türkiye'nin kurucusuna ait olmasına rağmen türkiye'nin tamamını kucaklamayı asla başaramamış siyasi partidir. onun yerine bir mezhep partisi yahut laik olmayı yanlış algılatanların partisi olma çizgisinde hayatını devam ettirmektedir. kendi içindeki kısır çekişmelerden vazgeçip, hiç bir sol partinin mevcut haliyle bu ülkede %30 oyun üstüne çıkamayacağını kabul edip, ülkenin gerçekleriyle barışması gerekmektedir.
türkiye islama inanan ancak ettiği duaların, okuduğu ayetlerin anlamını dahi bilmeyen insanların çoğunlukta olduğu bir ülke. yani inandığını söyleyen ama neye inandığını, nasıl yaşamasını gerektiğini, ne yapması gerektiğini kulaktan kulağa oynayarak öğrenenlerle dolu çevremiz.
chp ise, sanki bir avrupa ülkesinde temiz siyaset peşinde. biz avrupa ülkesi değiliz. önce bunun kabul edilmesi gerekir. ben tekirdağ'da yaşıyorum. yanılmıyorsam türkiye'de 11 ilçe ve 1 büyük şehir olmak üzere 12 belediye başkanlığının tamamında chp'nin kazandığı yegane şehirde yaşıyorum. ancak buna rağmen diyorum ki, chp doğru yönetilmiyor.
islam öcü değildir. ve bu ülkede yaşayanların kalbine giden yol islamdan geçer. ve laiklik, ilkokulda öğretilen tanımı ile "din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaktır". dinsizlik algısı yaratmak değil.
şu anki yönetimi hiçbir iş yapmamakta, bunun yerine atatürk'ün partisi kılıfının arkasına saklanarak milletten gereksiz oy almaktadır. mevcut hükümetin ağzıyla konuşmaya devam ettikleri sürece muhalefette kalmaya devam edecekler.
Mecliste hukukun üstünlüğünü tanıyan ve önemini kavrayabilen tek parti. Hem ekonomik alanda (kredi borçları yapılandırılması, asgari ücret) hem sağlık alanında (asm ve tsm sisteminin sıkıntıları, belirli özel hastanelere sgk üzerinden çekilen peşkeşler) bir sürü proje de geliştirmiş bir parti aynı zamanda. Eğitim, sanayi ve tarım hakkında değişik planları var. Bunları bu memlekette kimse bilmiyor. Bilemez de zaten. Halkı ile iletişim yolları tamamen kapatılmış, laf sokma siyasetine alet edilmiş eski geleneklerinden tam sıyrılamadığı için de zaten samimi bulunamamış bir parti.
Kılışdar mı? Bir kere adamda liderlik vasfı yok. Kılışdar sskyı batırdı. Cehape camileri ahır yaptı.
Kitle bunları biliyor. Adamlar 3 5 tane argüman bulmuşlar her yerde 50 kere tekrarlıyorlar. Tekrarlarlar tabi, bizim insanımız için değil tüm dünyada bu böyle. İnsanları ortak noktada buluşturan bir slogan, akılda kalıcı 3 5 tane argüman. Akıllarda bunlar kalıyor. CHP bunu yapamıyor. Şimdi milletçe alkışlıyoruz nasıl bir slogan? Partiyi sadece muhalif kimliği ve sarkastik bir reaksiyon ile tanımlıyor. Son derece başarısız.
Havuz medyası diyoruz özgür medya kalmadı diyoruz. o zaman gelin bana HDP'nin yaptığı pr çalışmasını izah edin. Hangi medya grubu destekledi bunları. Sosyal medya, sözlük, blog, afiş bilumum maliyeti diğerlerine göre çok aşağıda platformda yaptılar çalışmalarını ve chp'den oy alabildiler. Batıda farklı doğuda farklı konuştular. CHP niye yapamıyor bunu? Hani gezideki mizah?
Bu gaz bir harika dostum bile milletçe alkışlamaktan daha iyi bir slogan.
