1984-1985 yıllarında Commodore 64'ü Türkiye'ye getiren firmanın kurucusu ve yöneticisi.
kendisi programlama ile ilgilenmiş ve Türkiye'nin ilk popüler bilgisayar dergisi olan Commodore'u kurup orada Baytan Bitirmez müstear ismiyle yazılar yazmıştır.
bunun haricinde kendisi dil üzerine çok güzel çalışmalar yapmıştır.
buraya kadar güzel bir insan profili çiziyor. keşke onu hep bu tür işlerle hatırlasayadık. ama kendisi politik anlamda ağır saçmalakta olan bir insandır. ayrıca eşine bir gün atmak üzere kavanozda dışkı biriktirerek psikolojik durumunun da çok iyi olmadığını göstermektedir bence.
// bu başlık zil 130 tarafından ukde olarak kaydedilmiş
şu adamın 17 ağustos depreminden sonra, tüm türkiye ağlarken "7.4 yetmedi mi?" diye pankart açan islamcıdan, hatta depremden sonra "sizin yüzünüzden oldu" diye başı açık cesetleri tekmeyen orospu çocuklarından ne farkı var allah aşkına söyleyin?
ateistim diyordu, deprem tanrılarına mı tapıyor? depremlerin kıta tektoniğine, yıkımların yanlış yapılaşmaya değil de bir "helak" mekanizmasına bağlı olduğuna mı inanıyor?
niyet desen leş, mantık desen lağım.
ulan deprem olmuş deprem. milletin evi başına yıkılmış, bu "oh olsun" demeyi şeref sayıyor.
"devlet tapıcısı türk ve türkçü sünnilere "oh olsun" demeye kimsenin maçası sıkmamıştı bugüne dek. o şeref de bana nasip oldu sanırım."
kategoriye göre "bilim insanı" diyecekmişiz şimdi buna. ermeni ahına bağlı helaklar bilimi. sorma.
yaşayan en değerli türkçe emekçilerindendir. çok iyi bir entelektüel arkadaşımızdır. lakin bunlar dışında zır deli bir adam. fakat bu yanı, onun bilimselliğinden faydalanmamıza manî değil.
yaşasın dünyada hiç katılmasak da farklı yeni şeyler söyleyenlerin sesi.
Dün öldürülen ibrahim oktugan'ın sınıf tahtasının önünde çekilen bir resmini paylaşıp, öğretmenin, tahtanın üzerinde bulunan "demirbaş" Atatürk tablosu, gençliğe Hitabe, İstiklal Marşı büstünü arkasına arkasına alarak, "Kemalist devlet" gücüne yaslandığını iddia etmiş, öğretmenin o güçle beraber kendisini öldüren öğrencinin hayatını kararttığını belirtmiş, hayatı kararan öğrencinin ise öğretmeni öldürmekte haklı olabileceğini ima etmiştir. Kendisinin, gençken böyle öğretmenlerini öldürme cesareti gösteremediğini eklemiş.
Bu adamın gözü dönmüş cidden, insan nasıl bu kadar yoldan çıkar anlaması güç. Post-Kemalist camianın üç aşağı beş yukarı hepsi leş karakterdedir ama bu adamın leşliği hepsinden çok ayrı bir boyutta.
Türkiye'den kapı dışarı edildikten sonra Ermeni milli kimliğine daha bir ağırlık verdiğini gözlemlediğim entelektüel.
Türkiye'ye sövüyor, Türkiye'den nefret ediyor fakat yine de burdan kopamıyor.
Dayaklı-hakaretli üveylik gören, bundan sebep ruh hastası olan fakat yine de üveylik gördüğü yerden bir sevgi bekleyen çocuklara benzetiyorum.