gülecek, konuşacak, anlatacak çok fazla şey var ama insanların farklılıkları, kafalarının içindeki yalnızlıkları o kadar derin ki o uçurumlardan geçmek çok zor. çok fazla faklı kültür yeterince bağımsızlık olmadan yaşanmıyor ve çatışma kaçınılmaz hale geliyor. o uçurumlardan geçtikten sonra tüketim toplumu dayatmalarından, alternatif düşüncelerinden, kimsenin mükemmel olmadığı gerçeğini unutmak gibi şeylerden kaçmak gerekiyor. birbirine aç kalmayı başarmak gerekiyor.
evli bir arkadaşımla konuşuyordum. biraz dolmuş, dolmasının üstüne son yaşadığı tartışmayla da eşiyle arasına küçük bir sürtüşme girmiş. ayrıntılara gerek yok ama özetle şöyle : eşiyle bazı konularda anlaşamıyor. basit şeyler bunlar. sorun şu ki, eşine bunları anlatamıyor, paylaşamıyor. çünkü bir çok kez eşinin önyargılı, küçümser tavrıyla karşılaşmış, anlatacak ve yine " sana öyle geliyor, sen öyle düşünüyorsun, nerede ne yapmışım" tavrı ile karşılaşacak diye artık düşüncelerini söyleyemiyor. sonuç olarak yine kendisini kızdıran bir şey olduğunda içten içe sinirlenmek, içine atmak durumunda kalıyor. bu duygusal çıkışsızlık ciddi bir yılgınlık sebebi, ne söylesem laf değil ile gelen bu durum ben onunla nasıl yaşayacağıma kadar gidiyor.
bunları dinleyince üzüldüm, eşiyle iletişim sorunu var temel olarak. bizler kusursuz insanlar değiliz, belki arkadaşımdır kusurlu olan ama, kusursuz değilsen ve ben haklıysam ne halt edersen et tavrı çözümsüzlük demek. kimse hiçbir ilişkiye kusursuz olduğu iddiasıyla veya kusursuzluk hedefiyle başlamıyor. insan böyle manzaralarda kendi geçmişine hatalarına haklılık veya haksızlıklarına bakıyor bir yandan ama şunu düşündüm : yargılamadan iletişim kurmayı başarmak çok önemli bir şey. diğer türlü kusurluya kusurunu göstermek imkansız, iletişim kanalını kapatmak da her şeyi daha kötü yapıyor.
Gereğinden fazla güvenmek, karşı tarafın asla hata yapmayacağını düşünmek. Duygularının esiri olmak (kör olmak), mantığını tamamen devre dışı bırakmak. Çok fazla tölerans göstermek, kişiliğinden ödün vermek Yeterince şeffaf olamamak, gerçekten ne isteyip istemediğini belirtmeden, düzgün bir iletişim kuramadan ilişki yaşamak
gozlemledigim ve tecrube ettigim kadariyla bu hatalar yani hata dedigimiz aksiyomlar ekseriyetle sizi siz yapan degerler olmaktadir. eger aksiyomunuz tolere edilmezse hata olur. anlayacaginiz benim nazarimda spesifik olarak soylenemez. tabi geleneksel tarzda gelistirilen iliskileri baz aliyorum.
Karşınızdaki kişiyi anlamaya çalışın. Ben kendi dertlerimi dünyanın en büyük derdi sandığım için yanıldım. Şu an dibine kadar pişmanlık duyuyorum. Kendinizi ihmal etmeyin ama karşı tarafın ne hissettiğini, iç dünyasını iyi analiz edin.
en başta ilişkiye başlamak hata gibi geliyor bana. ne yaparsam yapayım kimse benim kendi kendimeyken hissettiğim rahatlığı sağlayamıyor. birini hayatınıza alırken iyisiyle ve aynı zamanda kötüsüyle geldiğini aklınızdan çıkarmayın. eğer ki sadece zaman geçirmeyi seviyorsanız ilişki gibi bir yola girmenizin gereği yok, zamanla siz belki de zaman geçirmekten soğurken karşınızdaki kişi daha çok bağlanmaya başlayabilir. ilişki hakkındaki düşünceleriniz her zaman ortak olsun düşündüğünüzden fazlasını söylemeyin beraber olduğunuz kişiyi muallakta bırakmayın. dürüst olun.
İlişki dediğimiz olaylı münasebeti lütfen akli selim iken yaşayın. Çoluk-çocuktan alın şuanları artık ya elinize elma şekeri değil ki, hayır sonra yiyip a bunun içinde elma mı vardı demeyin ya, hayır dışardan görenler için Necip’teki Sabahattin’deki Reşat Nuri’deki aşklar efsane gelmeye başlar sonra. Ya düzgün düzgün yaşayın ya da olmasın bitsin, yanlış anlaşılmalara mahal vermeyin. He gelirsek hatalara aklı selim olmamaktır hata, çocukluk değil ama ha aklı selim çocuğum ben farz-ı misal, yaa!
Gerçi insanın vereceği sevginin dozajını ayarlayabildiği ilişki de...ne bileyim ya. Aşk dediğin şeyi doludizgin yaşayacaksın bence, hatadan falan korkmadan.
karşı tarafı kendi hayatının merkezine koymak. hiçbir şey yapmasan da sonsuza kadar sevileceğin rahatlığında takılmak. ilgili olmakla ilgili görünmeyi karıştırmak. (çok üzerine düşmeyi onu anlamak zannetmek)
en başta yapılan artık herkeste reflex olmuş hatadır : kendini karşıya pazarlamak! beğendirmeye çalışmak dürtüsü.
normalde en ideal ilişki kadın olsun erkek olsun, karşındakini "o" olduğu için beğenmek ve sevmektir.
