1. şamanizm ata ruhlarına ve doğa varlıklarına tapınmaya dayanan eski bir inançtır. bunun ne zaman ortaya çıktığı, ne gibi değişikliklerden geçtiği kesin olarak bilinmemektedir. ancak eski çin kaynaklarından öğrenildiğine göre, şamanlığın önce orta asya türkleri arasında ortaya çıktığı, daha sonra da diğer türk boyları arasında yayıldığı anlaşılmaktadır.

    bugün şamanizm diye adlandırılan geleneklerin din adamlarını ifade etmek üzere kullanılan şaman kelimesinin etimolojik kökeni üzerinde de çok durulmuştur. bu terimin tunguzca'dan rusça yolu ile batı dünyasına geçtiği bilinmektedir. aslen sanskritçenin bir koluna bağlı olduğu sanılan kelimenin, hind ? avrupa dillerinden toharca ( samane= budist rahip) ve sogdça?daki (saman) transkripsiyonları keşfedilince, bu terimin hint avrupa menşeine dayandığı iddiası kuvvet kazanmıştır. çünkü bu kelime tunguzca?ya yabancı görünmekte ve şamanlığın güneyden kuzeye doğru yayılışında budizmin tesiri sezilmektedir. fakat tunguzların komşuları ve türk boylarından biri olan sahaları etkiledikleri de gerçektir. bazı bilim insanları bu sözcüğün köken olarak, türkçe?deki karşılığı olan "kam" sözcüğü ile fonetik bakımdan aynı olduğunu ileri sürmüşlerdir
    #8513 Kurt adamdan hallica | 8 yıl önce
    0din 
  2. Haruzin ve Potapov gibi eski sovyet bilim insanlarına göre şamanlık türklerin orjinal dini olarak kabul edilirken, Jean Paul Roux, V. Jochelson ve V. Bogoras gibi bilim insanları ve yazarlar da şamanlığın bir din olmadığını, kuzey asya halklarının dini duygularını dışa vurmak için başvurdukları bir ayin türü olarak kabul ediyor.
    #31932 no pasaran | 8 yıl önce
    2din 
  3. Şamanizm, insanlığın en eski dinlerinden biridir. Esas olarak sihir ve büyüye dayanır. Yaşam; gök, yer ve yer altı olarak üç kademeli düşünülmüştür. Gökyüzünde iyilikler, iyi ruhlar; yeraltında kötülükler, kötü ruhlar bulunur. Yeryüzünde ise insanlar vardır. İyi ruhların tanrısına, gökyüzü tanrısına Ülgen denir. Yeraltındaki kötü ruhların tanrısına Erlik adı verilir. Bu bir nevi şeytandır. Her iki tanrının da eşleri çocukları akrabaları yardım alan v.s. vardır. Yeryüzünde yaşayan insanlar ise bu iki dünya arasında bir denge oluşturmak zorundadırlar. İşte bu dengeyi kuran din adamına şaMAN adı verilir. Bu sisteme de sosyal bilimciler, tarihçiler ŞAMANİZM adını vermişlerdir.

    Kaynak: cemal Şener, şamanizm
    #35769 İyi adamdim ben | 8 yıl önce
    0din 
  4. genelde davul veya tef çalarken tasvri edilir. hep merak etmişimdir, bir çeşit törenmiş; kendinden geçerek tanrıyla iletişime geçilen bu kutsal ritüellerinden dolayı davul veya tef kullanırlarmış. bazı doğaüstü gelenekleri özellikle de alternatif tıp adına bazı uygulamaları günümüze kadar taşınmıştır.
    #52634 lois lane | 8 yıl önce
    0din 
  5. .
    #135250 tdk | 6 yıl önce
    0din 
  6. (bkz: )
    #218001 larden loughness | 4 yıl önce
    0kitap 
  7. not: bitirince çok uzun bir yazı olduğunu fark ettim ve bu güzel şarkılar eşliğinde okumanın daha faydalı olacağını düşündüüm. Bir ara kullandığım tüm kaynakları da ekleyeceğim ama şimdilik sadece direkt bilgileri aldığım kaynaklar var.
    youtube.com/...

    Dünya üzerindeki en eski dinlerden biridir ve kökeniyle ilgili çeşitli çıkarımlar vardır 30.000 yıllık bir geçmişten (Harner 1982: 51) bahsedildiği gibi 5000 yıllık bir tarihten de (Çoruhlu 2017: 18) bahsedilmiştir. Pek çok tanınmış türkolog, antropolog ve tarihçi de (Joseph Campbell. Mircea Eliade, etc.) paleolitik çağa kadar götürür geçmişini.

