motto mudur bilmiyorum lakin, "enerjini aşağıya çeken, sürekli arıza çıkarıp huzursuzluk yaratan kişilerden uzak kal, alakan olmasa bile seni de üzerler" der annem. filozof gibi kadın.
Sürekli ders çalışmam gereken kış dönemi : "Success is my only motherf***ing option. Failure's not!" Duygusallaştığım dönemler : "Back to the life, back to the reality" Çok bunaldığımda : "Ey sıkıntı şiddetlen nasılsa geçeceksin"
İlk ikisi Eminem'e sonuncu Nazan Bekiroğluna aittir. (bkz: nar ağacı)
eskiden "iyiler kazanır" gibi bir mottom vardı. zamanla yani büyüdükçe sanırım, bunun çok da doğru olmadığını gördüm. iyilik her seferinde kaybediyor, kötülük köşeyi dönüyordu. hayattaki tek mottomu da kaybetmiş oldum böylece.
Bir yıla yakındır yeni motto'm, bir konuda darıldıysam, bana ayıp edildiğini düşünüyorsam, birinin beni aptal yerine koymaya çalıştığını, şark kurnazlığını fark ettiysem bunu yerinde, zamanında dile getirmek ve yoluma öyle devam etmek. Eğer benim için küçük bir şeyse dile bile getirmeden yoluma devam etmek ama bir nebze bile olsa duygularım dalgalandıysa bunu artık içime atmamak.
Bir yıl önce kendi kendimi kanser ettiğimi düşünüp çok üzülmüştüm. Bu yıl, kimsenin ve hiçbir şeyin benim ruh ve beden sağlığımdan önemli olmadığını düşünüyorum. Benim canım sıkılacağına, ben içime atıp hüzünleneceğime, canımı sıkmaya çalışan, nasıl olsa içine atar ses çıkarmaz o diye kanıksayanlar üzülsün, kendi eylemlerinin ve tercihlerinin sonuçları üzülmeyi gerektiriyorsa ben bunu engellemek için artık bir şey yapmıyorum.
"Hiç kimse, hiçbir şey, benim sağlığımdan ve esenliğimden önemli değil. Herkese gereken şekilde davranmalı."
herşey saçmaysa buna kafa yormak da saçma diye düşünürüm. zira anlamsızlığı dert etmek, herşeyin anlamsız olduğunu düşünürsek, tanımı gereği anlamsızdır. (Belki de anlamsız olanla yararsız olanı karıştırıyorum.)
yine de her varoluş bunalımı yaşadığımda bunu hatırlarım. ta ki hayat bir anlama sahip olduğunu bütün tezahürleriyle bana hatırlatana kadar. zaten çoğunlukla bir anlamın olduğunu hissederim.