Bakın şuan parti içindeki sıkıntılara, teşkilat yapılanmasındaki sorunlara hiç değinmedim. Diğer partilerde kralı var çünkü. İletişim konusunda o kadar başarısız bir parti ki, MHP gibi hiçbir proje geliştirmeye tenezzül etmeyen, toplumsal olaylarda sadece yazılı metin yayınlayan bir parti gibi sadece ideolojin üzerinden oy alıyorsun. Kendi seçmenin bile bilmiyor seni. Bu şekile oy falan değil babayı alırsın!
Belki de artık bitmesi gereken bir parti. Yeni bir parti tüzüğü, yeni bir lider, yeni bir logo. Bilemiyorum ne kadar faydalı olur.
Ne diyeyim artık. Başkanlık sistemi ile beraber iyice çift kutuplu bir sisteme evrilirken artık ülke yönetimi üzerinde zerre kadar söz hakları kalmayacak.
başkanlık referandumu sürecinde iktidar tarafından hızla muhalefet yeteneği elinden alından hdp'den boşalan terör destekçisi konumuna itilen ve bunun karşısında evetçileri yanına çekebilecek argüman üretebilmeyi başaramayan parti. aslında din ve devlet düşmanı nişanı çoktan verildi partiye ama evet kampanyasında hem pkk hem fetö destekçisi gösterilmesi karşısında metanetini koruması da sonucu kabullenme mi, işleri değiştiremeyeceğinin kabulü mü, anlamak zor.
hayır kampanyasını zaten hayır verecek insanlara değil de, kararsızlara ve evetçilere yönlendirmemesi ise büyük hata. bunun nedeni de muhtemelen kabullenmişlik. kaldı ki, elinde propaganda aracı da yok, bugün hangi gazeteyi, hangi kanalı açsanız chp'yi terör ve din karşıtlığıyla özdeşleştiren bir köşe yazısı veya tartışma programı görebilirsiniz.
aslında propaganda sürecini bu kadar silik geçiriyor görünmesi iyi mi kötü mü karar veremedim. eni sonu kemal bey işleri eline yüzüne bulaştırdığı için geri planda kalması şimdilik doğru bir strateji gibi duruyor. umuyorum, referandum sonrası genel başkanını değiştirecek parti olur.
‘’Ortanın solu’’ sloganının parti içinde yarattığı büyük çalkantıya ve gruplaşmaya karşın, büyük sermayenin CHP içinde kalan sözcüleri partiyi terk etme gereği duymamışlar, hatta ‘’ortanın solu’’ sloganını savunmuşlardır.
1973 seçimlerinde CHP, 12 Mart Muhtırası sonrasının ve üç yılık olağanüstü dönem uygulamasının koşullarından faydalanmıştı. CHP, 12 Mart baskı ortamını sertçe eleştirerek parlamenter demokratik sistemin işlerliğine istikrar kazandırmayı vaat etti, seçim kampanyasında genel af sloganını ön plana çıkararak sosyalist ve devrimci kesimlerde hatrı sayılır bir yankı uyandırdı. Partinin seçim bildirgesinde, 12 Mart rejiminin ‘’büyük yabancı sermaye ile işbirliği yapan tekelci sermaye’’nin ekonomideki egemenliğini daha da geliştirdiği, bu yönelimin değişmemesi halinde ‘’dar gelirli halk toplulukları kadar küçük ve orta işletmelerin de zarar göreceği’’ anlatılıyordu. Diğer yandan Bülent Ecevit, CHP’nin ‘’halktan kopuk devlet partisi’’ imajını başlıca bileşenlerinden biri olduğunu düşündüğü otoriter laik tutumunu, dini, manevi/özel hayat alanında serbest bırakan bir tutma dönüştürerek, hem sözkonusu imajdan kurtulmayı, hem de Müslüman kitlelerin en azından sempatisini kazanmayı amaçlıyordu. 12 Mart döneminin özgün koşularında bu mesaj, son derecede heterojen taleplerle harekete geçen kitleleri, ortak bir coşku temelinde bir araya getirmeyi başardı. Böylece parti, hızla bilinçlenmekte olan işçiler başta olmak üzere bütün demokratik güçlerden ve tekelciliğe karşı kesimlerden oy aldı.
