Klavyeli büyük ve küçük borulardan yapılmış, körüklerden elde edilen havanın bu borulardan geçmesiyle değişik ses tonları verebilen, genellikle kilise çalgısı, erganun.
fransızca'dan dilimize girmiş bir kelime olmakla beraber; hem el, hem de ayakla çalınan bir enstrüman.
haliyle piyano çalmaya göre bir tık daha zordur. zira ellerinizle bir şeyler çalmaktayken ayaklarınızla da bir şeyler çalarsınız.
tanıdığım bir piyanist chopin falan çaldıktan sonra org öğrenmeye başladı. zorluğunu buradan tahmin edebilirsiniz sanırım. org çalan insanlar normal piyanistlere göre 2-3 kat daha sayko insanlardır. tabii chopin çalmadan da doğrudan org öğrenebilirsiniz o ayrı. ama piyanoya göre org çalmak daha zor.
zaten çoğu besteci orga hep hayranlık duymuştur. mozart'a göre org, enstrümanların kralıdır.
orgun türleri:
-borulu org: standart, herkesin bildiği org. burada daha çok "kilise orgu" diye biliniyor. ama illa kilisede olması gerekmez. mesela ankara'da cso konser salonunda da var bir tane. bazı zenginler evlerine bile yaptırmış bunlardan.
-borusuz org: bu orglar borusuz çalışır. boru yerine metal çubuklar vardır ve hava bunları titreştirince ses çıkartırlar.
-elektronik org
-mekanik org: suyla falan çalışan orglardır. ilk org türleri bu türdendir.
orgun tarihi ise mö 3. yüzyıla kadar uzanır. antik yunanlılar ve antik romalılar suyla çalışan orglarla müzik yapmaktaydı.
kilise orgunu ilk kullananlar ise bizanslılar olmuştur. ama daha sonra ne olduysa, ortodokslar kilisede enstrüman kullanmayı yasaklamıştır. katolikler ise bu enstrümanı pek bir sevmişlerdir.
internet sitelerinin sonunda siklikla gorebileceginiz kisaltma. ingilizce 'organization' kelimesinin kisaltmasidir. ozellikle vakif benzeri olusumlar internet sitelerine bu uzantiyi alirlar.