türkiye'nin en iyi teknik direktörlerinden birisi. beşiktaş'a gelerek huzurunu bozmayı kabul eden adam oldu. lakin bu kadarını sanıyorum kendisi de beklemiyordu.
takımın birinci kalecisi karius. tamam çıtır bir kardeşimiz lakin kaleciliği bence beş para etmez. hani abdullah avcı'nın eski kalecilerinden volkan babacan bile ondan iyidir. mert günok zaten kıyas kabul etmez. ikinci kalecisi ise zaten genç. yani, tutanı iyi değil.
takımın santraforu burak yılmaz. şahane santrafor. yılların tecrübesi. ama sezon başından beri sakat. trabzonspor maçında yine sakatlandı mı bilmiyorum. yani atanı aslında iyi ama bir tane. ve o da sakat. haliyle yok. o zaman atanı iyi diyemiyoruz. atanı yok diyoruz.
futbolda bariz bir tabir vardır. atanın ile tutanın iyi olacak. gerisini halledersin. abdullah avcının tutanı iyi değil, atanı zaten yok... şimdi bu cepte.
gelelim aradaki mevkilere. stoper. vida var mı? var. iyi mi? iyi. ama kırmızı görüp kendini attırmazsa iyi. ruiz peki? o da iyi. ama sakatlandı. yedekleri? o yok. işte fenerdeki reyes ayarında kendi milli takımında stoper oynayan ama kesinlikle pek de iyi olmayan roco var. hadi onu da sayalım, dördüncü stoper var mı? yok.
ortasaha. atiba, dorukhan, oğuzhan, elneny. zaten son anda elneny alınmasa, ortasahayı da yok hükmünde kabul edebiliriz. çünkü dorukhan da bir senelik performansla var diyemiyorum henüz. atiba yaşlandı. oğuzhan iki senedir kayıp zaten.
kanatlar. bir sürü adam var. çoğunun adını bilmiyorum. o kadar adamı toplasan q7 ile babel yapar mı? bence yapmaz. yapmıyor da zaten.
bekleri unuttuk. bekler kim? milli takımın eski sağ ve sol beki. an itibarı ile ikisi de bitmiş, okeye dönüyor. yedekleri de fena değil ama henüz adapte olmuş değiller.
şimdi, hemen hemen bütün beşiktaş'ı gözden geçirdim. bu kadro, avdullah avcı'nın eseri ise. bu durumda abdullah avcı'ya türkiye'nin en iyi teknik direktörlerinden dediğim için haksız sayılabilirim. çünkü iyi bir teknik adam medel, adriano, quaresma gibi her ne kadar yaşı ilerlemiş olsa da kalitesi tartışılmayan oyuncular yerine mevcut potansiyel yeteneklerle yola çıkmaz. yani bunu başakşehir'de denersin belki de beşiktaş'ta yapmazsın.
benim bildiğim kadarı ile abdullah avcı, bu oyuncular gitsin istemedi. yine benim bildiğim kadarı ile elneny haricinde abdullah avcı'nın özellikle istediği bir oyuncu yok. eldeki imkanlarla alınanlara razı oldu. ve yine benim bildiğim kadarı ile abdullah avcı ikinci bir santrafor istedi, ama alınamadı. ve yine benim bildiğim kadarı ile karius'u zorlayacak bir kaleci daha istedi, ama o da olmadı...
şimdi şartlar böyle iken, abdullah avcı için kötü teknik direktör demek, büyük haksızlık olur. eldeki malzeme ile en iyisini yapmaya çalışmak yerine kafasındaki sistemle büyük takım kimliğinde oynamaya çalışması nedeniyle hatalı diyebiliriz. lakin eldeki malzemeye göre haddini bilerek oynasa, bu durumda da aykut kocaman diyecekler adama...
avcı iyidir. beşiktaş'ın mevcut durumunda pay sahibi olanlar arasında bence hissesi en az olan kişi de o. bununla birlikte, şans tanınırsa beşiktaş'ın geleceğini inşa edebilir. ancak başkan istifa edeceğim diyerek o şansı çöpe attı zaten.
yazık oldu avcı'ya. başka diyecek söz bulamıyorum.
