bugün sokağa çıktım da özledim yine. neymiş efendim eski türkiye'de kuyruklar varmış. kuyruğuna kurban. o zamanlar insanlar sıra olmasını sıraya girmesini bilirdi de ondan vardı o kuyruklar. şimdi her yer eminönü'nde baklava izdihamı olmuş. ama kuyruk yok. aferin.
belli çevreler tarafından sürekli empoze edilen, insanların zihnine kazınmaya çalışılan kavram. bilinçli yapılan bir algı yaratma çabası. bunu kimin ve kimlerin yapmaya çalıştığını hepimiz biliyoruz.
bunun altında yatan fransadaki gibi 3. 5. cumhuriyet yaratma çabaları. yani ilk kurulan kötüydü değiştirdik ya da ilk kurulanın üzerine koyduk, güzelleştirdik, iyileştirdik ya da daha vahimi bakın bu bizim cumhuriyetimiz deme çabaları.
eski türkiye diye birşey yoktur, ülkeler eşya değildir, eskimezler. herhangi bir ülke için eski sıfatını duydunuz mu duyamazsınız çünkü saçmadır. eski cumhurbaşkanı olabilir, eski siyasi parti olabilir, eski ideoloji olabilir ama eski ülke olmaz.
türkiye cumhuriyetinin kurulduğu tarih bellidir, tarih her ne kadar eski de olsa 95 senelikte olsa ülke hala aynı ülkedir, rejim hala aynı rejimdir. uygulamalar değişmiş olabilir, teamüller değişmiş olabilir en önemlisi toplumun yaşayış şekli değişmiş olabilir ama ülke aynıdır. hem zaten değişenlerin hiçbir önemi yoktur, nasıl ki son 10 senede değişmiştir, bundan sonraki 10 senede de değişebilir, değişecektir de.
"eski türkiye" ile ne anlatılmak istenenin ne olduğu tabi ki hepimiz tarafından anlaşılmaktadır, ama yine de bu oyuna gelmemek lazımdır, türkiye türkiyedir, eskisi yenisi olmaz.
mevcut durumdan memnun olmayanlar için özlemle, mevcut durumdan memnun olanlar için nefretle anılan bir şey bu.
özlemle ananlara hatırlatmak istediğim bir şey var. o özlemle andığınız eski türkiye bugün memnun olmadığınız yeni türkiyeyi kuranları ve destekçilerini doğurdu, büyüttü, yetiştirdi ve bugüne getirdi.
nefretle ananlara hatırlatmak istediğim bir şey daha var. o nefretle andığınız eski türkiye bugün memnun olduğunuz yeni türkiyeyi kuranları ve sizleri doğurdu, büyüttü, yetiştirdi ve bugüne getirdi.
türkiye, sadece türkiye... eskisi yenisi yok. geçmişte çok farklı bir şeyden bugün çok farklı bir şeye evrilmedik. içimizde her daim olan şeyler zaman zaman batıya kaydı, zaman zaman doğuya. ama özü değişmedi. hep böyle idi, hep de böyle olmaya devam edecek.
onu bunu bilmem ama, siyasetin daha renkli, daha entrikalı olduğu türkiyedir, gerek meclis aritmetiği, gerek siyasi partileri, değişen hükümetleri, yemin krizleri, umulmadık partilerin birlikteğiyle kurulan koalisyonlarıyla adeta çok partili demokrasiye geçişimizden beri darbeler haricinde tbmm'de house of cards yaşanmıştır bu dönemler.
Diyalektik düşünceden biçem olarak bağımsız düşünmekle birlikte, siyasetten bağımsız düşünmemek gereğiyle beraber; entelektüel birikime ilaveten sanat, kültür yatırımı açısından günümüze kıyasla çok daha yüksek düzeyde ve tercih edilebilir bir ülke konumunda idi. Şöyle ki;
Sadece 1993 senesinde Türkiye'deki konserler:
26 Mayıs - Guns N' Roses
20 Haziran - Elton John
25 Haziran - Metallica
2 Temmuz - Sting
13 Eylül - Bon Jovi
17 Eylül - Scorpions
23 Eylül- Michael Jackson
7 Ekim - Madonna
bahsedildiği gibi taş devri olmamakla birlikte, güllük gülistanlık bir dönem de değildir. öncelikle derviş zamanı yapılan yapısal ekonomik reformlar ile yapılış şekli tartışmalı da olsa dalgalı döviz kuruna geçilmesi ülke ekonomisi açısından önemli bir gelişmeydi. ayrıca evlere şenlik bankacılık yapısı da bu dönemde temelleri atılmakla birlikte akp dönemi ile düzeldi.
ayrıca, devlet bütçesi konusu oldukça sıkıntılıydı. 1050 sayılı muhasebe-i umumiye kanunu'nun yerine getirilen 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile cidden önemli bir iş yapıldı.
kamu ihale kanunu ile kamunun alımlarında batı standartları yakalandı. şimdi yandaşa ihale veriliyor olayı değil konum. o konu tamamen denetleme ile ilgili. fakat önceki 2886 sayılı devlet ihale kanunu (ki kamunun gelir sağladığı ihaleler halen bu kanuna göre yapılır) incelenirse görülecektir ki günümüzün dünya ihale standartlarının oldukça gerisindedir. dahası kamu ihale kurumu ve ekap ile ihale süreçleri her kesim için çok daha şeffaf ve erişilebilir hale gelmiştir.
akp öncesi dönem, halen ülkenin 80 darbesinin şokunu üstünden atmaya çalıştığı dönemdir. siyaset sert kutuplaşmalı ama çok kutuplu bir haldeydi. sert kutuplaşmalar insanları kemikleştiriyorduysa da çok kutuplu politik hayatta karşılıklı bir nefret seli oluşmuyordu. bunu bugünün siyasal iklimi ile açıklamak zor ama radikal islamcılar ile radikal sol yapılar birlikte mhp'liler ile kavga ediyordu. dediğim gibi çok kutuplu siyasal hayat çok enteresan ittifaklar yaratabiliyordu ve bu da bugünün gözüyle bakılınca daha toleranslı bir siyasal düzlem olarak görülebiliyor.
buzdolabı yoktu muhabbetlerine ise girmiyorum bile... yazarkasa fırlatılan dönemde buzdolabı yoktu derseniz bu olsa olsa ironi olur.
yeni türkiye insanın çıkmazları hem eşya hem de insan ilişkileri anlamında sadeleşmemesi. zihninin bölük pörçük olması, erdemleri ve değerleri yerine anlık istekler ile hareket etmesi, ilgi fetişi olması, diğer insanlar için yaşaması gibi uzar gider.
akp öncesinde de güllük gülistanlık bir ülke değildi türkiye ama 2000li yılların ekonomik doygunluğunu akp yerine başka bir iktidarla geçirmiş olsaydık, bugün belki de farklı şeyleri konuşuyor olurduk. 2000li yıllar eşi benzeri görülmemiş bir fırsat ortamıydı, dünyanın ekonomik anlamda mortgage krizine kadar müreffeh zamanlarıydı ve ilk döneminde akp de krizden çıkmak için iyi bir ekonomik politika uyguladı, imf'in de süreci denetliyor durumda oluşu da önemli tabii. fakat o yıllarda yapılabilecek yatırım hamleleri ve tarımın korunduğunu varsayarsak, şu an bambaşka şeyler konuşuyor olabilirdik. böyle bir potansiyelin hiç edilmesi ve halkın da buna çanak tutması aslında bulunduğumuz yerin hak ettiğimiz yer olduğunu izlenimini de verebilir tabii maalesef.