-
herkesin yaşaması gerektiğini düşündüğüm, kimilerin sarışın kimilerin uzun kimilerinin mavi gözlü olması gibi doğuştan gelen bir doğal özelliktir.
diğer bazı özelliklerimiz gibi gelişebilir veya körelebilir.
neden ve nasıl ya? sorularıyla evlidirler. en sevdikleri tepkiler ise "siktir lan yemişler seni" ile "aahahaha anlamadınız mı lan?!" dır. olaylara bakış açıları hep tüme varım veya tümden gelimdir.
okuduğum bir psikoloji kitabında zekaya (aşağı yukarı oranlarla) \%75 genetik, \%21 çevre, \%4 tesadüf etkenleri etki eder diye yazıyordu. ( buradaki tesadüfü yıllardır anlamadım bana sorarsanız tesadüf yerine beslenme daha uygun bir madde olurdu.)
zeka, beynin sağ ve sol lobundan merkezlenerek birçok farklı şekilde karakteristik gösterir:
müziksel/ritmik zeka, bedensel/ devinimsel zeka, mantıksal/matematiksel zeka, sözel/dilsel zeka, uzamsal/ konum zeka, sosyal/ bireylerarası zeka, içeyönelik / bireysel zeka, doğa zekası.
bu da demek oluyor ki "ben senden daha zekiyim" diyen birine kime göre, neye göre sorusunu rahatça sorabilirsiniz. matematik bilginizle üniversiteye bilmem kaçıncı sıradan girseniz bile önünüze dürüm getiren doğulu arkadaşın sözel ve sosyal zekası sizi 2 kere tokatlayacak kadar yüksek olabilir.
eğer kabaca zekayı tanımlayacak olursak; zeka, problem çözme yeteneğidir. bazen imkansızı düşünerek bazen de basit düşünerek sorunu çözme şekli de denilebilir. boşuna dememişler "sıradan insanlar için sorunlar zeki insanlar için sorular vardır." diye.
bana göre zekanın tanımı ise hayata kattığın kalitenin katsayısıdır. senin ve diğer insanların hayatına ne kadar kolaylık sağlıyorsan o zeka o kadar değerlidir. "yok mensa zeka testinden şu kadar puan aldı", "yok işte tescilli dünyanın en zeki kişisi şu falan" ben adam ya da kadın bize ne katmış ona bakarım arkadaş.
sürekli güzel bir şey gibi vurgulanmasının aksine zeki insanların da birçok bu özellikleriyle birlikte taşıdıkları sorunlar mevcuttur. disleksi gibi bir belaya büyük oranda şahit olunur. ardı ardına beyinde kopan fikir fırtınasından ötürü konsantrasyon problemi çeker. bu sebepten ötürü özellikle ezbere dayalı bir müfredatta ders çalışması ya da o derse hakim olması zorlaşır. misal, kimya çalışıyordur;
evet ısı transferi neymiş bakalım... maddeler arasında ısının transferiymiş... güzel garip bir kısım yok formülü de...
heh şurada q=m.c.dt neydi ya kel macit mi kör macit mi ne demişti hoca oradam aklınızda kalsın diye...
nedir bu arkadaşların meali
q kalori cinsinden ısı evet, m kütle allahın emri, c maddenin özgül ısı katsayısı, delta t son sıcaklıkla ilk sıcaklık farkı o cepte zaten de
bu c neymiş lan? ha 1 yazıyoruz oraya direkt?! ha suyun 1 miş çünkü katsayısı, buz olunca 0,5 hımm
yalnız bi dakka bu formül kalori cinsinden yani yaktığımız kalori ile ilgili mi? ne diyon amk ne alaka? e ısı transferi??
tabi lan içtiğimiz su vücuda girince vücut sıcaklığı 36.5 derecede sabit kalması lazım suyu içtiğimizde midemizle beraber iç organlardaki sıcaklığımız azalacak e vücut sıcaklığı sabit kalması için enerji harcaması lazım. buradaki q aslında bu işte. içtiğimiz su ortalama kaç derecedir 15 falan herhalde. ulaşması gereken ısı 36.5 hadi 37 de 37-15=22 bu delta t. 1 lt içtik desek m=1 o zaman e c'si de 1 di. 1.1.22:q yani 22 kcal harcıyoruz 15 c derecelik 1 litre su içtiğimizde. oha lan c katsayısı daha yüksek bir madde bulsak daha çok enerji harcatabiliriz vücuda hem de hiç bişi yapmadan devrim lan bu. kimse düşünememiş mi daha önce? dur bir bakayım neler var başka oha lan köşeyi dönermiyiz bu proje ile falan... evet sayın arkadaşlar bir ara ders çalışan bu genç delikanlı şimdi ise aldığı patentler ile milyarder olduktan sonra şehir merkezinde bir gökdelen de mi yoksa ıssız bir villada sükunet altında mı hayatını yaşasa şuan bunun hayalini kurmakla meşgul.
