etanol, etil alkol veya bitkisel alkol; renksiz ve yanıcı bir kimyasal bileşiktir. alkollü içeceklerde kullanılan tek alkol türüdür. ayrıca bir kısım vitamin şuruplarında çözücü olarak kullanılmaktadır. kimyasal formülü c²h6o olup etoh ya da c²h5oh olarak da ifade edilmektedir.
m ile başlayan kardeşinden daha naiftir. zaten metil alkol zehirlenmesi yaşadığınız zaman hastanede size etil alkol dayıyorlar. alkollü içki fiyatlarındaki vergi oranları devletin en büyük gelir kapısı olduğu için tarımsal kökenli etil alkol adıyla satın alınıp "kendi içkimi kendim üretirim, böylece içkide ötv üzerinden %18 de kdv alan devletten alacağıma daha ucuza mal ederim" diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. son birkaç aydır arkadaşlarımın evlerine gittiğimde yüksek alkollü içkileri hep evde üretim olarak içtim. birkaç gün de üst üste denk geldi. olumsuz yönlerini yazayım, sizin de kulağınıza küpe olsun:
- birkaç gün üst üste, birkaç dubleyle kalmayacak kadar içecekseniz, en azından bu gecelerin birinden önce gün boyu birkaç tane churchill içip midenizi kendine getirin.
- ev yapımı yüksek alkollü içkilerin içimi nispeten daha rahat ama işetmesi daha az oluyor. rakı, cin, votka gibi "selamlar beyim. hazırsan, mideyi biraz deleceğiz" hükmündeki içkileri kalabalık ortamda içerken, arada bir tuvalete gitme bahanesiyle kaybolup yeterli dozda su tüketmek böbreği de, mideyi de, sizi de rahatlatacaktır.
- "çarpmıyo bu yaae" deyip duble vagonlarını uç uca eklemeye kalkışmayın. evde üretim votka ve cin, insanı fena çarpar, daha ne olduğunu bile anlayamadan kusmaya, altınıza işemeye, çift görmeye, böbrek ağrısı çekmeye başlarsınız (son iki sonuç, zaten doğrudan zehirlenme belirtisi). yavaş, muhabbet odaklı tüketmek ve içtiğinin ne bok olduğunu, dibini gördüğü dublenin altından karşındakine bakmadan önce anlamak önemli.
- evde üretim yüksek alkollü içkileri 4 dublede sınırlamak ve devamı getirilecekse de "birayla destekleyelim, sonra devam ederiz" mottosuna bağlı kalmak, sonraki günün tamamını içine çekip "bünye hortumu" yaratacak olan akşamdan kalma riskini minimuma indirir. aslında cila niyetine içilen biradan sonrasını gene yüksek alkollülerle getirecekseniz, yarın kalktığınızda illa ki akşamdan kalmayı yaşayacaksınız tabii. "duracağım yeri bilirim" diyen nice veteran alkolizm dostunun "oo, etil mi? gömeriz" dedikten sonra 4 dubleyi geçme hatasını yapıp yamulduğunu gördüm. yapmayın.
- her etil alkolün içinde illa ki metil alkol de bulunmakta. üretim süreçleri de çok benzer zaten. metil alkol zehirlemesine balıklama atlamanın temel nedeni, saf metil alkolün etilden daha ucuz fiyatlı olması. eğer "ucuz alkol üretir, içerim" bokuna en hızlı ve en az maliyetli haliyle ulaşmak istiyorsanız, etil alkolün litresini 50-60 liradan ucuza satan yerlere güvenmeyin. büyük ihtimalle metil satıyor onlar. etilin piyasası son 6 ayda fırladı. büyük ihtimalle 2020'ye girdiğimiz gibi gelecek olan zamlardan etil de etkilenecek ve litresini 100 lira civarından daha düşük bir fiyata satın almamak gerekecek.