    Şaman kelimesinin etimolojisi hakkında çeşitli görüşler olsa da yaygın görüş "şaman" kelimesinin Tungusçadaki "saman/samaan" kelimesinin kökeni olan "sa-" fiilinden geldiği yönünde. BU fiil sadece tungusçada değil diğer altayik dillerde de, örneğin hakasça, vardır. Bu fiil düşünmek, anlamak, esenlik içinde olmak ('sağ-' halini alınca fiil) ve özlemek gibi anlamlara geliyor. "Kam" kelimesi de "şaman" kelimesi yerine şu an kullanılmakta. "kam" kelimesinin de "kama-" fiilinden geldiği ve bir araya getirmek, birleştirmek ve kararlaştırmak gibi anlamları vardır (Mudrak 2003: 37). Ayrıca türkler "kam" kavramını hekimler ve köyün bilgeleri için de kullanmıştır.

    Hepimizin aklına şaman diyince elinde değneği ile gezen yaşlı bilgeler vs. gelir aslında ama şaman sadece onları tanımlamak için kullanılmaz, aynı zamanda dinin mensubu olanları da tanımlar. Kafamızdaki imaj için kam demek daha doğru. Peki kim bu kamlar? Onlar genelde tanrılar (aslında doğa ama ilerde değineceğim) ve insanlar arasında bir köprü görevi görürler ama bu onlara ulvilik vermez çünkü tanrılar mutlak karar verenler değildir şamanizmde ve kam için her bir olay bir sınavdır. Bir kam herhangi bir hastalığı iyileştirmekte birkaç defa başarısız olur ama başka bir köyün kamı başarılı olursa o kamın "işi" tehlikeye düşer demektir. kamların transa girmesi de evren ve tanrılar ile bağlantı kurup onlardan rehberlik istemeleridir zaten.

    Şamanizm yahut kam dini, eski türklerin diniydi ve bazı kaynaklar şamanizm felsefesinin Budizmin doğuşuna sebep verdiğini de söylemektedir (Togan 1981: 47). Şamanizmin sürekli bir din olduğundan bahsettik oysa kam dini bildiğimiz dinlerden biraz farklı. Tanrı merkezli (islam, hristiyanlık vs.) bir din olmadığı gibi insan merkezli (modern anlatıyı buraya örnek olarak koyabiliriz hepimiz özeliz ve her şeyin merkeziyiz ya anasını satayım) değildi. Kamlıkta tanrılar da insanlar da yeryüzü ve gök arasındaki her şey onu yaratan doğanın bir parçası olarak doğaya hizmet etmekteydi. Kamlıkta kutsal bir kitap yoktur çünkü doğanın sürekli evrimi gibi kamlık da sürekli evrim geçirir ve bu dinin doğasıdır. Ayrıca kamlıkta tebliğ ve misyonerlik de yoktur çünkü kam kişi için kam olan da olmayan da doğadaki rolunu oynayan varlıklardır ve eşit kıymettedir. Kamlık "huzur burada vuhuu" gibi bir iddiaya sahip değildir çünkü doğal ve dengeli bir yaşam sadece huzurdan ibaret değildir.

    Şamanlıkta evren üç parçadan mürekkeptir: "üst dünya", "orta dünya" ve "alt dünya". Evrenin parçalarının "dünya olarak adlandırılması garip gelecektir ama şöyle izah edeyim: eski türklerde (bölgeye göre şive değişmekle birlikte) tilekey kelimesi hem evren hem doğa hem de dünya kavramlarını karşılar. bu da kamlığın evren ve ekoloji ile ilgili bakışını bize net olarak verir. Çünkü, hakas bir lise arkadaşımdan aktarıyorum, kamlıkta doğa kavramı bizimkinden farklıdır. Onlar için doğa, evrenin sürekli büyüyerek yarattığı sonsuzluktur. neyse konuya dönelim, Üst dünyada kök tengri (KAyra)ve alt dünyada yağız yer (erlik) vardır. Onların arasında da tüm kişiler ve tanrılar yer alır. BU tanrılar şunlardır: Kök tengri, öd tengri, Ög tengri, ay tengri, kün tengri, yol tengri, yel tengri, tengri umay, Tengiz tengri ve yağız yer. Bunu gören masum köylüler genelde tengri kelimesini tanrı kelimesi ile bir tutar. oysa tengri kelimesi tigir kelimesiyle kökteştir ve gök anlamına gelir. hatta han tigir de uzay anlamına gelir. zaten bu tanrılardan yağız yer hariç neredeyse tamamı kökünü gökyüzünden aldığı için hepsinde tengri kelimesi var.

