liverpool teknik direktörü olarak ilk basın toplantısında sorulan bir sorudan sonra jose mourinho'ya yaptığı muhteşem: "..i am the normal one" göndermesi sonrası kulübün arkasında "normal" yazan 1 numaralı formalar satışa çıkarttığı alman teknik direktör (1:12 gibi gelen bu laf sonrası herkesi kahkahaya boğuyor.)
Borussia dortmund onun sayesinde küllerinden doğmuştu, aynısını liverpool'da da yapıyor. gegenpressing'in mucidi diyeceğim klopp bildiğim kadarıyla hala formasını giydiği mainz takımının da tarihindeki en golcü oyuncusu.
Hemen ekleme yapalım. Chelsea teknik direktörü sarri şöyle bir anektod anlatıyor:
"oyun devam ederken klopp' un bana baktığını gördüm. Neden gülüyorsun diye sordum. Sen de eğlenmiyor musun diye ekledi. Hem de çok dedim, ben de diye cevapladı. O sırada maçı kaybediyordu"
Liverpool'un 1-1'i yakalamasından 10 dakika önce yaşanmış bunlar. Gerçekten eğlenceli adamdır.
liverpool ağırlıklı olarak sahaya diziliş olarak 4-3-3 olarak çıksa da ara ara bu sezon izlediğim maçlarda 4-2-3-1 kullanan teknik direktör. başlarda neden böyle bir tercih kullandığını anlamıyordum çünkü ikili orta saha dizilişi liverpool'un hücum akışkanlığını çok fazla aşağı çekiyordu. ancak maçın başından itibaren sahaya 4-2-3-1 dizilişiyle çıktıkları arsenal karşısında hiç çaktırmadan 5 gol buluverdiler. hiç çaktırmadan diyorum çünkü maçı izlediğinizde liverpool'un oynadığı oyun hiç de 5 gol atılacak kadar coşkulu bir oyun değildi. elbette arsenal'in eksikleri ve yorgunlukları da bu skorun çıkmasına neden oldu ama maçı izlerken klopp'un neden ikili orta saha kullanmak istediğine daire kafamda bir ışık belirdi.
premier ligde üçlü orta saha oynayan diğer şampiyonluk adayı takımların ikisi chelsea ve man city. özellikle sarri'nin takımı üçlü orta saha uygulamasının kitap gibi okunabildiği bir oyun ortaya koyuyor. everton, tottenham, arsenal gibi fizik gücü yüksek takımlar oyunu savunmadan kısa toplarla başlatan ve ön liberoyla kuran takımlar karşısında alan ve adam savunmasını iyi yaptıklarında chelsea gibi takımların tek kaçış noktası uzun top kullanmak oluyor. bu da set hücumunu engelliyor ve oyun verimliliğini düşürüyor. sonuç olarak da orta sahada konumlandırdığınız üç oyuncudan birisi pasifize oluyor ve kağıt üstünde olmasa da oyun içinde nicelik ve elbetteki nitelik kaybediyorsunuz.
aynı durum haliyle liverpool için de geçerli olacak. bu nedenle klopp'un kağıt üstünde korusa da oyunda kaybedeciği nicelik kaybını yaşamamak için bu orta sahayı ekstra hücum oyuncusu olarak kullanmak istediğini düşünüyorum. neticede elinde arsenal maçında da gördüğümüz üzere hızlı ve isabetli uzun toplarla tehlike yaratabilen iyi bir kaleci ve oyun kurma yeteneğine sahip üst düzey bir stoper var. ek olarak, orta saha ortasında konumlanmış tek ön libero da aslında gerektiğinde daha geride konumlandırılabilecek iki orta sahaya dönüşüyor ve aslında nicelik kaybı yaşanmıyor diye düşünüyorum.
sonuç olarak, pas oyunu oynayan 4-3-3 takımlarına karşı yarım sezonda antitez geliştirmeyi başarmış premier lig teknik direktörlerine karşı bir önlem aldığını düşünüyorum ben klopp'un. bu açıdan 4-2-3-1 oyununu oturtmayı başardığında liverpool maçlarını izlemek rakiplerin alacağı önlemleri görmek açısından çok daha keyifli olacak bence. kısacası liverpool ligdeki konumuyla büyürken, klopp'ta oyununu büyütüyor.
Süper kupa finalinde kaleci Adrian son penaltıyı kurtarınca şampiyon oldular. Maç sonu röportajda spikere sırıtarak Rocky filmindeki gibi "adriaaann" diye bağırıyordu. Müthiş bir adam gerçekten..
Sadece 4,5 yıl içinde hem uefa şampiyonlar ligi hem de premier league kupası kazanarak bunu en hızlı başaran teknik direktöR olmuş. Ondan önce bu başarıya en hızlı ulaşan alex ferguson'muş; 7 yıl.
Bugün oynanan fulham maçıyla Premier lig tarihinde ilk kez anfield'da liverpool'a 6 maç üstüste kaybettirmiş, 20 yıl sonra everton'a gene anfield'da maç kaybetmiş, a, b, c, d planları olmayan tek taktikle maç kazanmaya çalışan, liverpool'dan önce büyük takım tecrübesi yaşamamış, premier lig tecrübesi olmadığı kabak gibi ortaya çıkmış, liverpool gibi bir takıma 5 yılda tek şampiyonluk yaşatabilmiş, derhal kovulması gereken overrated teknik direktör.