16 aralık 1944 tarihinde gerçekleşen ardenler saldırısı adolf hitler’in son kumarıydı…
piyanist ve er ryan’ı kurtarmak gibi filmlere ve call of duty gibi oyunlara ilham kaynağı olan ardenler saldırısı ikinci dünya savaşı’nın belki de en önemli taarruzudur.
12 aralık 1944; alman orduları tüm cephelerde geri çekiliyordu. batıdaki müttefik orduları, ele geçirdikleri ilk alman kenti olan aachen’de işgal yönetiminin ilk provalarını yapıyorlardı. ruslar ise doğuda, hedefi berlin olan son büyük taarruzun hazırlıkları içerisindelerdi. müttefik bombardımanı altında yıkıntıya dönmekte olan almanya muazzam miktarda silah, uçak ve tan üretiyor; ama bunları hareket ettirecek akaryakıt yoktu. doğudaki tek doğal petrol kaynağı ploesti, rusların eline geçmiş, sentetik petrol tesisleri de sürekli bombalanıyordu. işte bu koşullar altında, batı cephesindeki tüm alman komutanları, mareşal von rundstedt’in karargahında führer’in huzuruna çağrıldı. komutanlar toplanınca hepsinin silahlarına ve çantalarına el konuldu. 20 temmuz suikastının yankıları ve kuşkuları sürmekteydi tabi. öyle ya, rommel bile suikastçılarla bir olmuşken, her şey beklenebilir. komutanlar daha sonra bir otobüse bindirilip dolaştırıldıktan sonra, iki sıra ss arasından geçirilip konferans masasına oturttular. her birisinin arkasında silahlı bir ss duruyor, herkes elini kolunu oynatmaya bile korkuyordu. işte bu koşullar altında, iki saat kayıtsız şartsız itaat yemini ettikleri führer’i dinliyorlar…
hitler’in generalleri: soldan sağa doğru; sepp dietrich, fritz bayerlein ve batı cephesi komutanı mareşal von rundstedt;
i.hizliresim.com/...
belçika’nın ardenler bölgesindeki çam ormanlarının arasında, amerikan tankçıları almanların ilerleyişini gözlerken;
i.hizliresim.com/...
…hitler söze, karşılarındaki koalisyon niteliğini değerlendirerek başlıyor. ‘ultra kapitalistler’ ve ‘ultra komünistler’ bir araya gelmiş, daha şimdiden savaş sonrası için akdeniz ve balkanlar’da çatışmaya başlamışlar. diğer yanda, ölüm döşeğinde bir imparatorluk olan ingiltere ile onun yerine diken abd arasında da çelişkiler var. sıkı bir darbe bu koalisyonu çökertir, zafere inançlarını sarsar… vs.
generaller inanmıyor. hitler de bunu biliyor; ama teknik olarak onlara muhtaç… bu uzun ve sıkıcı girişten sonra, sıra taarruzun nereye yapılacağına geliyor; montgomery’nin itirazlarına rağmen, amerikalıların geniş cephe politikası nedeniyle, almanlar bir avantaj elde etmişlerdi. müttefikler her yerde ilerlemeye çalışırken kuvvetleri dağılıyor ve ilerlemeleri yavaşlıyordu. yayılan kolordular arasında, tıpkı 1940 mayıs’ında olduğu gibi, ardenler’de bir boşluk oluşuyordu. hitler bunu daha eylül sezmişti. bu boşluktan vurup müttefiklerin dengesini bozarsa onların en büyük ikmal üssü olan antwerp’e ulaşabilirlerdi…
pekiyi ama hangi kaynaklarla? temmuz ayında almanya, savaşın başından beri ilk kez topyekun seferberliğe geçmiş, eli silah tutan herkesi orduya alarak ezilen tümenlerin yerine yenilerini oluşturmuştu… ama petrol yoktu. hitler zırhlı tümenlere 100 kilometre yetecek kadar petrol dağıtacak, gerisi amerikan depolarından ele geçirilecekti. tanklar ilerlerken hitler’in harika komandosu otto skorzeny, ingilizce konuşan ve ele geçirilen amerikan üniformaları ve donanımını kullanan askerlerden oluşan özel tugayı ile müttefik cephesinin arkasına sızacak; büyük bir karşılık oluşturarak ilerlemeyi kolaylaştıracaktı.