2018-2019 sezonunda 28. Haftadan itibaren başlayan ve şampiyonluğun kaçmasına sebep olan sendromdan hala çıkamamış teknik adamdır. Bu yıl ligin ilk altı maçından yalnızca bir tanesini kazanmıştır. Topla oynama oranına baksan kesin ilk üçtedir, belki birincidir. Tiki taka usulü futbol anlayışına artık tüm teknik adamlar çözüm buldu. Birinin bu konuda onu uyarması lazımdır. Kimse kadro yetersizliğinden bahsedemez zira bu kadro altı maçın birini kazanmaktan daha fazlasını da yapabilecek güçte.
büyük ihtimal bugün istifa edecek veya işine son verilecek olan teknik direktör.
kadro şanssızlığı mı diyelim, veya başka türlü nedenler mi diyelim ama tutmadı maalesef. fakat yerine kim gelirse gelsin, bu takımın seneye feda sezonu gibi bir kadro yapısına geçilmesi gerekiyor.
Çok büyük bir sürpriz olmaz ise 2020-2021 sezonu için Trabzonspor ile anlaşmış hoca. Trabzonspor için yerli hoca alternatifleri arasında en iyi seçenek olduğunu düşünmekle beraber, abdullah avcı için ise çok riskli bir karar olduğuna inanıyorum. Yüksek ihtimal ya ciddi bir başarı sağlayacak, ya da giray bulak, yılmaz vural kervanına katılacak.
Trabzonspor'un mevcut kadrosu üzerine detaylıca çalışıp, yönetime analizler sunduğu ve mevcut kadro ile mutlak başarı sağlayacağına dair inancını ifade ettiği belirtiliyor medyada.
Yalnız o coğrafyayı ve yöre insanını gayet iyi bilen birisi olarak, birilerinin şimdiden hocayı uyarması gerekir. Şöyle ki; muhtemel mağlubiyetler, başarısızlıklar sonrasında parselizasyon, takım kimyası, oyuncuların geri dönüş hızı falan diye teknik açıklamalarla analiz yaparsa, kafasına mikrofonu yer. Benim umudum yok ama kim bilir; belki de çıkar, dik oynarsın.
Geç kalınmış olsa da "zarardan kar" edebilmek adına verilen doğru karar neticesinde Trabzonspor'un yeni teknik direktörü olan kimyager şahıs. Geldiği gibi magazinsel olaylarla değil de, direkt teknik ekipteki personellerle alakalı arızayı tespit etmesi ve bu yönde aksiyon alması / aldırabilmesi yönünden iyi bir başlangıç yaptığı söylenebilir.
Trabzonspor'a gelen her teknik direktörün olduğu gibi kendisinin de en büyük rakibi "yerel medya" olacaktır. Daha ilk basın toplantısında bile bu durum ortaya çıkmış; kendisi de bu mücadeleye hazır olduğunu tavırları ve söylemleri ile belli etmiştir. Diğer takımları falan boş ver hocam; yerel medyayla olan savaşı kazan şimdilik yeter.
sahsi gorusum : bu adam fm oynasa, orada bile barcelona'yi bayern munich'i alip sampiyon yapamaz. cok sevdigim istatistikten beni nefret ettiren kisidir. her mac sonu sayilari carpitarak laf kalabaligi yapar.
avrupa sanat filmleri bile oynattigi futbolun yaninda heyecan firtinasi gibi kalir. rakip takim kalecileri antreman maclarinda bile cok daha fazla zorlaniyorlardir.
Haftalar sonra bu kadar kırılgan bir orta saha ile deplasmana gelen fenerbahçe karşısında 45 dakika boyunca neden topun gerisinde beklediğini merak ettiğim teknik direktör.
