1. Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak.

    Örnek kullanım: Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? (İ. Özel)
    #101933 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  2. Belli bir duruma veya düzeye gelmek.

    Örnek kullanım: Yaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı.
    #101934 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  3. Hoş olmayan bir sona ermek.

    Örnek kullanım: Beni tahkir etmeye kadar varıyorsun. (P. Safa)
    #101936 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  4. Bir şeyi iyice anlamak veya duymak.

    Örnek kullanım: Tadına varmak. Sırrına varmak.
    #101937 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  5. Acımadan, çekinmeden yapmak.

    Örnek kullanım: Eli varmak. Dili varmak.
    #101938 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  6. Kadın, evlenmek.

    Örnek kullanım: Gönül verdin derlerdi o delikanlıya / En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya (A. M. Dranas)
    #101939 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  7. Bir durumdan başka duruma geçmek.

    Örnek kullanım: Secdeye varmak. Uykuya varmak.
    #101940 tdk | 7 yıl önce
    0eylem