21. asır avrupasında ve türkiye'de feminizm; herşeyden nem kapmak, sürekli provokasyon peşinde koşmak, ikiyüzlü olmak demektir. boş sayıklamalardır. ve bilim düşmanlığıdır. çünkü postmodernisttir. yani, sadece gelenek ve din düşmanı da değildir. ortaçağdaki tarikatlar gibi dalalettir dalalet.
avrupa'daki, eski doğu bloğundaki ve bizdeki cumhuriyet, kadınlara cinsiyetleriyle ilgili tüm haklarını vermiştir. hatta bizde kadınlardan öyle bir talep olmadığı halde yukarıdan verilmiştir ve bizde abartmış bile olabilirler çünkü erkeğin kadına karşı olan antik yükümlülüklerini tasfiye etmemiştir parababalarımız ve bürokratlarımız.
bizde, yani gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde feminizm denen illet; artık, tüketim toplumuna, keyif pezevenkliğine, emperyalizme-kapitalizme hizmet eden zararlı bir doktrindir. feminist kuramcıları dışlamalıyız. toplumu, ailelerimizi ve çocuklarımızı feminist zırvalara karşı korumalıyız.
edit:imlâ
tanım: kadın milliyetçiliği, hatta ırkçısı olma durumudur
benim gibi insanların sizden uzak durmasına sebep olan durumdur. nerede aşırıya kaçmış bir ideoloji olursa orada duramam ben evet senin ideolojin yok mu? dediğinizi duyar gibiyim elbette var ancak hiç bir ideolojiye körü körüne bağlı değilim çünkü hepsi insan yapımı ve kusurlular sadece iyi taraflarını almak bana yetiyor adelet duygumu rahatsız ettiği anda uzaklaşıyorum.
İşte ülkemizde feminizm kavramını az çok görebiliyoruz.
Bilgi yok fikir çok.
Mesele feminist olmak değil bu ideolojiyi hakkını vererek savunmak.
Neyi savunduğunu bile bilmeyen, dikkat çekmek amaçlı bu ideolojiyi kullananların sayısının çok fazla olduğu bir zamanda, sırf bir arkadaşından duyup “aa ben de feministim o zaman yaa erkekleri sevmiyorum beni üzüyorlar hep” diyerek anında nüfus cüzdanına (mübalağa) bile feminist yazan bir güruh var.
Evet kadınım ve sırf bu sebeple kadınların yanlışlarını (kime göre neye göre) haddim olmayarak yermediğim gibi göz göre göre savunamam da.
Biz pohpohlarsak yanlışı doğru sanarak büyüyen cahil, aciz kadınlar yetiştirmiş oluruz. Bunu anlamak zor olmasa gerek..
Hakkıyla sonuna kadar ideolojisini savunan, feminizm kavramına tamemen hakim olan feministlere yapılan bir eleştiri yahut saygısızlık yok girdilerin genelinde.
Lütfen saygısızca eleştirmeden önce anlatılmak istenileni anlayınız.
Ne vurdunuz be.
Türkiye'de Feyza Altun'un temsil ettiği hiç anlaşılamamış bir olay. İyi bir feminist olmak isterseniz Instagram'da kendisine layk atarak + feminizm puanı kazanabilirsiniz, kendine yapılan eleştirilere hakaretle karşılık verirseniz 2 kat puan kazanabilirsiniz, kolay gelsin.
türkiye'de en iyi temsilcisinin nil karaibrahimgil olduğunu düşünüyorum. gerek şarkılarındaki mesajlarıyla gerek yaşantısıyla gerek de sözleri ve konuşma diliyle gerçekten bu felsefeyi çok iyi anlamış olduğunu tahmin ediyorum.
Türkiye'de feminist olmak yerine türkiye'de hangi feminist olmak demek daha doğru bir açılım olur. Daha anlaşılır ve tartışılır bir başlık ortaya çıkar.
Yazılanları okudum. Hepsi kırılıp dökülüyor. çünkü böyle bir başlık içerisinde feminist ideolojisini değerlendirmek baştan hatalı bir yol oluyor. Çünkü feminizm de düşünsel farklılaşmanın ve politik ayrışmanın içerisinde. ancak birbirini beslemeyen ve çember içerisinde buluşmayan bu zıt duruşların feminizm adı altında çatılaştırılması nedeniyle tam manasıyla ideoloji anlaşılır kılınmıyor. Diyagramın en tepe noktasına feminizm yazıp alt kollarına ayrılacak sayısızca başlık ortaya çıktı. liberal feministler, sosyalist feministler, radikal feministler, black feministler, anarşist feministler vb. dilediğiniz düşünce biçiminin yanına feministi ekleyip ortaya bambaşka bir politika çıkarabilirsiniz. Yani şunu demek istiyorum, kadının kadınsı farklılığını vurgulayan, örneğin bu bağlamda anneliği önemseyen feminizm olduğu gibi erkekliği eleştirerek her türlü heteroseksüel ilişkiyi olumsuzlayan ve lezbiyenliği öven feminizm olduğu gibi erkekliğin, erkeğin varlığına hiçbir şekilde tahammül gösteremeyen yeryüzünden tamamen silinmesi gereken cinsiyetin olduğunu ifade eden ve her fırsatta öldürülmesini dikte eden black feminizm oluşumu da var. Kavramsal ve kuramsal tartışmalar belli bir ölçüye yerleşememişken biz hangisinin içerisindeyiz?
feminizm, sadece kadınların değil, haksızlığa maruz kalmış, güçlünün karşısında ezilmiş, hakları elinden alınmış ve ötekileştirilmiş insanların da yanındadır. dolayısıyla ucu açık bir ideoloji düşünce ağıdır.
Bazıları için kendini anlaşılmaz kılıp sonra anlaşılmazlıktan yakınmaktır.
İnternet ve sosyal medya üzerinden toplumlar arası dönem farkı hiçe sayılarak her topluma aynı dalganın uyacağını sanırsan elbette anlaşılmaz ilan edilirsin. Bizim ülkemizde feministlerin değiştirmek istediği şeyler sosyokültürel yapının çıktılarıyken bu değişimi çok başka toplumlardakinin tıpkısı söylem ve yöntemlerle yapmaya çalışıyorlar. Sanki iki başka ülkede yaşayan toplumun dinamikleri birbirinin aynısıymış yahut yaşadıkları çağ birbirine tüm yönleriyle denkmişçesine.
çok basit bir örnekle göz tacizi bir kavram, kadının çalışma yaşamında ve sosyal hayatta meselelerinin çözülmüş olduğu toplumlarda ilerleme getirirken; göz zinası gibi din temelli lafların havada uçuştuğu Türkiye'de yarardan çok zarar getirir. Zarar nasıl hasıl olur? Basit: pembe otobüs ve haremlik selamlık eğitim kurumlarını göz tacizine bir çözüm olarak getirmek istediklerinde.
iffet kavramının zihinlerde koca koca yer edindiği Türkiye gibi bir ülkenin bazı feministleri de kızlık zarı diktirmeyi bir kadın hakkı olarak herkesten çok savunup iyice saçmalayabilirler. Kıllarını almıyor ama hymenoplasti her kadının hakkı elbette! sonra haykırıyor 8 Mart günü twitter'dan: benim bedenim benim kararım falan. * Ertesi gün aynı feministin anneciği, nişanlısından süt hakkı adı altında para alıyor...
doğu ile batı arasında pestil olmuş bir toplumun kızlarının feminizm yorumu da böyle oluyor. Ben de onlardan biri olduğumdan yaşanan şizofreniyi gözlemleyebildim bir parça belki de.