son zamanlarda karakterinden iyice çıktığı için oy vermekten vazgeçtiğim parti. partiye kürtçüleri almaya başladıktan sonra zaten bir ayar olmaya başlamıştım zaten. bu da son nokta oldu
Demokrasinin teminati(!) Olan partide kurultay için imzaların salt çoğunluğa ulaşmaması gerekçesi ile kurultayın yapılmaması kararı alınmış. Gerçekten nasıl demokrasi teminatı olunur gösterilmiştir. Parti içi kavgalar ile koca CHP'nin içi tamamen boşaltıldı. Madem korkunuz yok kurultayı yaparsınız seçim sonrası da güven tazelersiniz ama kurultaya gitmeme kararı ile iyice güveni kalmayan CHP seçmenini de kaybettiniz. Yerel seçim kale olarak gördükleri birkaç yeri kaybetsinlerde akılları başına gelsin. Parti içi muhalefet kanadı ise imzaları ucu ucuna denk getiriyorsa hiç uğraşmasına gerek yok bıraksın bu işi zaten imza veren 30 kişi de sonradan imzalarını geri çekmiş.
Oy verip güvendiğimiz Parti'nin ne kadar kokuşmuş bir hale getirildiğini seçmen daha güzel gördü bir sonraki seçimde barajda görüşmek üzere kk.
Seçmeninin verdiği mesajı anlamamazlıktan gelen, Kısacası seçmenini siklemeyen parti. Yerel seçimlerde seçmeni muhtemelen mesajı bu kez de sandığa gitmeyerek vermeye çalışacak ancak partinin başındaki genel başkan önderliğinde bunlar bu kez de seçmeni bir sonraki seçimde sandığa döndürmek için savaşacağız gibi sudan bir sebeple koltuklarında oturmaya devam edecekler.
tek partili sistemlerde sistemin gereği olarak bu partiler aslında bir koalisyon partisidir. içinde çeşitli ideolojilerden unsurlar barındırır ve siyasi konjonktüre göre birbirlerini tasfiye ederler.
menderes'i türkiye siyasi hayatına kazandıran da chp'dir deniz gezmiş'i de... konjonktür gereği milli şef gibi payeler de kullanılmıştır.
görüldüğü üzere chp muhteviyatı gereği eklektik bir yapıdadır. hatta bir dönem tkp bile desantralizasyon kararı alıp chp içinde entrizm yapmaya çalışmışlardır. hazin bir sonla bitmesi dışında başka da bir işe yaramamasına rağmen bugün için bize yapısına dair bir fikir vermektedir.
bugün siyaset yapan chp ise tek parti dönemi chp'sinin aşırı sadeleştirilmiş halidir. ona rağmen hala içinde birçok hizip ve akım barındıran chp'de sosyal demokratlar, kemalist solcular (bu kavram mahir çayan'a ait) ve milliyetçi kemalistler halen yer almaktadırlar. bunca sadeleşmeye rağmen hala hantal ve hizip kültürüne sahip partinin çocukluk hastalığından muzdarip olduğu söylenebilir.
fakat, tek parti chp döneminden tek başına bugünün chp'sini sorumlu tutmak da adil değildir. liberalleri temsilen celal bayar, merkez sağı temsilen menderes veya milliyetçi damarı temsilen şükrü saraçoğlu gibi isimleri bugün chp'ye üye bile yapamazsınız belki de... ama hepsi tek parti dönemi chp'sinin içinden doğdu...
Hala ve hala sağın milliyetçi kesimine selam duran demokratik (?) ırkçı parti.
Ermenistan-azeri savaşında açık açık bakü yönetimini destekleyerek kendi topraklarındaki ermeni halkı yok sayan kemal efendiye nazaran akp kesimi "ülkemizdeki ermeniler'in hepsi bizim vatandaşımızdır. Onlara dokundurtmayız" demiştir. Kaldı ki hiç sevmediğim şahsım efendi bile her noel ve paskalya'da hristiyan azınlığı kutlayan mesajlar yayınlamaktadır.
