1. nedensellik yasası ya da nedensellik ilkesi 'in temelindeki düşüncedir ve bana mantıklı gelen ve -her zaman işe yaramasa da genellikle kullandığım bir düşünme yöntemi yasasıdır. yasayla ilgili genel olarak bilgi veren ve iyi yazılmış bir yazı zaten var olduğu için o yazıyı buraya alıyorum, yazıya kaynak olarak sadece "felsefe tarihi" notu düşülmüş,


    ******


    "nedensellik, genel olarak nedensellik ilkesi olarak bilinen ve olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her şeyin bir nedeni olması ya da her şeyin bir nedene bağlanarak açıklanabilir olması ya da belli nedenlerin belirli sonuçları yaratacağı, aynı nedenlerin aynı koşullarda aynı sonuçları vereceği iddiasını içeren felsefe terimi.

    aynı neden aynı sonuca yol açtığına göre neden-sonuç bağlantısı kesin ve değişmezdir. bu anlamda evrendeki tüm olay ve oluşlar, kesin, değişmez ve öngörülebilirdir. diğer bir anlatımla evren, gözlemcinin ya da deney yapanın iradesinden bağımsızdır.

    aynı genellik içinde, belli bir olguyu bilmek onun nedenini bilmek olarak anlaşılır ve bu bakımdan "neden? sorusu" bilimin temel sorusu olarak görülür. 20. yüzyılın başlarına kadar bilimin temel yasası olarak nedensellik ilkesi öne sürülmüştür. kuantum fiziğiyle birlikte bilimin ilkesi olarak nedensellik tartışmalı bir konuma gelmiştir ve bu tartışma hem bilim kuramcıları hem de felsefeciler tarafından değerlendirilmeye devam edilmektedir.

    felsefe tarihi boyunca nedensellik tartışılagelen bir konu olmuştur. , ve alanlarında nedensellik ilkesi üzerine çok geniş bir tartışma tarihi bulunmaktadır. nedensellik-belirsizlik, nedensellik-özgür irade, nedensellik-olumsallık, nedensellik-belirlenimsizlik, nedensellik- raslantısallık vb. konu başlıkları felsefe tarihi içindeki bazı tartışılagelen konu başlıklarını göstermektedir. felsefi bir kavram ve eğilim olarak determinizm nedensellik ilkesi üzerinde temellenir.

    : gerekircilik, evrendeki tüm olay ve süreçlerin nesnel gerçeklik olduğunu kabul eden bir yaklaşım olarak, nedensellik ilkesi üzerine kurulu bir felsefi yaklaşım biçimidir. buradaki nesnel gerçeklik, tüm olay ve süreçlerin nesnel yasalarca belirlendiği anlamındadır. son tahlilde nesnel gerçeklik, neden-sonuç ilişkisine dayanır, her sonuç bir nedene dayanır ve her sonuç başka bir sonucun nedenidir.

    dünyaya gerekirciliğin bakış açısıyla bakmak, farklı yorumlarla ortaya çıkmıştır. bu görüş temelinde insan iradesi ve özgürlüğünün yok sayılması da, insan iradesine çok geniş bir özgürlük alanı açılması da sözkonusu olabilmektedir.

    nedenselik ilkesi ve gerekircilik hem metafiziğin hem de bilimsel düşüncenin içinde temel rol oynayan kavramlardan başlıcalarıdır. bilimsel düşünce açısından nedensellik insana, nesnel dünyanın bilinebilir ve olanaklar çerçevesinde değiştirilebilir olduğunu göstermiştir. herhangi bir olayda neden-sonuç ilişkisi biliniyorsa, nedenin değiştirilmesiyle sonuç da değişecektir. bilimsel gelişmenin temelinde yatan en önemli öncüllerden biridir bu bakış açısı.

    dinsel nedensellik: inanç gerekirciliğinde (ilkel şekli ihmal edilirse) dünyadaki her şeyin bir gayesi olduğuna ve ilahi bir kudret dahilinde belirlenen bir sonun mevcut olduğuna inanılır. bu nedenselliğin ve gerekirciliğin ilkel şeklini saint-augustin ile dante, çağdaş biçimini ise hegel savunmuştur. bu çeşit düşüncelerle determinizm temellendirilmiştir bir anlamda.

    mantık, gerekli ve yeterli neden neden ekseriya iki türe ayrılır: gerekli ve yeterli

    gerekli nedenler:

    eğer x y'nin bir gerekli nedeni ise, böylece y nin varlığı x'in varlığını ifade eder. ama, x'in varlığı, y'nin varlığını meydana getirmeyecektir.

    yeterli nedenler:

    eğer x y'nin yeterli nedeni ise böylece x'in yeterli varlığı y'nin varlığını ifade eder. ama, başka bir z alternatif olarak y nin nedenidir. böylece y'nin varlığı x'in varlığını ifade etmez.

    j. l. mackie alışılmış konuşmanın nedenini tartışmış, gerçekte, inus (gereksizin yetersiz ve lüzumundan fazla parçaları ancak yeterli nedenler) şartlarına işaret etmiştir. örneğin; bir evin yanıp kül olması nedeni gibi kısa bir çevirim düşünün. olayların toplamını düşünün, kısa bir çevirim, yanıcı malzemelerin yakınlığı, ve itfaiyecilerin yokluğunu gözönüne alın. düşünülenlerin beraber olması gerekli değildir ancak evin yıkımı için yeterlidir (ondan sonra olayların bir çok diğer toplamı kesinlikle evin yıkımına yardımcı olmuştur. bu toplamın içinde, kısa çevrim yetersizdir ama luzumundan fazla parça değildir ( o zaman kısa çevrimin kendi ateşe neden olmayacaktır ama başka herşey ile eşit olmadan ateş olmayacaktır). bu nedenle kısa çevrim evin yanıp kül olmasının inus nedenlerini verir.