- evde üretim yüksek alkollü içkileri içerken koklamayın. hem daha içmeye başlamadan mideniz "bu ne olm be? ne göndericen şimdi bana? sakın bu boku içicem deme" sinyali gönderecek hem de özellikle koklama hissiniz bir süreliğine "ben tatile çıktım" diyecek. yukarıda anlattığım gibi, zaten birkaç gün üst üste içecekseniz, masalarda geçirdiğiniz süreler uzadıkça, tat ayırt etme yeteneğinizi de gitgide yitirdiğinizi anlayacaksınız. etilden üretilen ev yapımı rakıdan ilk kez 2 duble içtikten sonra, yediğim armutu lastik gibi çiğneyip tükürdüğümü hatırlıyorum. sonrasında ağzınıza atacağınız her lokmanın tadını nötrleyip yemekten zevk almamanıza neden olabilir. eskinin köpek öldüren şarapçılarının ağız tadının sıfırlanma nedenini uzun süre boyunc berbat üzümler sanmıştım ama asıl mesele, etilin tat duyunuzu da uyuşturması. içerken bunu anlamak pek mümkün olmuyor. birkaç deneyimden sonra armutun tadının neden kamyon lastiği gibi geldiğini kavrayan beyniniz "içme şu zıkkımı" diye fısıldamaya başlıyor.
alkol bütün kötülüklerin anası, vergi vermek ise sizin dostunuzdur.
edit: yazım yanlışlarını düzelttim.
edit son: sonradan kalma diye bi' şey yok tabii. onu da değiştirdim.
tarımsal kökenli etil alkol, tıbbi kullanım amaçlı etil alkol ve evsel kullanım amaçlı etil alkol gibi çeşitleri olan, piyasadaki birkaç markanın dışında, katlanamayacağınız kadar kötü niyetli kardeşi metil alkol içeren çok sayıda merdiven altı üretimi bulunan, litre fiyatı biraz düşmüş, alım gücünün dibi gördüğü şu günlerde "evde 2 litre cinim var benim ya" mutluluğunu hissettiren kimyevi zevk.
yazdıklarımın hepsini açıklamaya çalışayım: tarımsal kökenli etil alkol, piyasadaki çoğu etil alkolün kökünü oluşturuyor. çoğunlukla mısırdan veya şeker pancarından yapılıyor. kullanım amaçlarındaki fark ise, miktarına göre değişiyor aslında. 1 litrelik cam şişelerdeki etil alkollerin üzerinde "evsel kullanım amaçlı", 5 litrelik bidonların üzerinde de "tıbbi kullanım amaçlı" yazar çünkü etil alkol üreten firmalar senin, benim evde içilebilir alkol üretmek için 5 litre etil alkol alacağımızı pek önemsemiyor. hastanelere, küçük kliniklere ve eczanelere (sanırım artık eczanelerde de etil alkol satışı yok, tam bilmiyorum) bu bidonlar veriliyor. bu yüzden üzerinde tıbbi kullanım amaçlı diyor. aslında içindeki, 1 litrelik cam şişenin içindekiyle aynı. arkadaşlarınıza "neden tıbbi kullanım amaçlı etil aldın olm? deli misin sen?" serzenişlerinde bulunmayın, onları da kızdırmayın.
merdiven altı üretimler son 2-3 yılda çığ gibi büyüdü. aynı yerden satın almaya yıllardır devam eden içicilerin bile kafalarında soru işaretleri olabiliyor. şurada güzel bi' röportaj var. kimya mühendisleri odası'na bağlı biriyle yapılmış olan bu röportajda, merdiven altının öldürücülüğü güzel açıklanmış. röportajın sonlarında madde madde dikkat edilmesi gerekenler de var. biri, doğrudan bununla ilgili: "etil alkol ile metil alkolün formülünü ezberleyin". etil alkol c2h5oh, metil alkol ise ch3oh. etil alkol içmeye başlamadan "etilde 5, metilde 3 h var" kısmını aklımda tutmaya çalışıyordum (sadece sayıları akılda tutup "biri 25, diğer 3" de denilebilir tabii). artık pek dikkat etmiyorum ama ezberlemek gerek. ayrıca şurada da metil alkolün geniş ve açıklayıcı bi' özeti mevcut. ilgilenirseniz okuyun.
röportajda da bahsedilen, etil alkolü içilebilir alkole dönüştürme noktasında önemli olan esanslar var. aroma da deniyor bunlara. minik tüplerde bulunan, rakıysa anason, cinse ardıç, viskiyse kim bilir ne özütü olduğuna inanmanızı bekleyen şeyler bunlar. etil alkolden üretilen içilebilir alkollerin tatlarındaki garipliğin temel sebebi de, bu esansların kötü kaliteli olmaları. deneye deneye bulmaktan başka bi' yol göremiyorum ben. anason esansı, yoğunluğu hariç, çok büyük sorun çıkarmıyor ama cin esansı çoğunlukla berbat oluyor. zaten etilin üstüne esans döküp viski de içmeyin bi' zahmet, o da berbat oluyor.
bu girdi alkol ürünlerini övmek ve bu ürünlerin kullanımını teşvik etmek amacıyla yazılmamıştır. alkol bütün kötülüklerin anası, yoksulken vergi vermek kutsaldır.