evet suyun zayıflatma etkilerinden birinin de ısı transferinden olduğunu bundan 10 sene sonra ünide hocamız tarafından işitecektim zaten. bu arada c'si en yüksek madde şuanda hala su çünkü h ve o olmak üzere iki element barındıran molekül. tabi ki bilimsel çalışmalar ile c'nin arttırılabileceğine hala inancım var ama ödenek lazım bu tarz ar-ge ler için.
kendisiyle en çok karıştırılan kavram çalışkanlıktır. başarı odaklı yaklaşan insanoğlu, sonuca ulaşan kişilere farklı sıfatlar niteleyip yargılarında tez canlılık gösterir. üniversite sınavını güzel bir örnek olarak gösterebiliriz. bu sınavlar bilgiyi ölçen sınavlardır. ortalama zekaya sahip bir kişi de özverili bir şekilde çalışma ile başarılı olabilir. zeki insan daha kısa sürede daha fazla bilgi edinebilme yeteneğine sahiptir tabi ki bu bir yetenektir, çalışma ile pekiştirilmelidir.
matematiksel ya da sanatsal gibi değerler aşağı yukarı belirli bir ölçüt altında irdelenebiliyor. sosyal zeka olarak ise kendi deneyimlerime göre insanların zeka seviyelerine göre içinde bulundukları duruma tepkileri, şu şekilde farklılıklar barındırıyor:
bir olayı algılayabilme hızı düşükse ya da kendisinin bilgisi olmadığı bir konu kendisine paylaşıldığında hemen doğru olarak kabul ediyorsa, ortalamanın altında zeka,
olayı algılayabilme hızı standart, yine kendisinin bilgi sahibi olmadığı bir konu paylaşıldığında eğer çoğunluk da hem fikirse o fikri benimsiyorsa ortalama zeka,
olayı algılama hızı yüksek, kendisine bilgi sahibi olmadığı bir konu açıldığında konuyla ilgili birkaç soru soruyorsa ortalamanın üstünde zeka,
olayı siz anlatırken aynı zamanda aklından başka düşüncelerle de karşılaştırıp (genelde bir kere de anlatamazsınız sürekli araya girerek soru sorar) sözünüzü bitirdiğinizde eğer kendi emin doğrularıyla çelişiyorsa hemen atağa geçen çoğunlukla soru cümleleriyle size karşılık veriyorsa üst sınıf derecesinde zeka,
olayı dinleme algılama ve yorumlama şekli üst sınıf gibi yalnız karşı atağa geçmeden önce ortam şartlarını da değerlendirip, yani menfaatlerini de artı eksi terazisinde tarttıktan sonra yanlış olduğunu bile bile haklısınız diyip hatta karşı kişinin bile aklına gelmeyecek şekilde desteklemesine kadar ileri boyutta tepkiler veriyorsa artık master degree'dir. (rte'nin de bu sınıfta olduğunu düşünüyorum. ben bile hala anam babam üzülmesin diye bayram namazlarına arada cuma namazlarına gidiyorsam o adamın o kazançlar için bu şekilde hülolara rol yapmasında hiçbir sakınca yok.)
bunlar dışında arkadaşların da dediği gibi yalnızlık durumu baş gösterir çoğu zaman. zeki insanlar zeki insan yoksunluğu çeker her zaman. aptal bir dostum olacağına zeki bir düşmanımın olmasını tercih ederim sözü de bunu yansıtır. nihayetinde büyük kahramanları büyük düşmanlar var eder.
-- spoiler --ne yazmışım arkadaş yıllardır nasıl içimde biriktiyse... boşalttım içimi. iyi oldu bu. umarım gelişen teknoloji ile gen haritası tamamlanıp, dna'ya müdahale edebileceğimiz güce ulaştığımızda herkesin zeka seviyesini yükselterek öncelikle din sonralıkla da milliyetçilik ardından da siyaset kavramlarını ortadan kaldırıp olması ve dile getirilmesi gereken tek ırk olan insanoğlunun dünya topraklarında (hatta diğer kainat topraklarında) vaadedilen cennet profilini oluşturup ilelebet huzur içinde yaşarlar.
-- spoiler --
-
Zeki olmak ülkemizde matematiksel zeka olarak kabul edilir. Tabii ki matematiksel zekayı küçümsediğimden değil ama ondan farklı olarak hayatımıza etki eden zeka çeşitleri vardır. Çoklu zeka kuramını mantıklı buluyorum bu konuda.
Bence zeki olmak, yaşamda karşılaştığımız problemlerle başa çıkma yöntemlerimiz ve bu sorunlara gösterdiğimiz reflekslerle doğru orantılıdır. Bir bakıma sorun çözme yeteneği de denilebilir.