden, düşünce ve davranışlarında küçük olduğu noktaları görmeyi başarabilen, görünüşte büyük aslında küçük adamlar ortaya çıkar. fakat onlar asla büyük adamlar olamazlar. sadece küçük insanların yapmış oldukları hataları farkeden küçük büyük adam olmuşlardır. eğer büyük adamlar olsalardı, insanlara bir yığın söz söyleyerek, küçük insanların ve yaşamlarının, ailerinin ve çocuklarının birer hiç olduğunu anlatmazlardı. aptal, köleliğe elverişli ve başkalarının kullanacağı birer insan olduklarını hissettirmezdi. küçük insanlara kişisel özgürlük vaat ederlerdi. ulusal özgürlük, kişisel özgürlükle zaten korunurdu. bu küçük diktatörler, küçük insanlara özgüven değil, devlete saygı, kişisel büyüklük değil, ulusal büyüklük vaat ederler. fakat onların seni yönlendirmesine sen izin veriyorsun "küçük adam". çünkü sen bu küçük diktatörleri "kurtarıcı" olarak görüyorsun. onlar kurtarıcı olmadıklarını senden daha iyi biliyorlar. bu durum anlaşılmasın diye sürekli konuşuyorlar. düşünme yetini kontrol altına alıyorlar. her yerde karşına çıkıyorlar. sokakta bilboardlarda, evde televizyonlarda, radyoda haberlerde, kahvede küçük insanların dilinde... fakat büyük adamlar bunlarla uğraşmaz.
büyük adam, sana benzemez, yaşamının amacı yığın yığın para biriktirmek, halkı soymak, ayakkabı kutularında para saklamak değildir. büyük adamın derdi adının başına bir yığın büyük sözcükler eklemek değildir. (başkan, cumhurbaşkanı, başbakan..) veya hedefi hiçbir zaman nobel ödülü almak değildir. o sana "untermensch" (aşağı insan) olmadığını anlatmaya çalışır. ama sen küçük insan, onu yalnızlığa mahkum edersin. yaptığın kötülüğü hem bilmezsin hem de unutursun. ama büyük adam, doğası gereği unutmaz. sanma ki, kin besler, sanma ki, öç alır, yalnızca neden böylesine bayağı davranışlarda bulunduğunu anlamaya çalışır. büyük adam, bu memlekette "işi doğruyu bilmek olan insanlar var" demek yerine, herkesin, yani senin bile küçük adam, doğruyu bulabileceğin ortamı oluşturmaya çalışır. bunları yapmaya çalışırken bilir ki; kolay incinen, narin, her ince ayrıntıyı bile düşünecek kadar hassas, kırılınca kendi içine çekilecek kadar duygusal olmak insanı yıpratır. yani sana karşı tedbirini almıştır.
büyük insan bilir ki; her varlık, bu âlemde kendi kemal zirvesine ulaşma istikametinde ayrı bir yol takip eder.
tohumlar toprağın bağrında çatlar, sonra rüşeymleşir; rüşeymler, sertlerden sert taş ve toprak tabakasıyla boğuşa boğuşa gün yüzüne çıkar.
filizler, bir ömür boyu yata-kalka ancak başağa, goncaya ulaşabilir.
tomurcuk, yüz defa bağrını güneşe açar ve yüz defa gecenin karanlıkları karşısında gerilime geçer, sonra varlığa erer.
çiçekler, tipiyle-boranla savaşa savaşa yol alır. anneler bin bir sancıyla ve inleye inleye doğum yapar. yavrular, bir “rüşeym” halinde anne karnında belirir, karanlıktan karanlığa intikal eder; şekillerin ve kalıpların her çeşidine gire gire, tam dokuz ay sonra, o gül-endam kâmetiyle dünyaya ayak basar.
ırmaklar çağlaya çağlaya, kayalara çarpa çarpa damınır, saflığa erer ve bulutun gözündeki damlalara denk hâle gelir.
sular, ne zorluklarla buğu buğu yükselir ve bulutlaşır. varlık âleminde her şey, ama her şey sabırlı bir bekleyiş, bitmeyen bir azim ve direnişle hedefine doğru adım adım yol alır. büyük adam, sana kendini bulma, özüne erme uğrunda karşısına çıkan güçlüklerle pençeleşe pençeleşe, sıkıntıları göğüsleye göğüsleye, derbentleri aşa aşa varıp kendisine gösterilen hedefe ulaşmak mecburiyetinde olan bir yardımcıdır.
ve hele kendi özünü bulma gayretiyle beraber başkalarını da kendi özlerine erdirme, onları da insanlık ufkuna taşıma idealiyle yanıp tutuşmaları büyük adam olduklarını daha net gösterir.