Ama sorsan chp sol parti???
Sorsan sol halkların kardeşlik ve birliğidir???
Fakat cehaşpe kendi azınlıklarını ısrarla yok saymaktadır.
12 eylül 1980 darbesinden sonra tekrar açılmaması gereken partiydi...
eğer açılmasaydı akp bugün chp üzerinde algı operasyonu yapamazdı. tüp kuyruğu falan diyemezdi. ekonomi bu kadar kötü olmasına rağmen hala %40 oy alamazdı...
resmen reset çekildi partiye. sevmesem dahi bir şekilde devletin çizgisinde kalan parti artık birilerinin taşeronluğunu yapıyor hale geldi. tr705 kod adlı amerikan ajanı partinin en yetkili isimlerinden. bunu dile getirenler ise partiden atıldı. böyle demokratik(!) bir ortam.
tüzüğe de öyle bir reset attılar ki, başkanlık seçimlerinde delege sayısı kaymış durumda. mesela diyarbakır 24, mersin 26 delegeye sahip. ancak alınan oy sayısına bakacak olursak son yerel seçimde, mersin 477 bin oy, diyarbakır ise 14 bin oy atmıştır chp'ye. daha da buna devam edebilirim. kısacası oy almadığı yerden o kadar çok delegeye sahip ki chp, tabandan gelen bir yönetim yok kısacası. doğu'da 3-5 kişi particilik oynayıp delegeleri ele geçiriyor, batı'da chp'ye oy atan benim gibi adamların ise partide söz hakkı kalmıyor.
en büyük umudumuz olan muhalefet partisi bu halde dostlar. üç beş kişi kaldı parti içerisinde gerçekten düzgün insan olan. geri kalanlar maalesef umut vaadetmiyorlar. chp tabanıyla uyuşmuyorlar. atatürkçüleri tasfiye ediyorlar. bunu da demokrasi(!) kılıfına sokuyorlar.
eleştirilemez, eleştirilmesi teklif dahi edilemez partidir çünkü o muhalefet partisidir ve tek sorumluluğu, salıdan salıya gurup toplantısı yapmak ve twitter'dan posta koymaktır.
iyice boka patmış parti. partinin muğla milletvekili sıddık gültekin, vahşice katledilen pınar gültek'in babasını davadan vazgeçirmeye çalışmış. dahası da var. partinin il ve ilçe örgütlenmelerinden bir çok kişi defalarca pınar gültekin'in babasını arayıp davadan vazgeçirmeye çalışmış. baba bunları partinin başka milletvekillerine bildirmiş ama anlaşılan umurlarında olmamış. üstüne üstlük bu olaylar gün yüzüne çıkınca kemal kılıçdaroğlu buna tepki koyacağı yerde soruları bile geçiştirmiştir.
peki şimdi soruyorum: bu şerefsizlik değildir de nedir? ben akp gibi kadın cinayetlerinin üstü örtülsün diye mi oy verdim? chp türk kadınını dünyanın en tepesine koyduğu günlerden bugüne nasıl geldi?
leyla aydemir davasında babayı caydıran akp'den ne farkı kaldı?
bir kadın cinayetinin üstünün örtülmesine nasıl alet olabilir bu parti? gerçekten çıldırmak üzereyim. bu mu gerçekten oy verdiğimiz parti?
edit: yine eksiler uçuşmuş. eksilenmek umrumda değil normalde ama bu eleştiriyi akp için yapsam herkes bana destek çıkacak ama mesele chp olunca sizler de üç maymunu oynamaktan memnun oluyorsunuz. cidden nefesim daralıyor artık. partilerinizi bir tarafınıza sokun gerçekten.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk partisidir, kurucusu Atatürk'tür. Şu sıralar içerisinde pek çok potansiyelli insanı barındırmasına rağmen çok da birlik ve beraberlik içerisinde değillermiş gibi. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını merak içerisinde bekliyorum. Zira üç tane isim adaylık için özellikle ön plana çıkıyor ancak bu üç isimden birisi Kemal Kılıçdaroğlu değildir, umarım aday o olmaz.
