"karman çorman hissedişin tane tane çözüleceğini, yeniden, bu kez mükemmel bir düzen içinde bir araya geleceğini ve hayatın bir anlama kavuşacağını hayal etmek: yazmak."
Yazmak, kişinin kendine zarar vereceğini bildiği duygu ve düşüncelerden kurtulmanın en faydalı yoludur belki de. Kişi yazarken içindeki aptalca hareketler yapmasına sebebiyet verecek şeyleri kağıda veya baktığı ekrana akıtır.
Yazma eylemi sırasında kişi sinirliyse, karamsarsa veya üzülmüşse yazdıkça sakinleşir ;sakinleştikçe yazısındaki edebi kaygı artar ve güzel bir eser çıkarmaya çalışır. Kişinin güzel için çabalaması o anda sağduyusu kısıtlı olan kişiye farklı bakış açıları sağlar ve kişi daha mantıklı karar verebilecek seviyeye gelir. Aynısı heyecanlanılan veya telaşa kapılınan anlarda da geçerlidir. Tek fark burada kişi yazmayla gelen sakinlikle beraber yazı başına göz attığında "ne diyorum lan ben" diyip silkelenme ve karar alma sürecini sekteye ugratabilecek bu duygusal uçlardan kaçınma bilincine erişir.
İşin özü yazalım dostlar; yazmak kısa vadede kişiyi rahatlatırken, uzun vadede bir alışkanlık haline gelip karar alma sürecinizi mantık çerçevesine oturmanıza büyük fayda sağlar.
"yazmak mutsuzluktur. mutlu insan yazmaz." demiş ilhan berk. doğru söylemiş. yalnız kaldığımda bazen şiir, bazen protest parçalar yazıyorum. belki bi' gün burada paylaşırım. insanların yorumu önemli çünkü. neyse, şu lys geçsin birde. t: içindeki kâğıda dökme sanatı.
ilham işidir. sözlük yazarlığı da bu işin bir parçası haliyle. elbet oturup bir kitap yazmak kadar olmasa da insan içinden gelmiyorsa yazmaz, yazamaz. çünkü elma başlığını açıp "kırmızı renkli bir meyve" demek bile isteksizken zulüm gibi gelir insana. haliyle zoraki olarak bunu yapmak yazma eyleminden daha da soğutur insanı.
o nedenle kimse kendini soğutacak kadar zorlamasın. yazarım, yazarsın, yazar, yazarız, yazarsınız, yazarlar. önemli olan yaptığından mutlu olmak. sen mutlu değilsen, çevren de mutlu olamaz.