hitler’in daha kalabalık bir orduyla taarruz etmek birinci hedefiydi ve 14 yaşındaki çocukları da şüphesiz askere alıyordu;
i.hizliresim.com/...
almanların en büyük avantajı müttefiklerin zihniyetiydi. yaz boyunca her hafta beş-altı tümen yitirerek geri çekilen almanların büyük bir taarruz için güç biriktirebileceklerine inanmıyorlar, “başarısız olmaya mahkum bir saldırı yapılamaz” diyorlardı. ama hitler akıllara sığacak bir diktatör değildi. daha önce birçok kumar oynamış ve çoğunu kazandığı için kimseyi dinlemez olmuştu. ikinci avantajları ise, batı cephesi komutanı von rundstedt’ın eğitim ve teçhizatları tamamlanıncaya kadar zırhlı tümenleri muharebeye sürmemesi, savaşı piyade ile sürdürüp karşı taarruz için bir ihtiyat yaratmasıydı. nihayet hava koşullarının uçuşa izin vermesi de, almanlar için çok büyük bir önem taşımaktaydı. ancak tüm bunların, onları nereye kadar götürebileceği meçhuldü! diğer taraftan, eisenhonwer, 7 aralık günü bir konferansa giderken ardenler bölgesinin çok zayıf bir şekilde tutulduğunu görmüş ve bradley’in dikkatini çekmişti. bradley buraya önemli bir ikmal tesisi kurmadığını, almanlar saldırırsa, iki taraftan karşı saldırıyla imha edeceklerini söylemişti. ne var ki, almanlar aralık ortalarında bu bölgedeki 4 zayıf müttefik tümeninin karşısına, çoğu zırhlı 17 tümen yığmışlar; müttefik istihbaratı bunların sadece yedisini tespit edebilmişti. bu, almanlar için büyük bir başarıydı.
nihayet hazırlıklar bitti ve 16 aralık sabahı ardenler’deki amerikan askerleri üzerlerinden antwerp’e doğru uçan v-1 füzelerine bakarken, etraflarına mermiler yağmaya başladı. yüz kilometreye yakın bir cepheye yayılmış olarak baskına uğrayan 4 amerikan tümeni, alman hücumunun önünde geriye püskürtüldü. bu bölgeden sorumlu olan bradley, ilk gün bu taarruzun niteliğini anlayamadı. çünkü alman saldırısı altındaki birlikler, irili ufaklı direniş grupları oluşturarak çekilirken, her türlü istihbaratı kopmuş; bazı hatlar da alman komando ve paraşütçüleri tarafından kesilmişti. hava muhalefeti nedeniyle keşif de yapılamıyordu. ne var ki, amerikan birliklerinin küçük direnişleri, daha ilk günden almanlara pahalıya mal olmaya başlamıştı. düz yol için yüz kilometrelik yakıt alan tanklar muharebelerde yan yollara sapıyorlar, ileri geri manevralar yapıyorlar ve yakıtlarını hızla tüketiyorlardı. ne olduğu tam anlaşılamamasına rağmen, müttefik orduları başkomutanlığı’nın ihtiyatı olan 101. hava indirme tümeni derhal önemli bir yol kavşağı olan bastogne’a, 82. hava indirme tümeni de, ilerleyen bir alman grubunu durdurmak üzere daha kuzeye gönderildi. başka bir muharebe grubu da ikinci gece, farları açık olarak (bununla ünlüdürler) bastogne’a ulaştı. diğer bir önemli kavşak olan st. vith ise, çekilen amerikan birliklerinin 7. zırhlı tümen ile desteklendiği ikinci bir direniş merkezi oldu. bu tedbirler alman birliklerinin ilerlemesini yavaşlattı. taarruzun 3. günü 19 aralık tarihinde, durumu kavramış olan müttefikler verdun’da bir toplantı düzenlediler.