Yasak olmasına rağmen yemin törenine başörtülü gelip meclisten atılan amerikan vatandaşlığı da olmasına rağmen bilmemnerenin türkiye büyükelçisi olabilen, kardeşi de ak partiden birden fazla dönem milletvekilliği yapmış merve kavakçı'nın eşi cihangir islam'a yine yeni yeniden parti rozeti takarak ne yapmak nereye varmak istediğini anlayamadığın parti.
nazır cihangir islam'ı da partiye katarak resmen akp'nin 2002 kadrosunu taklit etmenin son adımlarını atmıştır.
partiye bak: siyasal islamcılar, liboşlar, pkk destekçileri, ermeni soykırımı olduğunu savunanlar diye gidiyor bu liste. bir tek atatürkçü kalmadı partide. tabi soran olursa chp demokratikleşiyor, yerseniz...
ilk önce kemal kılıçdaroğlu'ndan başkasının seçilmesine engel olan tüzüğü kaldırsınlar, tiranlık bitsin o zaman demokrasiye bakarız.
hem kemikleşmiş kitlesinin %25'lik oyunu aşamadığı için beceriksizlikle itham edilen hem de hitap ettiği kitleyi genişletmeye yönelik gerçekleştirdiği her adımda çizgisinden saptığı gerekçesiyle eleştiri yağmuruna tutulan parti.
muhafazakâr kesimin nabzına göre şerbet vermeye çalışsa önüne laiklik ilkesi çıkar, kürt seçmenin suyuna gitmeyi denese milliyetçilik ilkesine toslar.
sonuçta zamanında partinin tüm halka hitap edebilmesi amacıyla ülküleştirilen ilkeler bilakis chp'nin yalnızca kısıtlı bir insan kitlesine yönelik ideolojilerin rayında gidebilmesine neden olur. uzun vadede chp kendini geliştiremez ve vaat ettiklerinin üstüne yeni bir şey koyamaz hâle gelir, günümüzün koşullarına adapte olamaz ve yalnızca geçmişin ihtiyaçlarına cevap verebilir.
2019 yerel seçimlerinin sonuçları, sonraki genel seçimler için yapılan anketler ve parti içindeki ideolojik tartışmalar göstermektedir ki chp şu an bir yol ayrımının başında durmaktadır.
chp, ya konfor alanında kalmaya devam edecek, taşıdığı elitist anlayışı devam ettirerek temsil ettiği kitleyi ulusalcı beyaz türklerle sınırlı tutacak ve ana muhalefet konumundan tatmin olacak; ya da geçmişe sünger çekerek ve oy menzilinin dışında tuttuğu kitleye olan tavrını yumuşatarak türkiye halkının geneline hitap edebilen bir parti hâline gelecek.
ikinci seçenek söz konusu olduğunda ise partinin bu değişimi mevcut yapısını çağa uygun duruma getirerek ve geniş bir kitleye kendi hedefleri ışığında ulaşarak mı yoksa parti içi çatışmaları daha da körüklemeyi seçip başka bir partiye evrilerek ve bunun sonucunda oy kitlesini daha da eriterek mi yaşayacağını zaman gösterecektir.
nagehan alçı kriterlerine göre değerlendirilmeye çalışılan parti .
chp herkesi yurttaş görür, cumhuriyet ve kanun üstünde kimseyi tanımaz. 70'lerden beri de kesik de olsa sol ideolojiyle beslenmiştir.
halk tabanına inememesinin ilk sebebi, taa adnan menderes'ten beri olan şeytanlaştırma projesinden başka bir şey değildir, biz akp zamanı olan muhafazakar- islamcı bir dönemine denk geldik sadece.
ikinci bir husus da özellikle kemal kılıçdaroğlu döneminden itibaren gelen sol akıştan sağ akışa kayma beceriksizliğidir. teşkilatlarının aynı herhangi bir sağ parti gibi diktayla seçmeye zorladığı için, kemal kılıçdaroğlu tarafından seçmeni ikna edemeyen bununda bilerek yapıldığını düşündüğüm bir parti haline büründü.