    Bİr de ünlü hayat ağacı mevzusu vardır. Hakaslar ve pek çok sibirya türkü bu ağaca "pay Xayın" (BAy kayın) derler. Bu ağaç önemlidir çünkü kam kişinin bu ağaca çıkıp yeni üst dünya ile iletişim kurmaya çalışır ve bu bay kayın "hayat ağacına" dönüşür. Hatta Himmet cansız bize bu geleneğin anadolu'da ağaca çaput bağlama geleneğin ile "genetik bağa" sahip olduğunu söyler. Bunun sebebi de sibirya'da bazı toplumlarda kam kişilerin yeni doğan çocukların hayatını, kaderini üst dünyadan orta dünyaya getirmek için bu hayat ağacına bağladıkları iplerdir diye düşünür himmet cansız.

    İzninizle de biraz şamanizmin felsfesine girip sonra da çok az mitoloji atıp bitireceğim. Şamanizm bir doğa dinidir (Temir 2008: 9). Merkezinde, yukarıda tanımladığım, doğa vardır. Şamanizm bu yüzden evrimi kendisinin bir parçası olarak kabul eder ve değişim çok doğal, sağlıklı olduğu için kutsal ve sabit bir metne ihtiyacı yoktur. Bu yüzden tapınaklara da ihtiyaç duyulmaz şamanizmde.

    Şamanlıkta iyilik ve kötülük bizim bildiğimiz anlamıyla yer almaz. Her şeyin dengeyi ve ahengi bozmakla bozmamaktan ibarettir. örneğin, Siz yoldan yürürken birden hiçbir sebep yokkan bir insanı öldürürseniz aslında var olmaması gereken bir acıyı ve ızdırabı yaratıp dengeyi bozarsınız. sizi "kötü" yapan şey budur. o yüzden kamlıkta zevk için avlanılmaz en fazla tatbikat niteliğindedir avlar ya da açlık için zaten doğal olarak. Kamlıkta o yüzden islam'daki gibi "pis hayvan" mantığı da yoktur çünkü o sırf sonsuz evrenin bir parçası olduğu için aslında yaratılan olsa da yaratıcının bir parçası olarak değerlidir. Tam da bu sebeple kamlık cinsiyetçi değildir çünkü kadın ve erkek bir dengeyi yürütür. biri öbürü olmadan daha iyi yaşayamaz ve bir karşılıklı muhtaçlık vardır. Örneğin birçok destanda kadın kahramanlar hem vatanı hem de erkeklerini kurtarıp yine diriltirler analarının yurtlarını (örneğin altın arığ, hzuban arığ, ah çibek, etc.).

    Bahsettiğim gibi şamanlıkta tebliğ yoktur çünkü şamanlığın kutsal ve umut dolu formülleri yoktur. "şu duayı oku kesin sıkıntıların geçeçek." gibi bir cümleyi kamdan duyamazsınız. BU da kamların "doğru yol bizimki" takıntısından uzaklaşmasını ve herkesi denk görmelerine sebep olur. Sadece herkesi değil aynı zamanda her şeyi bu denge içinde, bu dinamik sonsuzluk içinde ayrımaksızın kendi bağlamında değerli bulmalarına sebep verir. Toprak ana'ya ya da gök baba'ya zarar vermek direkt anlam dışı bir konsept olarak düşünülmektedir onlar için. Kamlıkta cansız varlıkların kimliklerinin olması sadece gök ve yer ile de ilgili değildir. Ateş de "od ana" olarak isimlendirilir. ateş anne kimliği de kam türklerde kadının yerini net göstermektedir.

    Mİtoloji:
    Kök tengri: gök
    öd tengri: zaman
    ay tengri: ay
    kün tengri: Güneş
    yol tengri: Mutluluk yolu/yol
    yel tengri: Rüzgar
    tengri umay: anayurt, çocuk, kadın ve bereket
    Tengiz tengri: Deniz
    yağız yer: toprak

    yukarda yazdığım gibi kamlar cansız varlıklara da kimlik atıyordu ve türk mitolojisi esasen bunlardan oluşur. kök tengri zeus gibi biri değildir. O aslında "gök"tür direkt ve hem yaratma gücüne sahiptir hem de doğa tarafından yaratılmıştır. tabii ki bir başka anlatı daha vardır ama o daha yenidir (8.yy. civarları) yine de ilgi çekicidir. Kayra iyilik, erlik kötülük, ülgen yağmur ve şimşek tanrısıdır. Bunlar dışındaki "tanrılar" aslında ibrahimi dinlerdeki "melek" kavramına tekabül eder. Genel olarak bu (altay) mitolojide ne yer ne gök varken ve her şey su iken ak ana gelip kayra han'a yaratma ilhamını verir ve o da her şeyi yaratır. Dediğim gibi bu anlatı daha yeni ve iran, hindistan etkisi bariz görülen bir mitolojidir. Altaylar çok sahiplenmiştir bu mitolojiyi ama bazı sibiryalı kabileler de bu yaratılış destanını sahiplenmişlerdir.


    #289608 kayser sose | 1 yıl önce (  1 yıl önce)
    0din