genellikle diplomaside aralarında anlaşmazlık ve uyuşmazlık bulunan iki ülkenin bu konuda bir uzlaşmaya varmaları için çaba göstermesini kabullendikleri kişiye denir.
arabulucuların rolü özellikle kriz anlarında çok önemlidir. taraflar arasında bir uzlaşmayı sağlayabilirse, bir çatışmayı önlemiş olarak çok yararlı bir görev yapmış sayılırlar. örneğin, 1967 kasımında türkiye ile yunanistan kıbrıs konusunda çatışma eşiğine gelmiş iken, abd başkanının gönderdiği arabulucu cyrus vance iki ülke başkentleri arasında mekik dokuyarak yöneticilerle görüşüp bir uzlaşma sağlamıştır.
arabulucu, iki ülkenin aralarında kendilerinin kararlaştırdıkları bir kimse olabileceği gibi, bir başka ülkenin teklifi veya birleşmiş milletler veya bölgesel milletlerarası kuruluşların görevlendirdikleri birisi de olabilirler.
böylece, tayin olunan kimsenin görevine de diploması ve devletler hukukunda 'arabuluculuk' denir ve anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümlenmesinde bu uygulamanın önemli bir yeri vardır. Son olarak, 1973'de ortadoğu'daki 6 ekim savaşını izleyen ateşkes anlaşmasından sonra gerginliğin azaltılmasında ve özellikle süveyş kanalı bölgesi ile sina yarımadasındaki durumun düzeltilmesinde abd dış işleri bakanı henry kissinger bir nevi arabulucu olarak önemli çabalar göstermiştir.
mevcut uluslararası politika ve hukukta arabuluculuk, dış işleri bakanlıkları veya diplomat sıfatlarıyla görevlendirilen elçiler tarafından sürdürülmekte. her zaman güzel sonuç alınamıyor tabi ki...