1. bilmekten çok farklı bir şey. küresel ısınmanın var olmadığına inananlar var. dünyanın düz olduğuna inananlar var. evrimin yalan olduğuna inananlar var. insanların kendilerinin uydurduğu ya da gerçekler işine gelmediği için inandığı daha bir dünya şey var. bunlar yalnızca inanç. öyle inanıyorsun diye öyle olmuyor. inanç görmek istemeyenlerin kafalarına sardığı bir perde.
    #117971 laedri | 6 yıl önce
    0eylem 
  2. insanın yaradılışında olan bir durumdur. inançsızlık bile bir inançtır aslında. sorgulamadan yapılırsa kötü sonuçlar doğurabilir ve orta doğu buna en büyük örnektir.
    #117981 bir basina | 6 yıl önce
    0eylem 
  3. japonca'da geçişli bir fiildir.

    bu sebeple türkçe'deki gibi "-e inanıyorum" değil de "-i inanıyorum" şeklindedir.

    zaten japonca'yı zor yapan bence kanjiden ziyade bu edatlar. edatları yanlış kullanırsanız çok acayip yerlere kayabiliyor cümle. özellikle edilgen cümlelerin edatları çok önemli.

    kanji'yi oturup çalışan herkes yapar da edatları tam yerinde tam zamanında kullanan adamın japoncası çok iyidir benim gözümde.
    #117992 bachophile | 6 yıl önce
    0eylem 
  4. Bir şeyi doğru olarak benimsemek.

    Örnek kullanım: Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez. (N. Ataç)
    #141074 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  5. Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek.

    Örnek kullanım: Ben size inanırım.
    #141076 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  6. Bir şeyin varlığını, doğruluğunu kabul etmek.

    Örnek kullanım: Bu başın bir kadına değil, bir hamala ait olduğuna inanmak zor değildi. (P. Safa)
    #141077 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  7. Sevecek, güvenecek ve bağlanacak en yüksek varlık olarak bilmek, iman etmek.

    Örnek kullanım: Tanrı'ya inanmak.
    #141078 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  8. Kanarak aldanmak.

    Örnek kullanım: Her reklama inanmayın.
    #141079 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  9. .
    #141080 tdk | 6 yıl önce
    0eylem