(bkz: etil alkol) formülü C2H5OH olan organik bileşktir. kaynama sıcaklığı yaklaşık 78°C olan uçucu bir maddedir. etil alkol fermantasyonu yapan mikroskobik canlılar tarafından üretilmesiyle şarap veya bira başta olmak üzere içki yapımında, pansuman yapmakta, temizlik maddelerinde, şu kovid 19 günlerinde çok kullanılan (gbkz:el antiseptiği)nin içinde, kolonyada bulunan bir numaralı maddedir.
el altından satan bakkalda dahi artık bulunmayan, hastanelerdeki toplu alımlarına dahi sınırlandırma getirilen, sıklıkla "baskın" adı verilen denetimler sonucu satanın ayrı, alanın ayrı, alıp satanın ayrı ayrı ceza yediği alkol türü. bıktım; şu başlığa yazmaktan da, muz cumhuriyeti'ndeki tutarsız ceza ve denetimlerden de, aynı hayali muz cumhuriyeti'nin "toptan yasahla gitsin yaae" mantığından da bıktım.
salgından dolayı mart-nisan aylarında kan ağlayan tesk'ten 2-3 hafta önce şu açıklama gelmişti. "yav he he" deyip geçmiştim ama ardından da bu geldi. ikinci linkin içeriğinde her şey var: gece 10'dan sonra alkol satmak da, etil alkol satmak da, açık tütün satmak da yassah. yahu, cezalar o kadar orantısız ki, maskesini aylardır burnuna kadar çekmeyen, her gün işe gidip gelen sade vatandaşın dahi gözünü korkutamamış devlet, 5 yıla kadar hapis ve 3 kere tekrarlanan ihlallerde 10 yıla kadar üretim ve satış yasağı getirmekten bahsediyor. büyük ihtimalle bu yasa teklifi ilerleyen günlerde gecenin köründe meclisten geçecek. durumun ne kadar vahim olduğunu, bakkaldan "bandrollü" olarak satın alabildiğiniz envai çeşit tütün mamülünün içindeki fare zehrine, ddt'ye dahi karışılmamasından anlayabilirsiniz. anlayabilir misiniz? hadi anladınız diyelim, tepki koyabilir misiniz? sanmıyorum. millet halen migros'a gidip alışveriş yapmayı, efes içmeyi bırakamamış, ülker, vestel gibi devlete yamandıkça sermayesini büyüten firmalara sırtını dönememiş; "etil de neymiş? yasaklansın tabii" der, hayatlarınıza devam edersiniz. yahu, gece 10'dan sonra alkol satışı yaptığı belirlenen bakkallara kesilen ceza 30 bin liraydı. şimdi olmuş 320 bin lira. metil içeceğim sinirden, az kaldı.
el altından ya da açıktan, hiçbir yerde etil alkol bulma ihtimalimizin kalmadığını düşünüyorum. piyasaya merdiven altından temin edilen etillerin metil alkol oranı da, içeni öldürecek kıvamda olacak ve bunlar deliler gibi artacak. bundan sonra benim gibi "güvenilir marka", "içerik", "oran" gibi özelliklere bakan içiciler de ya baliye ya tinere ya da bonzaiye döner; haberlerde gördüğünüzde "ah canım" der geçersiniz, n'olcak ki. üzgünüm ama bunca fahiş vergi ve "tacın süper ama götün görünüyor kralım" tepkisini hak eden cezaların sebebi de ne yazık ki tepki göstermeyi bile unutmuş, "silivri soğuktur şimdi" baskısıyla insanlığını, vicdanını, adil düşünceyi unutarak duyarsızlaşmış vatandaş. zaman zaman içine girdiğim ve içinde değilken kendimi tutamadığım svihs mantığını daha sık uygulamak gerekiyor belki de.
içki üretirken kullanılan ana madde. içinde her zaman bir miktar metanol de bulunur.
yüksek alkollü içkilerdeki etanolün kişiyi rahatsız etmemesi için sıklıkla aroma kullanılır. ardıç ağacından elde edilen aroma cini, üzümden elde edilen aroma da rakıyı güzelleştirir. bunlar fabrika çıkışına kadar gırla kontrol edildiği için aroma/etanol dengesi bellidir. mesela, eskiden yeni rakı en sert rakıydı, artık değil. cinde aromanın dozuna göre hafiflik/sertlik kıyası yapılabiliyor halâ. beefeater neredeyse 200 yıldır aynı hafif ve lezzetli içimi sunuyor. ancak bu ayarı evde içki üretirken yapmak her zaman mümkün olmuyor. etanolün yetersiz geldiği, aromanın boğucu olduğu durumlar faciaya dönüşüyor.
