melih cevdet anday'ın edebiyat kitaplarında sıkça rastlanan şiiridir. benim içinse anısı şöyledir;
lisedeyiz, edebiyat dersi bitmiş biyoloji dersi başlıyor. ben de en önde oturan, broşuyla kendini boğacak kadar yakasını sıkan o ineklerden biriyim. (hocam ödev vardı diyen cinsten değildim, linç yemeyelim durduk yere.) çok muzip bir biyoloji hocamız var, kendisi aynı zamanda bana satrancı sevdirmiş, zorla müsabakalara katılmamızı sağlamış, bizlere duyduğu güvenle hayatlarımızda fark yaratmış biri. benim edebiyat kitabı da açık duruyor, "biyoloji dersi başladı heey kaldırın kitapları" diye seslendi adam, ama ben gene toparlanmış değilim. geldi açık olan sayfaya baktı, "rahat kaçan ağaç" yazıyor. bir uzun kahkaha attı adam, ama nasıl böyle nefes alamıyor gülmekten. o ders boyu sürekli konu rahatı kaçan ağaca bağlandı, ağacın ne fotosentezi kaldı, ne endoplazmik retiklumu.
bu şiiri hala böyle hatırlıyorum. az önce de kim milyoner olmak ister'de bir kızcağızın yarışmadan çekilmesine sebep oldu rahatı kaçan ağaç.
şiiri de unutmadan şuraya iliştirelim;
"Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın.
Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, karı
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı.
Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrenegörsün aşkı
Ağacı o vakit seyredin. "
içinde ankara'dan bir yerler geçtiği için her yanımın hüzün tutmasına sebep olan çok güzel melih cevdet anday şiiridir.
tanıdığım bir ağaç var etlik bağlarına yakın saadetin adını bile duymamış tanrının işine bakın. geceyi gündüzü biliyor dört mevsimi, rüzgarı, karı ay ışığına bayılıyor ama kötülemiyor karanlığı. ona bir kitap vereceğim rahatını kaçırmak için bir öğrenegörsün aşkı ağacı o vakit seyredin.