teşkilatları halkın tabanını değil de üst kısmını savunan, sermaye taraftarı klasik bir sağ partiye dönüştü deyim yerindeyse.
bülent ecevit bütün bunun gibi boş eleştirileri geçmişte yıkmıştı; zaten sorun bir tek onun yapabilmesi öyle bir lider çıkaramaması daha, halk tabanına inerek. samimi ve dürüst olur halka gerçekten olduğun şeyi gösterirsen halk da sana gelir.
sen halka sahip çıkma, teşkilatları dayatma üzerine çalıştır, koca koca parti desteklerine rağmen hiçbir şey yapma ; halk da sana kapıyı böyle gösterir işte.
şu beyaz türk yalanından da gına geldi artık, ne beyaz türk'ü arkadaş benim gördüğüm chp seçmeni ya şehirli kendine göre aydın insanlar ya da köyünün yolu bile olmayan alevi mezhebindeki yurttaşlar.
diğer partilerin de zengin kısımları beyaz müslüman, beyaz kürt, beyaz milliyetçi türk falan olsun o zaman işte diğer bir nagehan alçı düzeyinde eleştiri daha.
chp atatürkçü düşünceyle beslenen ve halkı, halk tabanını kucaklayan bir parti kimliğine bürünmelidir ve masaya da yumruğunu vuran bir parti olmalıdır.
halk cahil mi diyorsun arkadaş bin bir otobüse bülent ecevit gibi, dolaş köy köy; kasaba kasaba. hem sağ partileri eleştireceksin hem de sağ partilerdeki lüksün aynısını kendi vekillerine de yaptıracaksın.
hem de sermaye taraftarı olacak, sermaye ekonomilerini benimseyeceksin ve akp gibi partilerden farklı olduğunu iddia edeceksin yok öyle bir dünya.
sağ muhafazakar seçmen zihniyetle alınmaz, ekonomi programıyla alınır geneli yoksul insanlardır, cahil de olsa kendine yapılan yardımı, kalkındırma projelerini görür.
anadolu halkının en büyük sorunu ekonomisinin genelde kötü olmasından kaynaklı düşünmeye vakit ayıramamasıdır. bunu da televizyondan nara atıp, sağa açılıyoruz yalanlarıyla bastıramazsınız.
ilk önce git halkı kucakla, halkla ol sonra beyaz türk'müş, cartmış curtmuşuna bakarız. ilk önce bir halka güven bakalım sonra ne olacak onu bir görelim.
refaha ulaşan milletin zaten popülist sağ ile işi olmaz. ondan sonra daha habertürk tv'nin kısır değerlendirmelerine ve yol göstermelerine, medyadaki 2. cumhuriyetçi, eşitlik düşmanı sözde aydınların yol göstermelerini çözüm olarak sunan kişilere de maruz kalmayız.
sonuç olarak ilk önce halkın sosyolojisi ve gerçeği öğrenilecek, halkçı politikalar güdülecek sonra parti ona göre değerlendirilecek. nagehan alçı kriterlerine göre değerlendirilmeyin şu partiyi. şu akım medyanın algısına gelmeyin.
cihangir islam, canan kaftancıoğlu, sezgin tanrıkulu, orhan sarıbal, genel başkan yardımcısı yüksel taşkın(eski taraf gazetesi yazarı o gazete fetönündü), genel başkan yardımcısı oğuz kaan salıcı bu da chp kapatılıp vakıf olmalı diyen birisi. @namik kemal nickli yazara katılıyorum. Şu an chp nagehan alçı kafasıyla yönetilmektedir. Cumhuriyetle ve atatürk ile sorunu olan kişilerin bulunduğu partiden türkiye'ye iyilik gelmez.
oy vermek isteyen ileride yaşanacak kötü olayları yaşadığı zaman kendisine kızmasını bilsin ama. biz uyarırız, siz eksilersiniz. bu kısır döngü böyle devam eder.