    "neden?" sorusu "neden?" sorusu bilimsel düşünmenin gelişiminde etkili olmuş ve tarih boyunca ele alınışı değişimlere uğramıştır.belirli gelişmelerin sonrasında ise neden sorusundan nedensellik kavramına geçildiği görülür. özellikle newton'un bulguladığı bilimsel gelişmeler ve doğabilimlerinin o dönemdeki ilerlemesi sonucunda nedensellik kavramının öne çıktığı söylenebilir. nedensellik bir şeyin nedenini bilmek, ve bu da, bir şey meydana gelmişse ondan önce başka bir şey meydana gelmiştir düşüncesine sahip olmak anlamına geliyordu ve böylece, buradan da geleceğin kestirilebilir/bilinebilir bir şey olduğu fikrine varılıyordu. eğer bir olayın geçmişteki nedeni biliniyorsa gelecekteki sonucu da bilinebilir olarak ele alınıyordu. newton fiziğinde, belirli bir anda eğer bir sistemin durumu biliniyorsa gelecekteki durumunun da ne olacağı tespit edilebilir olarak alınır. nedensellik bu anlamda bir neden-sonuç ilişkisi olarak anlaşılmaktadır.werner heisenberg ve benzer kuantum fizikçilerinin itirazı tam da bu noktaya ilişkindir; çünkü belirli durumlarda (atom altı dünyada) bir şeyin konumunu ve hızını aynı anda bilmenin olanaklı olmadığı, bunun çeşitli olasılıksal hesaplara bağlı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. böylece nedensellik ilkesinden giderek belirsizlik, olasılıksallık, rastlantısallık gibi kavramlara yönelim sözkonusu olmuştur.

    bilimde nedensellik: ilk çağlardan 20. yüzyıl başlarına kadar gelişerek ve derinleşerek gelmiş olan bilim düşüncesinde ve bilim teorisinde geçerli olan nedensellik anlayışı ya da nedensellik kavramının kavranılışı, ünlü bilim insanı albert einstein'ın popüler sözü "tanrı zar atmaz" değişinde ifadesini bulur. her şeyin birbirine bağıntılılığı, her gelişmenin ya da sonucun bir önceki olayın ya da etkinin ürünü olduğu düşüncesi, geriye doğru gidildikçe sonsuz bir neden-sonuç ilişkisinin var olduğu düşüncesi bu bağlamda değerlendirilir. bu düşünceye göre bilimin temel sorusu, neden? sorusudur.

    ayrıca, benzer nedenlerin benzer koşullarda aynı sonucu vereceği önermesi de nedensellik ilkesinin temel önermelerinden biridir. francis bacon, doğa bilimlerindeki gelişmelerle nedensellik ilkesinin açık bir şekilde bilimin temeli olarak kanıtlandığını öne sürmüştür. özellikle fizik bilimi uzun yıllar nedensellik ilkesi altında tanımlanmış ve değerlendirilmiştir. kuantum fiziğinin gelişiminden itibaren ise, bilimin bütün ilkelerinin yanı sıra en çok tartışılan ilkesi nedensellik ilkesi olmuştur.

    bilim felsefesi 20. yüzyılda bilimin niteliği üzerine önemli tartışmalar kaydetmiştir ve bilinen anlamda nedensellik ilkesinin eleştirisi yaygın bir eğilim olarak şekillenmiştir. bilim kuramcıları ve bilim felsefecileri kaos, olumsallık, belirsizlik, belirlenimsizlik, olasılık, raslantı gibi kavram ve kategoriler aracılığıyla bilimsel nedensellik fikrini karşılaştırmakta, farklı yollar aramaktadırlar. belirsizlik ilkesi, nedensellik ilkesi karşısında giderek öne çıkmış ve güçlenmiştir. özellikle de nedensellik kavramına belirleyici bir önem ve yer verildiği görülür. bu anlayışta nedensellik ilkesiyle, geçmiş olayları bilerek bugünü göreceğimiz ve hatta geleceği bileceğimiz ileri sürülür.

    bu yaklaşım günümüzde çok az destek görmektedir. einstein'in kuantum fizikçilerine itiraz etmek için öne sürdüğü "tanrı zar atmaz" sözüne rağmen olasılık ve raslantı kavramlarının bilimsel düşüncede giderek güçlendiği söylenebilir. einstein'ın bu görüşüne karşı "tanrı'nın ne yapacağını bilemeyiz" cevabı verilmiştir.

    her olayın maddi veya manevi birtakım nedenlerin zorunlu sonucu olduğunu kabul eden felsefi görüş determinizm olarak adlandırılır. determinizm bütün olayların, hiç kimsenin değiştiremeyeceği bir şekilde, doğaüstü bir güç tarafından saptanmış olduğunu kabul eden (sabit kadercilik) karşı çıkar. determinizme göre insan kaderini kendisi yaratır, fakat evrensel yasalar çerçevesinde. her olayın maddi ve manevi bazı nedenlerin sonucu olması kuralı ise nedensellik kuralı olarak adlandırılır. nedensellik kuralı rastlantı diye bir şeyin olmadığını ortaya koyar."

    kaynak:
    felsefe tarihi
    #7886 ma icari | 8 yıl önce
    0felsefe terimi