1. fransız yazar. 1871-1922. okuması çok zor derler. doğru sanırım. serisinin ilk kitabını okumuştum. bitmek bilmeyen cümleler ve tasvirler bazen aynı cümleyi ikinci kez okumayı gerektiriyor. roza hakmen'in çevirisi mükemmel. metindeki edebiyat tadı çeviri ile kaybolmuyor. zor okunmasına karşılık her bir cümlesi akılda kalan ve keyif veren bir yazar.

    #106700 laedri | 6 yıl önce
    0yazar 
  2. Başlamak bir hayli cesaret istese de, proust tuğlalarını okumak inanılmaz bir keyif sebebidir. keyif dediysek edebi yönde tabii. detayları sunuşu, birçoklarınca görmezden gelinen küçük bir noktalara odaklanışı, o detayı anlatmakla yetinmeyip kavrayışı ve sunuşu muazzamdır. modern edebiyat kurucularından ama sırf bunu sağlamak için değil de içinden geldiği için yapar proust. ve bunu kalabalıktan ırak bir başına yapar. insanlardan kendisini soyutladığı odasında kendine ait bir dünya yaratmıştır. insanlarla diyalog kurmakta bu kadar ketum olan birisi, yalnız başına iken bu kadar muazzam yazıları nasıl çıkarır, diye düşündürebilir çünkü bu olacak iş değil gibidir. ama hastalığı sebebi ile adaptasyon sağlaması zor olduğu dış habitatını kendi dünyasına indirger. o büyük dünya, proust'a ulaşana dek ufalır ama yazıya döküldüğü an başlangıçtaki boyutunu bile aşar. Kayıp zamanın izinde özellikle en güzide serisidir. Bir kahve köpüğünden descartes'ın düşünceleri kadar özgün değerlere uzanır ve oradan çekip çıkarır. Uzun bir betimlemesiyle anlattığı sahne, van gogh tabloları gibi zerre sıkmadan sere serpe serilir önünde insanın ama keşfedilmeyi bekler. eseri ise favori bölümümdür. Kendime itiraf edemediğim ne varsa, hem süslü hem de direkt açık seçik bir şekilde suratıma çarpar proust. Proust'a Döneceğime söz vererek, Bu kısa bahsi şimdilik bir alıntı ile kapayalım;

    "sevgilimiz hayattayken, aşkımız dediğimiz şeyi oluşturan düşüncelerin büyük bölümü, onun yanımızda olmadığı saatlerde şekillenir. böylece, yanımızda bulunmayan bir kişinin, tahayyüllerimize konu olmasına alışırız; kendisinden sadece birkaç saat ayrı kalsak bile, bu saatlerde, o bir hatıradan ibarettir. dolayısıyla, ölüm pek fazla bir şeyi değiştirmez. bu aşkın muhatabı ise, bir ölüydü. bir insan öldükten sonra, eğer sanatçıysa ve eserine kendinden bir şeyler katmışsa, o insanın bir parçasının, yaşamaya devam edebileceği söylenir bazen. belki aynı şekilde, bir insandan alınıp başka bir insanın kalbine aşılanan sürgün de, alındığı insan yok olduktan sonra bile, yaşamaya devam eder."
    #204468 beren and luithen | 4 yıl önce
    0yazar