Elbette vardır bir bildiği ama bu maç özelinde haddimiz olmasa da eleştirmek gerekirse, (bkz: uğurcan çakır) olmasa ilk yarı üçlük oluyorduk hoca. Ha Trabzon da birçok fırsatı tepti ama yine de bir şeylerin yanlış olduğunu eminim kendisi de görmüştür.
hiç bir şekilde bütünlüğü olmadan ve uyumsuz bir kadroyla elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan teknik direktör.
Öncelikli olarak her maç gol yemeye and içmiş ligin en çok gol yiyen takımını ligin en az gol yiyen takımına çevirmiştir. Hücum hattında işte forvet denilebilecek kalitede bir adam yok, futbolun kendilerini çoktan bıraktığı son vuruş fakiri forvetlerle mücadele ettiği için de de gol atmakta zorlanıyor.
hem uyumsuz bir ileri dörtlü var hem de yardımlaşma anlamında bir çaba olmuyor pek çok atakta. Özellikle ekuban'ın ezdiği toplar, sadece ayağına top geldiğinde oyuna girip, bodoslama bir şekilde deli fişek gibi rakiplerin üzerine çullanarak top sürmesi ve de sadece sol kanatta nwakame'ye odaklı bir hücum anlayışı gol yollarında etkili olamamasındaki bir başka engel ama eldeki kadro bu olduğu için alınabilecek maksimum faydayı sağlamaya çalışıyor.
Bu sene geçiş senesi denilebilir. Ama iyi bir kadro yapılanmasıyla iskeleti bozmadan alınacak iyi adamlarla önümüzdeki sene ilk ikiyi zorlar gibi.
şenol güneş boştayken ve ihtiyarlar heyetine ilaveten derin trabzon lobisi de geyiğin etrafın çeviren sırtlanlar gibi bekliyorken, hangi sonuç alınırsa alınsın destek olunması gereken hocamız.
Ama hoca sen de biraz akıllı ol şu atmosferde lütfen; taraftarsa taraftar, camiaysa camia, açlıksa açlık, hırssa hırs, isyansa isyan. Bir daha bu şansı yakalayamazsın.
Çok uzun yıllardır türk futbolunu takip eden ve özellikle üç istanbul kulübü ile birlikte trabzonspor yönetimlerinin verdikleri idari kararlarda bu zamana kadar etkili olan amatör ruhun farkında olan birisi olarak, ilk kez bir hocanın bu denli taraftar desteği ve çatlak ses olmaksızın camianın istisnasız tüm unsurlarıyla birlikte desteklendiğine şahit oluyorum ve iyi ki de bu duruma kendi takımımda tanıklık ediyorum.
Elbette trabzon gibi sabrın, tahammül seviyesinin yerlerde olduğu bir kentte böylesine bir desteğin oluşması için birtakım parametrelerin bir araya gelmesi gerekiyordu ve abdullah avcı, geçen sene yaptığı işlerle bu destek için gerekli olan zemini kendi tırnakları ile hazırladı.
Tabii ki burada en önemli alkışlardan birisi trabzonspor yönetimine. Yine 40 yıldır tanıklık etmediğim bir şekilde takımın tüm idaresini hocaya teslim ettiler ve tabir-i caizse ne istediyse yaptılar veyahut o niyette olduklarını gösterdiler. Spekülatif transferler değil; hocanın istediği transferler yapıldı. Hoca haklı olarak kendi ekibiyle gelmek istedi ve tüm yetkinin kendisinde toplanmasını istedi ve istediğini de aldı. Malzemecisinden, tesislerin aşçısına; kondisyon aletlerinden, antrenman tesislerindeki çimlerin zirai yapılanmasına kadar her şey abdullah avcı 'nın istediği şekilde tekrar yapılandı.
Şu an puan tablosundaki yerimiz gereği böyle konuştuğum düşünülmesin; bir yapılanma, bir vizyon gerekiyordu ve bunu şuan ki görüntüye göre başarabilmiş tek takım Trabzonspor. Hocasıyla, aşçısıyla, güvenliğiyle, taraftarıyla, yönetimiyle.