başlık altındaki girdilerimin birinde su/etanol dengesinin 1,2-1,3 civarında kalmasının içimi yumuşattığını yazmıştım. halâ arkasındayım bunun ama içerken sizi kesmeyen bir alkol üretmiş oluyorsunuz. yani, hafif olduğunu bildiğiniz, su/etanol dengesi 1,3 civarında kalmış ev yapımı bir rakıyı bi' oturuşta 4-5 duble içersiniz ve beyninizin kıvrımlarında karıncalanma bile hissedemeyebilirsiniz. ama durum alkolün kana karışmasıyla ilgili zaten. seyrelttiğin alkol kana daha hızlı karışır ama sen bunu idrak edene kadar içmeye devam edersen, kafanın bi' milyon olduğunu çok geç anlarsın. bi' çeşit lag diyebiliriz buna. radyo yayınlarındaki 20-30 saniyelik "gerçek zamanlı gecikme", yüksek dozda alkol alan her insanda gerçekleşen "bu beni etkilemiyo" hissiyle ortak nedene sahiptir. bu yüzden, yüksek alkol oranına sahip içkiler habele gübele hızlı hızlı içilmez. kokteyllerin sizi daha geç etkilemesi de, gene aynı seyreltme ve böylelikle alkol oranının aşağıya çekilmesiyle ilgilidir.
evde etanolden rakı yaptınız ama aroma (esans) oranını tutturamadınız diyelim. yaptığınız her şey komple çöp mu olacak? tabii ki hayır. rakıda aromayı (yani anason yağını) etanole orantısız şekilde eklerseniz, etanol-anason bileşkesi doğrudan beyazlar. bu size "içmeye hazır bu yaae" gibi bi' tepki verdirebilir ama bu da doğru değildir. renginin yeniden saydam olmasını sağlamak için az miktarda etanol ekleyeceksiniz, hepsi bu. rakı için konuşursak, anason yağı etanolle birleştiğinde, etanoldeki suyla (h2o) da etkileşime girerek beyazlar. etanol oranı az olan bileşiklerde ise, doğrudan bir beyazlama görülür. aslında su oranının yeterli seviyede olmamasıyla alakalı bu. etanol ilavesiyle beyazlaşma sorunu çözülür ama etanol-anason dengesi de bozulmuş olur. tekrar tekrar anason ve etanol ilave etmeyin, yoksa elinizdeki içki gerçekten de komple çöp olur.
ev üretimi içkinin tadı her zaman çok sert oluyor. yani, alkol aldığınızı saniye saniye hissederek nöronlarınızı yakıyorsunuz. yukarıda anlattığım "içimi yumuşatma" taktiği, bu noktada sizin evde yapabileceğiniz bi' yöntem olmaktan çok uzak. suyu daha çok katarak etanolü seyreltmeniz de, aroma ile içimi yumuşatmanız da pek bi' etki sağlamıyor. fabrikasyon içkilerin içine başka maddeler katıldığını düşünüyorum. böylece alkolü bünyenize alırken, hiçbir zaman evde yaptığınız etanollü içkinin ağzınızda bıraktığı berbat tadı almıyorsunuz. belki de kullandıkları aromanın çeşitlendirilmesiyle alakalıdır bu. karşılaştırmak lazım ama bunun için de ağız tadınızın yerinde olduğundan emin olmalısınız. evde yaptığı içkileri içen birinin ağız tadından bahsedilemez.
kısaca, içmeyin. 2 haftada 1 kendi yaptığınız leş rakıdan içeceğinize, ayda 1 beylerbeyi alıp için. 3 haftada 1 etanolden ürettiğiniz cinle kokteyl hazırlayıp ağzınızın tadını bozacağınıza, ayda 1 beefeater için. evde viski yapmak falan saçmalıktan başka bi' şey değil zaten. hiçbir zaman o isli tadı tutturamazsınız, zorlamayın.
son 2 yıldır aktardır, eczanedir; buralarda da damlası bulunmayan etil alkolün diğer adıdır. online satıcıları zaten buhar olmuştu pandemiden sonra. zamanında migros bidonla koli koli etil alkol satarken depolamayanlar, şimdi fellik fellik aracı arıyor. mekanda 200 liraya bira, 600-800 liraya 1 duble rakı içip eş dostla muhabbet eden yurdum sosyal içicileri de bize aptal falan diyor.
