-
Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak.
Örnek kullanım: Gemiyi iskeleye bağlamak. hepsini göster
-
düğümlemek.
Örnek kullanım: İpi ipe bağlamak. hepsini göster
-
Yaraya ilaç koyup bezle sarmak.
Örnek kullanım: Yarayı bağlamak. hepsini göster
-
Denk yapmak, paket yapmak.
Örnek kullanım: Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak. hepsini göster
-
Anlaşma yapmak.
Örnek kullanım: İşleri bugün sözleşmeye bağladı. hepsini göster
-
Uyulması zorunlu olmak.
hepsini göster
-
Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek.
hepsini göster
-
Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak.
Örnek kullanım: Bu iş beni bağladı. hepsini göster
-
Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak.
hepsini göster
-
Geçişi engellemek.
Örnek kullanım: Bütün yolları bağlamışlar. hepsini göster
-
Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek.
hepsini göster
-
Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek.
hepsini göster
-
Gönlünü kazanmak.
Örnek kullanım: Bu davranışınız beni size bağladı. hepsini göster
-
Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak.
hepsini göster
-
Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak.
Örnek kullanım: Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba? (R. N. Güntekin) hepsini göster