Ligin ilk yarısında topladığı 46 puan ile tüm zamanların rekorunu kırarak, bir devrede en çok puan toplayan antrenör unvanını da dün elde etti avcı. İlk 11'indeki oyuncu grubundan sürekli eksik vererek, önemli birçok müsabakada maç içerisinde zorunlu 2 değişiklik yapmak zorunda kalarak ve bir kez olsun şikayet etmeden, mazeret üretmeden bu noktalara geldi. Ağlamayana meme yok düsturunun geçerli olduğu bir ülkede ağlamadan, sakatlıklara, diğer etmenleri mazeret olarak göstermeden sadece işine baktı, alternatif üretmeye çalıştı; sızlanmadan, dırdır etmeden, camiasının moralini bozmadan.
Dün oynanan başakşehirspor maçını tüm trabzonspor taraftarları olarak yüreğimiz ağzımızda izledik. Sezon başından beri birlikte oynayan ve takımın belki de en önemli pozisyonu olan iki tane stoperinden yoksun olarak çıktı maça avcı. Rakip ise yıllardır bir futbol mantalitesine sahip, modern futbolu oynamaya çalışan ve emre belezoğlu ile birlikte bir seri yakalamış başakşehir idi.
Önde basarak başladı Trabzonspor. Kırk bin taraftarıyla beraber birlikte defans yaptılar, beraber hücum ettiler ve birkaç sönük atak haricinde stoperlerine topun ulaşmasını ve haliyle muhtemel bireysel hatalara izin vermeden maçı tamamladılar. Buna ilaveten onca eksiğe rağmen trabzonspor'un iki topu direkten döndü ve cılız da olsa birkaç pozisyon yakaladı.
Hakem vesaire girmeyeceğim; türk futbolseverlerde gram utanma, gram haysiyet varsa zaten trabzonspor ile hakem kelimelerini yan yana kullanmazlar. Kullanan varsa da kendileriyle futbol konuşmamaya ant içebilirsiniz. Tıpkı benim yaptığım gibi.
Güntekin onay, rıdvan dilmen gibi spor basının provokatörlerinin tüm algılarına rağmen, tüm üç kuruşluk eski düzen sistemlerine geri dönüş çabalarına rağmen abdullah avcı ve öğrencileri tükenmeyen hırslarıyla, bitmeyen inançlarıyla yollarına emin adımlarla devam ediyorlar ve mensubu olan biz taraftarlarına da keyifle izlemek düşüyor.
Bizlere bu keyfi, bu heyecanı, bu gururu yaşattığın için teşekkürler hoca.
Bir gün hepsine, her gün birisine; merak etme, seninleyiz.
trabzonspor kulübüne ilk imzasından sonra "benim de, trabzonspor'un da türk futbolundan alacağı var." diyen ve alacağını tahsil etmesine sayılı günleri kalmış hocamız, canımız.
trabzonspor taraftarının ise kulüp tarihinde ünal karaman'dan sonra koreografi yaptığı ikinci hoca olmuştur.
"Taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Beni bugün çok duygulandırdılar. Buraya gelip destek veriyorlar. Biz sonuna geldik, umarım Ramazan bayramında en geç Trabzonspor’un şampiyonluğunu kutlamış olacağız. Rakip iyi bir rakip, onları da kutluyorum. Sezon başından itibaren sekiz tane farklı sol bek ile değişip oynadık, ligin en iyi stoper tandemini kaybettik. Sağ ve sol kanatta ters ayaklı oyuncular kullanmak zorunda kaldık, mekanizmalar bozuldu ama hep ayakta kaldık. Eğer bu stoperler ve sol bek rotasyonum bu kadar sıkıntılı olmasaydı belki geçen ay şampiyonluğu garantilemiştik. Oyuncularım kazanmak için her şeyi yaptılar. Ciddi bir puan farkıyla öndeyiz yolumuza devam ediyoruz. "
sonu getiremiyor bu adam. neden ve nasıl yapıyor bilmiyorum ama bu adam hep son kulvarda bi sıçıyor. trabzonspor bu sene kupayı vermez ancak son 6 haftada 1 galibiyet almaları, klasik abdullah avcı loser'lığına bir işarettir.