devlet etil alkol satışını doğrudan uyuşturucu satışına benzeterek engelledi, biliyorsunuz. tamamının metil alkol olduğunu bilip bilmediği bile belli olmayan insanların yaptığı rakıları bakkallarda tezgah altından satın alanlar kör olunca iyice merdiven altına indi bu iş. 2 yıl öncesine kadar tanıdığınız eczanelerden bidonla "yüzey temizleyici" olarak satılan etil alkolü alabiliyordunuz. ben hatta "aquaclean" adıyla ne için üretildiği apaçık belli olan bir markanın etil alkolünü de almış ve kullanmıştım sorunsuz bir şekilde. piyasaya etil alkol veren ve pazarın işlemesini sağlayan volan kimya, alkomed kimya gibi büyük şirketler, doğrudan etil alkol satış belgesi olan bakkallara, tekellere bile bunu vermeye çekinince, işler bambaşka bir hal aldı. 1-2 yıldan beri aktarlarda bulabiliyordunuz. artık o da mümkün değil gibi görünüyor. zaten online satış olarak sadece whatsapp üzerinden etil alkol satanlar da baya tilki postuna bürünmüş durumda. önce ödemeyi istiyor, sonra siparişi göndereceğini sadece "söylüyor". bunlara da güvenilmez artık. böylece eşin dostun yukarıda anlattığım büyük "kimya ticaret ltd şti"lerle bağlantılı aracılarından başka bir çare kalmadı. şu anda durum budur, arz ederim.
not ve komikli olay: geçenlerde aktar aktar gezerek etil alkol sormaya çalıştık bi' arkadaşla. ikimizin de sakallar biraz uzamış, hava halâ sıcak olduğu için tişört-kot-spor ayakkabı eşgaliyle birlikte pek düzgün görünmüyoruz. mahallede bildiğimiz aktarlara sorduk önce, olmadığını söylediler tabii. "bilmediklerimize de bakalım" diyerek araştırma çerçevesini genişlete genişlete gezinmeye başladık. mahalleden pek uzakta olmayan ama büyük ihtimalle yeni açılmış bir aktara geldik. girişi ana caddeye bakan, kapısı bacası olmayan, kaldırımı parsellemiş bi' yer burası. içeriye girdik, sağa sola baktık ama kimse yok. ben mekandan geri çıkıp etraftaki diğer esnaflara sormaya gittim, arkadaş mekanın içinde kaldı, bakınıyor sahibine. ben yarım dakika falan zaman harcamışımdır. sonra döndüm, aktara doğru gidip arkadaşa aktarın sahibinin çevrede olmadığını söyleyeceğim. girişe geldim, arkadaşın aktarla konuşuyor olduğunu ve umut sarıkaya tipi çemçük ağızlılık hareketlerinden biri olan "semih cumhuriyeti kutsal işareti "ni hem de iki eliyle birden yapıyor olduğunu gördüm. aynı anda da şunu duydum:
- vallaha sivil polis değiliz biz, satın almak için soruyorum.
o sırada ben de aktarın içine girdiğim için aktar sahibinin beti benzi attı. iyi ki arkadaşla yan yana gelecek şekilde yürümüşüm. elemanın diğer tarafına doğru yürüsem, o zaman işte "kimliğini ver bakalım sen" dememe bakıyordu iş. birkaç dakika boyunca adamı rahatlattıktan sonra elinde olmadığını, sadece eşe dosta birkaç kere getirttiğini, sonra da "bu işlere" hiç bulaşmadığını yeminler ederek anlattı. aktardan çıkınca baya gülmüştük. "keşke kimliğini alaydık", "keşke depo gibi olan arka tarafta ne yaptığına bakaydık, belki orada etil vardır" diye baya konuştuk. düzgün insanlar olmasak, adamdan haraç bile alabilirdik herhalde, durum o kadar acayipti. ben içeri girdiğimde adamın gözlerinin yuvalarından çıkarcasına sağa sola deli gibi döndüğünü görmüştüm ama bu kadar etkili sivil polis taklidi yapabileceğimizi hiç düşünmezdim.
sözün özü; piyasada "ev içi kullanım" için etil alkol bulup satın almanız mümkün değil. aracı bulursanız anca öyle. bulursanız bana da haber verin hatta. yüklü alırız birlikte, daha ucuza gelir.