3 ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlayan merkez bankası temel olarak para ve kur politikalarını düzenlemek ve banknot dolaşımını sağlamaktan sorumludur.
5 temel görev ve sorumluluğu bulunmaktadır:
-fiyat istikrarı
-finansal istikrar
-döviz kuru rejimi
-banknot basma ve ihraç imtiyazı
-ödeme sistemleri
Kanunen Oluru yokken cumhurbaşkanı tarafından başkanı görevden alınmıştır. Çakallık yapıp piyasalar kapandıktan sonra gerçekleştirildği için bu görevden almaya şimdilik ne tepki gelecek tam bilmiyoruz. Lakin şunu biliyoruz: görevden alınma gerekçesi faizlerin düşürülmemesi. Yeni başkan faizleri düşürürse yeni bir döviz artışı dalgası gelebilir.
Ya kısacası şu; tek bir adam bir ülkenin ekonomisinden, eğitimine nasıl mına kor onu izliyoruz işte..
Artık özerkliği (bağımsızlığı) resmi olarak kalmamış türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı merkez bankası olarak yeniden adlandırılması gereken kamu kuruluşudur.
Diğer ticari bankalarla benzer hizmetleri yürütmenin yanında ülkenin para ve maliye politikalarına yön veren, enflasyonun istikrarının korunmasını sağlayan ve para basma yetkisine sahip tek kurum.
Merkez bankasının kuruluş tarihçesini daha önceden incelenmiştim. Aklımda kalanları aktarmaya çalışayım. Osmanlı döneminde kırım savaşı esnasında ilk kez dışarıdan borç alınmış. Sonra alınan bu borçların ödenmesi için bir devlet bankasına ihtiyaç duyulmuş. Londra merkezli ottoman bank kurulmuş. Daha sonra da ottoman bank kapatılıyor ve bank-ı osmani şahane yani Osmanlı bankası kuruluyor. Ama tuhaf olan şey bu bankanın sermayesi İngiliz ve Fransızlara aitmiş. Bu Zamanla tepki almış tabii. Tepkiler artınca 1917'de yerli sermaye ile Osmanlı itibar-i milli bankasını kurmuşlar. Osmanlı'nın 1.dünya savaşındaki yenilgi nedeni ile bu banka da kapatılmış.
Kurtuluş savaşının kazanılması ile siyasi ve ekonomik bağımsızlığı esas alarak cumhuriyet merkez bankası kurulmuş. Dikkat ederseniz T.C. İbaresi yok. Her ne kadar devlet kurumu da olsa "bağımsızlığını" vurgulamak için Türkiye cumhuriyeti ibaresinden uzak tutulmuş. Ama sonrasında uluslarası ilişkileri gözönünde bulundurarak meclis kararı ile Türkiye cumhuriyeti merkez bankası olarak isim değişikliğine gidilmiş.
Bu bankasını anlatılanlar dışında önemli kılan diğer husus ise ihtiyat akçesi diye bilinen kaynakları. Karagün parası diye ayırdığı para şu an güncel hali ile 40 milyon TL. Hükümet bu paranın hazineye aktarılmasını istemiş. Gözlerini bu paraya diktiklerine göre vah halimize. 2.dünya savaşından bu yana hiç dokunulmamış ihtiyat akçesine. Söylentiler doğru ise Murat Çetinkaya buna karşı çıktığı için görevden alınmış. Zaten 2016 yılında da cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile göreve getirilmişti.
adının önündeki 'türkiye cumhuriyet' ibaresi yerine türkiye cumhuriyeti ibaresinin kullanılmamasının nedeni, bağımsızlığının vurgulanmak istenmesidir. yani, 'bu banka herhangi bir kamu kuruluşu gibi, hükümet politikalarına bağımlı değildir. bağımsız politikalar uygular.' prensibi vurgulanmıştır. gelgelelim, son birkaç yıldır bu prensip tamamen yerle bir olmuş ve sarayın talimatlarını doğrudan uygulayan bir konuma evrilmiştir. sonuç: kasası tamtakır olmakla kalmamış, kefen parası olarak adlandırılan ihtiyat akçesi bile harcanmış; o da yetmemiş, imzalanan swap anlaşmaları neticesinde eksi bakiyeye düşmüş bir merkez bankası.
6 mayıs perşembe günü yapılacak olan ppk toplantısı sonrası faiz kararını açıklayacak.
makul bir faiz artışı ve ardından yapılacak açıklama ile 7.90'lara kadar çekilebileceği,
sabit bırakılması durumunda 9.** görülebileceği öngörülüyor.
artış yapılması durumunda ise (ki pek ihtimal verilmiyor) ...........
ek olarak şöyle bir bilgi de var:
uluslararası finans enstitüsü, daha önce 7.50 TL olarak açıkladığı dolar/TL kurunun “adil değerini” 9.50 TL’ye çıkardı.
bugün açıklanan karar ında reel sektörle tamamen farklı olan politika faizini %14'te sabit tutmuş olan kukla banka.
canlı değerlendirmeler izledim ve şu noktaların önemli olduğunu fark ettim:
- metin "rusya-ukrayna savaşı bitince şahlanacağız" mesajı veriyor ama akp iktidara geldiğinden beri bizim coğrafyada 10'a yakın savaş çıktı zaten. "küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi" diye bir şey sadece hayal olabilir.
- çöl bedevisi prensin türkiye'ye gelmesi swap beklentisini arşa çıkarmıştı. ellerine bir şey geçmediği için faizi şimdilik sabit tuttuklarını düşünüyorum. murat muratoğlu, özlem gürses'in canlı yayınına katılıp şuna benzer bir şey dedi: "swap, hele ki riyal üzerinden yapılan bir swap hiçbir işimize yaramaz. bize dolarla, euroyla yapılan swaplar gerekiyor". 4 yıl önce katil dediklerimize el pençe divan durmanın da bir getirisi olmayacak.
- gürses'in yayınına oğuz demir de katıldı ve özellikle birkaç anket şirketinden aldığı bilgileri verdi. bu sabit tutulan faiz kararının zaten faiz yükseltmek olduğunu da şöyle açıkladı, aydınlandım: "zaten haftaya memur maaşları ve asgari ücrete enflasyon farkı açıklanacak. böylece piyasa yeniden fiyatlanacak ve mb o zaman faizi artırmak zorunda kalacak. bugün düşürseydi, haftaya sabit tutmuş olacaktı. böylece doğrudan artırmış oldu".
- politika faizinin sadece bankaların para kazanmasına yaradığını bile öğrenmiştik (hepimiz ekonomist olduk ya, sıçayım). kredi çekip geri ödemesini %140'tan düşük yapabilen yok. sana bana değil yani bu %14. o yüzden, %14'te sabit tutulan faiz, bu yılın özeti olan "2 çeyrekte en fazla kâr açıklayan 10 şirket arasında gene bankalar var" söyleminin katmerlenerek devam etmesini sağlamaktan başka bi' boka yaramayacak.
siz gene de, doğrudan yetkili olduğunuz konularda yardım isteyenlere onlyfans esprileri yapıp troll'lüğe devam ederek akıl sağlığınızı sabit tutmaya çalışın tabii. faiz kararından falan bahsetmeye gerek yok, hayatı nasıl etkileyeceğini düşünmek "eğleniyoz burda be olm"luk geri püskürtmeye tabi olmaya mahkum.