tek ve en büyük mental sorunu bu bence. yoksa sezonun genelinde oynattığı futbol bir alkışı hak ediyor. başarısız beşiktaş ve taraftarsız başakşehir kariyerleri sonrası trabzonspor macerası şimdiye kadar gayet iyi ilerliyor. bana kalırsa bu mantalite eksikliği başakşehir'den kaynaklı. yıllar boyu hedefi orta sıralarda takılmak olan taraftarsız bir kulüpte çok rahat çalıştı; yalnızca son 2 yılı şampiyonluk stresiyle geçti.
bu sorununu aşabilirse ismini üst düzey türk teknik direktörleri arasına yazdırır.
bu sene benim bu zamana kadar ilk kez duyduğum bir sistemi daha entegre ederek uygulayacak olan hoca. daha önce türkiye'de denendi mi bilmiyorum; cehaletime verin.
Her 3 senede bir en az 1 kez şampiyon olan, son 10 senedir şampiyonlar ligi'ne ambargo koyan şenol güneş lobisi 60 yaş üstü trabzonsporlular ve 25 yaş altı bazı kitleler tarafından hakkında "istifa" söylentileri dolaştırılmaya başlanan teknik direktör.
(bkz: valerian ismael) de beklenen puan kayıpları ile başlamadı. Ne yapacaksın şimdi, işsiz mi kaldın taklacı şenol ? Bu kulüpten lobini de, kafandaki zımbaları da uzak tut.
İktidar değişince o stattan ismin de kaldırılacak; merak etme.
erdal hoş ağabeyin de bu söylentilerle ilgili dediği gibi ve altına imza atılacak son söz olarak:
"Ne münasebet ?"
Seninleyiz hocam. kopenhag ı ele, galatasaray 'ı kayıpsız geç; gerisini düşünme. Kaldığımız yerden devam.
antalya maçından sonra yaptığı açıklamalarda çarşamba - cumartesi haftada iki maç oynamaktan bahsetmiş diye duydum. el insaf. dün bir bugün iki daha. yani daha ilk çarşamba maçını oynadın ve sonrasındaki ilk maçtan sonra bundan bahsediyorsun... bu bir mazeret mi? eylül ayında da durum böyle devam etmeyecek mi? şimdiden yolunu mu yapıyor bilmiyorum.
sonuç olarak trabzonspor doğrudan play off'a kaldığı için, rakibini geçerse şampiyonlar liginde, rakibini geçemezse avrupa liginde gruplarda oynayacağı şampiyon olduğu gün belli olmuş idi. yani salı, çarşamba ve cumartesi, bilemedin perşembe ve pazar, pazartesi maç yapacak bu takım. ve haliyle kadro derinliği ve planlamasının bu tempoyu kaldıracak oyuncuları içerecek şekilde yapılmasının gerekliliği en başından belirgindi. yapılmadıysa, kim yapmadı, yapıldıysa, ilk çarşamba maçının ardından bunu vurgulamak neden?
hiçbir zaman avrupa'da oynamayı sevmemiş bir hocadır avcı. kopenhag'ı eleyebilecek kapasitede bir takımı var ama eleyebilir mi, bilinmez. elese de avrupa maçlarını sevmeyecektir hiçbir zaman. ve bu mutlaka takımına da yansır.
Hoca moca değildir. Avrupa'da korkak oynayan hoca mı olur geçiniz bu masalları. Sergen de hoca değil. Bu ülkeden çıkmış 2 hoca vardır o da Şenol ve Terim. Umarım Nuri, Çağdaş bir yerlere gelirler yoksa bunlardan bir şey olmaz.
analiz kelimesinin vücut bulmuş hali. türkiye'de o ve ekibinden daha iyi bu oyunla ilgili analiz yapabilen, taktik geliştirebilen başka bir hoca olduğuna inanmıyorum. ne sinyor terim gibi het höt bam bam bam diye takımı gazlar, ne de şenol gibi bu rakibe yenilirsem daha güçsüz takımla eşleşirim hesabı yapar (28 ocak 2016 sivas belediyespor faciası). he paracı mıdır, paracıdır. şenol kadar, terim kadar paracıdır.