-- spoiler --
kutsal sözcüklerin tohumunu ektim yeryüzüne. çok geçmeden kötülükler silinecek. savaşçılar ölecek. taşlar toprak olacak; çok geçmeden anlı şanlı krallar (bence diktatörler) kuru güz yaprakları gibi savrulacak: her tufanda, binlerce nuh gemisi şu sözlerimi yankılatacak:
ekilen tohumlar ürün verecek
-- spoiler --
kısacası dinle küçük adam faşizmi yerle bir eden en güzel kitaplardan biridir. ekinlerin başak vermesi için bu kitabı okumanız dileğiyle. -
türkiye versiyon;
(bkz: çocuk adam) -
en beğenilen alıntıyı şuraya ekleyelim.
Bütün suç Yahudilerde, diyorsun.
- Yahudi nedir? diye soruyorum.
- Damarında Yahudi kanı bulunan kimse, diye yanıtlıyorsun sorumu.
- Yahudi kanıyla başka kan arasında ne ayrım var peki?
Bu soru karşısında afallıyorsun; kafan karışıyor, sakınımlı bir tavırla şu yanıtı veriyorsun.
-Yani Yahudi ırkı demek istemiştim.
- Peki, ırk nedir?
- Irk mı? Bunu bilmeyecek ne var, nasıl ki Alman ırkı varsa, bir de Yahudi ırkı vardır.
- Yahudi ırkının özellikleri nelerdir?
- Canım işte, Yahudi'nin saçları siyahtır, uzun, kıvrık bir burnu ve keskin gözleri vardır.
Yahudiler çok hırslı ve anamalcıdırlar.
- Sen hiçbir Fransız ya da İtalyan'ı bir Yahudi'yle bir arada gördün mü? Üçünü bir birinden ayırabilir misin?
- Yani.. Pek ayıramam. .
- Peki öyleyse Yahudi nedir? Kanın görünümünde bir ayrılık yok; Fransız ya da İtalyan' dan değişik bir görünümü yok. . Sen hiç Alman Yahudilerini gördün mü?
- Elbette. Almanlara benziyorlar.
- Peki ya Alman nedir?
- Alman, Nordik Ari ırkındandır.
- Amerikan Yerlileri de Ari ırkından mı?
- Elbette.
- Onlar da Nordik mi?
- Hayır.
- Sarışın mı?
- Hayır.
- Bak gördün mü, Alman nedir, Yahudi nedir bilmiyorsun.
- Yahudi diye bir şey var ama.
- Elbette Yahudi var, nasıl ki, Hıristiyan ve Müslüman varsa, Yahudi de var.
- Tamam, Yahudilerin dini demek istemiş tim.
- Roosevelt Hollandalı mıydı peki?
- Hayır.
- Roosevelt'e Hollandalı demiyorsun da Davut'un soyundan gelenlere neden Yahudi diyorsun?
- Yahudiler başka.
- Başka olan nedir?
- Bilmiyorum.
İşte sen böyle saçmalıyorsun, Küçük Adam. Saçmalarından silahlı kuruluşlar oluşturuyor ve bir Yahudi'nin ne olduğunu bile söyleyemeyen sen, on milyon insanı, on milyon «Yahudi »yi doğruyorsun. İnsan bu yüzden sana gülüyor, bu yüzden ciddi bir işi olduğunda sana bulaşmamaya çabalıyor ve bu yüzden sen, batağa saplanıyorsun.
«Yahudi» sözcüğünü söylerken kendini üstün insan sanıyorsun, bu sözcüğü söylemek sana üstünlük duygusu veriyor. Buna gereksinmen var, çünkü gerçekten de duyguların acınacak durumda." -
* wilhelm reich tarafından, okurlara çektiği bir nutuk tarzında yazılmış,
* içeriğindeki sayrı, sağaltmak, smörgasbord, dirimli gibi kelimeleri anlamakta zorlandığım,
* genel olarak; insanların kitle psikolojisine nasıl körü körüne teslim olduklarına ve egemenlerin de kendilerine devredilen yetkileri istismar etmeye eğilimli olduğuna dikkat çeken,
* küçük adam tabirinin; kendini yönet(e)meyen, eğitmeyen, özeleştiri yapmayan, sahip olduğu sorumluluğu üstlenmeyen, kendi geleceğini gönüllü olarak egemenlerin iradesine teslim edenler için kullanıldığı,
* "hayat sana acı çektirse de duygusuzlaşma!" şeklindeki nasihatle biten kült eser.