eniştem doktordu. ruh ve sinir hastalıkları hekimi. onun mezun olduğu dönemde birlikte okunuyormuş bunlar. ssk'dan emekli olduktan sonra memleketine gitti muayenehane açtı. iyi bir doktordu. hastası çoktu. arada şubat tatillerinde, bazen yaz aylarında filan yatılı misafirliğe giderdik. gece ve gündüz ne telefon dururdu, ne kapı zili. halam rahmetli hiç şikayetlenmezdi. gecenin üçünde kapının önündeki felç vakasını gördüğünde kalkar, salondaki kanepenin üstüne temiz bir örtü serer, hasta eve kabul edilirdi. 1970'lerden bahsediyorum. niye hastaneye değil doktorun evine geldiklerini de bilmiyorum. ama eniştemin doktorluğu böyle bir doktorluktu. hipokrat yemini etmişti. hastayı sabaha kadar bekletmezdi. lise bitip sınav sonuçları açıklandığında tıbba yetiyordu puanım. yazmadım. seneler sonra çocuğum üniversite sınavına girdi. ona da tavsiye etmedim. öyle bir adanmışlık ne kendimde gördüm. ne çocuğumda. eniştem 80 yaşını geçti. hala çalışıyor. ama o temiz örtüleri kanepeye seren halam rahmetli olduğu için eve hasta kabul etmiyor artık. tıp bayramı önemli bir gündü onlar için. tıp balosu olurdu ve halam baloda giymelik elbise diktirmek için istanbul'a gelirdi. geldiğinde bizde kalırdı. sevinirdik. tıp bayramı benim anılarımda temiz örtüler seren halamın güzel elbiseleridir. hayatını insana adamış insanların bir günlüğüne de olsa onurlandırılmasıdır. artık eskisi gibi çoşkusu kalmadı bu bayramın da. doktorlar hastadan şiddet görmeden tamamladıkları her günün akşamında bayram yapıyor.
yine bir ondört mart yine tıp bayramı. whatsapp gruplarında birbirlerini tebrik eden doktor arkadaşlarım olmasa haberim olmayacak. madem hatırladık, kulzos'da yazan tabiplerin bayramını kutlayalım. çerçeveyi genişletip tüm sağlık emekçilerinin bayramını kutluyorum hatta.
Sağlıkta bir türlü çıkmayan "şiddet yasası"nın gölgesinde, sabah akşam her tür zorbalığa, mobbing'e, olanıksızlığa rağmen didinen doktoru, hemşiresi hasta bakıcısı dahil olarak herkesin bayramı kutlu olsun.
Eskiden fakülte binalarında mahalle düğünü gibi, kuru pastalı limonatalı kutlamaları yapılırdı, pek de şirindi. Eee "doktor bey, doktor hanım dönemi bitti" bildiğiniz gibi.
Bir doktorun ne zorlukla yetiştiğini, ne şartlarda çalıştığını bilenler için kutlaması daha bir kıymetli gündür.
Ben, bir tıbbiyeli olarak, bundan çok uzun zaman önce ilk kez hekimlik andını içimden okuduğum anı hatırlıyorum. O zamanlar da “önümüzdeki bilmemkaç sene sonra kendini nerde görüyorsun” sorularına verecek yanıtımın önümüzdeki bilmemkaç sene sonra gerçekten olacağım yerden farklı olacağının bilincindeydim. İyi ki de farklı gitmiş bir şeyler ve ben bu yolda bulmuşum kendimi.
Şu an bir umutsuzluktan başka bir umutsuzluğa sürüklendiğini bildiğim meslektaşlarımın bu günü hatırlaması, direnmesi ve her şeye rağmen çabalarına devam etmesi için, Bedelini en basit anlamda gençliğinizle ödediğiniz bu meslekte, birbirimizi anlamalı, kollamalıyız. Her yıl daha güzel kutlayabilmek dileğiyle, Kutlu olsun.