ben yeterince iyi değilim, tamamen kötü de değilim. güven vermiyorum ama umursamaz da değilim. kaçmıyorum, durmuyorum da. sarhoş gezmiyorum, ama her an ayık da değilim. bağımlı değilim, kaçabilecek kadar da özgür değilim. politik değilim ama tarafsız da değilim. umutsuz da değilim, sonsuz da değilim. camus gibi yaşamın bir adım uzağında, ölümün bir koşu yakınındayım.
Habire "ben ben ben" diyen, kendini öldürmek çok cool ya" diye ilgi çekmeye çalışan, elin kalem tutan şımarık bir çocuk. Zamanında ufaktan çevresi olana edebiyatçı deyiveriyorlarmış galiba.
Kardeşiyle mi, kuzeniyle mi ne lezbiyen oyunları oluyordu çocukken. Mevzubahis Kitap (bkz: çocukluğun soğuk geceleri) ortaokulda bir şekilde sınıfımıza girmiş, sırf bu yüzden aylarca elden ele dolaşmıştı.
varoluş felsefecisi sayılabilecek öykü yazarı. en önce "ben" demesinin sebebi de varoluşuyla yaşadığı bulanık-stresli ilişkiden kaynaklı denilebilir. sanatçıların biyografileri okunduğunda görülüyor ki çoğu ünlü (bilinen) sanatçının çocukluk evrelerinde ileriki yaşamlarını sakatlayan öz geçmiş hikayeleri var. belki de onları sanatçı yapan da kendilerini "normal"in dışına atan bu deneyimlerdir. hiçbir sanatçı çevresi iyi olduğu için ya da şanslı olduğu için 50 yıl ya da 100 sonra da anılmaz. o yüzden tezer özlü'nün yeteneğinin de diğer tüm yetenekler gibi hakkının verilmesi gerekir.
adalet ağaoğlu'nun kardeşi, tiyatrocu ve yazar güner sümer ile paris'te tanışır ve çalkantılı bir ilişkiden sonra 1964'te onunla evlenir. bu evliliği sırasında ankara'da yaşamına devam eder. orada gazetelerde yazılar yazıp çeviriler yapar. hatta eşi güner sümer'in ankara devlet tiyatrosunda yönettiği bir oyunda rol alır. güzel başlayan ankara günleri gittikçe kötüye gider. 1968'de eşinden ayrılıp istanbul'a döner.
aynı yıl yönetmen erden kıral'la evlenir. bu evlilikten 1973 yılında bir çocuk dünyaya getirir. kızına deniz gezmiş'i her daim anımsamak için "deniz" adını verir. 1981'de almanya'dan kazandığı bir bursla kızını da alıp almanya'ya taşınır. bu taşınma sonucunda zaten sorunlar yaşadığı evliliğini de sonlandırır.
1981'de tanıştığı isviçre asıllı sanatçı hans peter marti ile 1984'te evlenir. leyla erbil'e yazdığı mektuplarında diğer evliliklerinde bulamadığı huzuru hans peter ile yakaladığını anlatır.
"insanın başkalarına söylemek istedikleri kendi duymak istedikleridir. yazdıkları okumak istedikleridir. sevmesi sevilmeyi istediği biçimdedir." (kalanlar)
*****
10 eylül 1943'te kütahya, simav'da doğdu. hayranı olduğu cesare pavese ile aynı gün doğması onun için güzel ve özel bir tesadüftür.
öğretmen bir anne ve babanın üçüncü ve son çocuğudur. çevirmen sezer duru ve öykü/roman yazarı demir özlü 'nün kardeşidir. ailesinin işi dolayısıyla simav, ödemiş ve gerede'de büyür. 10 yaşında istanbul'a gelen özlü, avusturya kız lisesi'nde eğitimine devam eder. son sınıfta okulu bırakır ve sonrasında otostopla avrupa seyahatine çıkar (1962-1963).
1985'te kendisine kanser teşhisi konur. 18 şubat 1986'da bu hastalık sebebiyle zürih'te hayatını kaybeder.
***** "- sensiz yaşayamam. - yaşarsın. herkes herkessiz yaşayabilir." (çocukluğumun soğuk geceleri)
"sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum.
ve hepsine haykırmak istiyorum. onayladığınız yanıtlar yalnız bir yüzey, benim gerçeğimle bağdaşmayan bir yüzey. ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin ?medeni durum? dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. hem de hiçbir çaba harcamadan. belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. istediğiniz düzene erişmek o denli kolay ki?
ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiçbir değeri yok ki.. bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok. aranızda dolaşmak için giyiniyorum. hem de iyi giyiniyorum. iyi giyinene iyi yer verdiğiniz için. aranızda dolaşmak için çalışıyorum. istediğimi çalışmama izin vermediğiniz için. içgüdülerimi hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için. hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz.
yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. evlerinizle. okullarınızla. iş yerlerinizle. özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. ölmek istedim, dirilttiniz. yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. aç kalmayı denedim, serum verdiniz. delirdim, kafama elektrik verdiniz. hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. ben bütün bunların dışındayım. şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havaalanı ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum."
erden kıral ile yaptığı evlikten "deniz" adını verdiği bir kızı olan anne.
*****
12 yaşına gelen kızı deniz, bir defter oluşturur. o defterde annesine sorduğu sorular ve annesinin cevapları yer alır.
d: aşk nedir?
t: Aşk birisinin gece ve gündüz "sinirlenmeden" yanında olmak istemek, ayrılınca özlemek ve sadık olabilmektir.
d: hasret nedir?
t: hasret, eğer kavuşulmazsa en güç duygudur.
d: ideal kadın nedir?
t: ideal kadın, hoşnut olan kadındır. sevinç, hayatı sevmek, geçen yaşanan an ve olaylardan mutluluk duymaktır.
d: ideal erkek nedir?
t: ideal erkek bence Hans-Peter'dir. Hem para kazanmayı, hem ev işini sever. Hem konuşkandır, hem de yardımsever. (tezer özlü, bu cevabında hayatının son demlerinde, yanında huzuru bulduğu eşinden bahsediyor.)
"yalnız yaşı olmayan ve dünyalarını kendi içlerinde taşıyan insanlara dayanabildiğimi görüyorum."
diyerek düşüncelerimi özetlemiştir, matematiksel işlemler dışında sayılara takılmayan insanları oldum olası sevmişimdir, bir de bunalım, bir de varoluşluk sıkıntısı var ki saygıyla eğilmeme sebep olur.
"kenti, ülkeyi, yolları ben seçmedim ki. hiçbir yerde değilim. hiçbir yerde olmayacağım. hiçbir şeyi benimsemeyeceğim."