almanlar bradley’in ordular grubunu ikiye bölmüşler ve iki yandan karşı taarruzlarla yok edilemeyecek kadar büyük güçlerle ilerlemeyi sürdürüyorlardı. elinde başka ihtiyat kalmamış olan başkomutanlık sıkıntı içerisindeydi. kuzeyde alman ilerleyişi durdurulacak; patton ise, güneyden büyük bir karşı taarruza geçecekti. komutanların bilmediği şey, amerikalıların en iyi operatif zekasına sahip olan patton’un, daha toplantıya gelmeden üç alternatif plan yaptığı ve kararların onun ikinci planına uyduğu idi. toplantıdan çıkar çıkmaz karargahına kodla ikinci planının uygulanacağını bildiren patton ve 3. ordu birlikleri, daha o gece yola koyuldular. bu hem almanların hem de müttefiklerin her türlü beklentisinin ötesindeydi. en kıdemli amerikan komutanı olan patton’un şimdi eski astı durumundaki bradley’in emrinde olması, sadece fevri davranışları, çok konuşması ve politik davranmayı becerememesindendi. taarruz edeceği için, büyük bir neşe içinde patton karargahına koşarken, kuzeyde durum hala kritik görünüyordu. inanılmaz bir hızla cephesini değiştirebilen patton, yine de karlı tepelerde savaşarak ilerlediği için, kuşatma altındaki bastogne’a ancak ayın 26’sında ulaşabilecekti.
almanlar bastonge ve st. vith’deki diriliş odaklarını sarıp geçmişler ve iki kasaba arasındaki boşluktan ilerlemeyi sürdürmüşlerdi. bastogne’u kuşatan 47. zırhlı kolordu komutanı von luttwitz, amerikan komutanı mcauliffe’e bir mesaj göndermiş ve teslim olmadıkları taktirde, tüm bir topçu kolordusu ve altı uçaksavar bataryasının ateşiyle imha edileceklerini söylemişti. amerikalılar beyaz bayrakla gelen binbaşıyı başlarından savmak istemişler, ama o yazılı bir yanıt almadan gitmeyeceğini söylemişti. mcauliffe yazdığı dört harf ile savaşın en meşhur kişilerinden birisi oldu: nuts. bastonge, patton gelinceye kadar almanların ard arda saldırılarına direnmeyi başardı. diğer yandan ayın 23’üne kadar belçika’da ancak 100 kilometre ilerlemeyi başarmış olan alman askerleri, büyük bir felaketle karşılaştılar: taarruzun başından beri kapalı olan hava açmış ve müttefik uçakları, o gün 7 bin sorti yaparak ardenler’deki tüm alman birliklerini vurmuşlardı. aynı anda luftwaffe’nin (alman hava kuvvetleri) bütün havaalanları bombalanmış, almanların ikmal hatları ve depoları da hava saldırılarından payını almıştı.
luftwaffe havadan silinmiş ve amansız hava saldırıları gün be gün almanların gücünü eritmiş, yolları da geçilmez hale getirmişti. bu sırada bir alman öncü kolu stavelot’daki büyük amerikan petrol deposunun çok yakınına kadar gelmiş; ama depo gözlerinin önünde havaya uçurulmuştu. cephenin birçok noktasında, alman tankçıları araçlarını terk edip yürüyerek hatlarına dönmeye başladılar…
sonuçta, müttefikler toparlanıp ocak 1945 sonlarında, almanlara kaptırdıkları araziyi geri aldıklarında, artık hitler’in intiharına ve berlin’in düşmesine 100 gün gibi bir süre kalmıştı…
berlin’in düşmesine günler kala iç ayaklanmalar da tavan yapmıştı tabi. hitler’in görüşüne karşı çıkan bir genç böyle kurşuna dizilmişti;
i.hizliresim.com/...
bibliyografya:
esin akan/niyazi beki - hitler'in 'sığınak'ları evleri gizli karargahları berlin'deki şansölyelik ve bunkeri
grigoriy baklanov – alman taarruzunda temmuz
fi tarihi