hep diyorum kendine yetecek akıldan yoksunlar sağda solda 7500 iqm var diye caka satacaklarına, objektif yorum yapabilseler, ciddiye alınabilirler. başarısız troll denemelerine itibar etmeyiniz, yanlış karar verir, maç kaybeder, avrupa maçı oynamak istemeyebilir vesaire. abdullah avcı, bir belediye takımını 5 sene boyunca şampiyonluğun en önemli adaylarından biri haline getirmiş, kendisi ayrıldıktan sonra da kurduğu sistem ve alt yapı sayesinde, başka bir gelecek vaadeden hocanın da dokunuşlarıyla, bıraktığı takımı şampiyonluğa yürümüş olan bir futbol adamıdır. daha sonra da onlarca sene sonra trabzon'a şampiyonluğu kazandırdı. şampiyon apoleti de var yani. ha devlet desteğidir vesaire bunlar kesinlikle göz ardı edilemez. ama ne kadar destek olursa olsun, oynamayan bir takımı o noktalarda tutamazsın. ne sadece oyuncuyla, ne hakemle ne de mâli güçle olamaz bunlar. onlar sadece itici güç.
bu sene yarışın içerisinde kalır ama şampiyonluk şansını az görüyorum ben trabzonspor'un. ilk yarı bittiğinde daha net bir tablo çıkar ortaya. daha trezeguet bir şey vermedi bu takıma misal. hamsik sakat falan. avcı hafife alınacak bir teknik direktör değil. he bunu yapabilecek kadar bilgi birikiminiz, tecrübeniz ne bilim hocalık lisansınız varsa, ehilseniz, vurun masaya, saygı duyalım.
bir takımı sevmeyebilirsin. bazı günahlarım var, trabzonspor'dan daha çok sempati duyuyorum. holigan değil futbolsever olursanız, hayatınız daha çekilebilir bir hâl alır. abi tavsiyesi.
2 girdi üstte de belirttiğim gibi hoca falan değil dün de gösterdi. Bizim osuruk ligde havası var o kadar. Adam son 2 dk gole ihtiyacı varken full savunma geride bekletti takımı. Karede ceza sahasına yakın sadece tek adam yok. Fener, bjk, gs aynı anda kötü olunca meydanı boş bulup şampiyon oldu. Bu tür vasat hoca ve takımlar zaten sadece bu şekilde şampiyon olabilirler.
bugünkü maçın son 15 dakikasını izlemedim. izlettirmediler.
Hocam,
Baş tacısın. Senin üç beş maçta kredin bitmez eyvallah; bak bu taraftar tarihinde ilk kez (bkz: özkan sümer) ve (bkz: ahmet suat özyazıcı) ile seni aynı karede konumlandırdı ama hocam artık ayıp oluyor. Cidden ayıp oluyor.
Son 8 aydır topu beklere indirip, beceriksiz orta denemelerinden ve belki de dönüşlerinden gol beklemek haricinde ne ikiye bir, ne çapraz, ne de hücuma dair farklı bir varyasyon göremedik; ya da ben göremedim.
Sana verilen kadroya bir bak; hakikaten bir bak.
Demem o ki ayıp oluyor artık hocam gerçekten. Bu kadro (o kadar sakatına ve talihsizliklerine rağmen) türkiye ligini domine eder; ama azıcık vizyon.
bizi şampiyon yapmıştır eyvallah ama geçen senenin 2. Yarısından itibaren bu takım top oynamıyor. Tüm transferler bizzat kendisinin raporladığı oyuncular. Ne istiyorsa alındı. Takım rezalet bir şekilde top oynuyor.
Aman hocam; bu hesapsızlık iyi değil söyleyeyim. Ha aklını karıştıran, motivasyonunu etkileyen şey şayet düşündüğüm şey ise kahrolurum. Tabii ki mikrop (bkz: şenol güneş) 'ten bahsediyorum.
Kendine gel lütfen. Bu akbabalara ne fırsat ver, ne de laf.