özellikle tanışma dönemi kendini pazarlamaya başladığında ne olursa olsun kendini farklı gösterirsin karşıya ve eşyanın tabiatı gereği karşındaki de seni o şekilde tanır. aylar sonra "sen çok değiştin!" demeye başlar karşındaki! yok ulan işte o insan değişmedi... özüne döndü, yanında kendi gibi, olduğu gibi davranmaya başladı!
bunu bilin en azından gerçekten bir insanı hayatınızda istiyorsanız, en azından ona kendinizi olabildiğinizce kendiniz olarak tanıtın... ki üzülmeyesiniz... ayrılmayasınız... canınız yanmasın!
ha dersen ki, umurumda olmaz, o gider başkası gelir... ulan zaten sen hiç bir zaman mutlu olamayacaksın demektir... ee sittir git derim ancak öyle bir insana.
Taze ilişkilerde kendini geri planda bırakma uzun süreli ilişkilerde partneri geri planda bırakmadır.
Her insan bir gün gider ama öyle ama böyle o insan sizin tapulu malınız değil hiçbir zaman ona tam ait olamazsınız o da size ait olamaz, bunun bilincinde olmadan yapılan davranışlar hem ilişkiye hemde bireylere zarar verir.
Karşınızdakinin özel alanlarına müdahale etmeye kalkmak, kontrol etmek ahmaklıktır tecrübe konuşuyor burada ayrıca karşınızdaki insana ben sana güvenmiyorum diyorsunuz bu hareketlerinizle.
İletişime geçme kapasitesi olan en az iki varlığın ( iç sesiyle küsenlere selam olsun :) ) arasındaki her türlü bilinçli veya bilinçsiz kabullenilmiş kurallar içeren yerine göre isim veya eylem olan ilişki, tanımladığım özelliklerin dışına çıkıldığında taraflar tarafından durum hata yapmak olarak adlandırır. En büyüğü dozunda empati yapamamaktır.
Kişisel bir durumdur. Direkt olarak şu veya bu hatadır, denilemez. Karakter, bu ve bunun gibi durumlarda çok önemli. Örnek vermek gerekirse, bir kişi için fazla ilgilendiğini göstermek problem yaratırken; diğeri için ilgilenilmemesi başlı başına bir problem teşkil edebilir. Basit bir örnek lakin söylediğim şeyin anlaşılması açısından önemli diye düşünüyorum.
kendini kandırmak. açık iletişimden bile önemli insanın kendine dürüstlüğü.
biliyorum adam sevgilisi kilo versin istiyor içten içe. önceden çıktığı, kovaladığı kadınları biliyorum, mümkünatı yok kafasına takmamasının. bir diğeri arkadaşlarıyla daha sık çıkmak istiyor, kadın kapamış bunu eve. kadının bütün çabası evde başbaşa otursunlar. kendi arkadaşları dandik, adam da gitmesin.
şimdi bunların hepsi iletişimle çözülebilir ama önce elemanın kendine asıl isteğini itiraf etmesi lazım. sorsan herşey harika, zaten normali, istediği bu. e değil işte! gözlerinin feri kaçmış. sen sustursan da kafanın arkasında "olmadı bu hayat" fikri dürtüp duruyor. "mıy mıy mıy mıy" sıfır enerji tepe anksiyteyle oturduğun yerde kurtlanıyorsun.
"ben ne istiyorum" diye sorun yani. kendinize karşı dürüst olun, sonrasını konuşup çözersiniz. ya da konuşup çözemeyeceğiniz biriyle status quoya teslim, hayatınızı sikmezsiniz.
bir ilişki sahibi olmak amacıyla ilişkiye başlamak.
Ondan sonra "beni terk ederse ne yaparım?!" diye geziyor etrafta insanlar.
Ortak paydada buluşmak önemli. Çiftler öyle olmalı ki, birlikte bir 100 yıl falan sıkılmamalı.
Warren buffet nasıl ki uzun süre elinde tutmayacağı kağıtlara yönelmiyorsa, ben de gelecek 100 yılımı birlikte geçirme potansiyeli görmediğim birine yanaşmam şahsen.
İlişkiye ilk başlandığı zamanlar, erkeğin amsalak olması. Cinselliğe kavuşabilmek için olmadık maymunluklar yapıp kişiliğinden çok ciddi ödün vermesi. Hanım kızımız da bu ilgiyi çarpıtıp kendini kaf dağının ardındaki prenses zannetmesi. Oğlana akla hayale gelmeyecek isteklerde bulunması. İlişkinin ilerleyen ve ciddileşen zamanlarda, Artık aileler işin içine girer. Aile büyüklerinin çeşitli tripleri kaprisleri gerçek zannedilir, sonrası şiddetli tartışma. Evlilik gerçekleşmişse, ekonomik olarak kendini ayarlayamama. Kredi çekme sonrası ödemede güçlüğün getirdiği maddi sıkıntı. Çocuk işin içine girdikten sonra giderek azalan seks. Kısacası çiftlerin biraraya vakit ayırmaması ve iletişim eksikliği.