1. son günlerde ayyuka çıkan yeni mülteci akınının sonucunda tekrar tartışılmaya başlanmış olan, hastalıklı olgu. olgunun kendisi değil hastalıklı olan, bunu benimsemek başlı başına bir ruh hastalığı.

    türkiye, osmanlı devleti'nin 17. ve 18. yüzyılın ortalarına doğru olan dönemindeki kadar kuvvetli olsa idi, aman dileyeni bağrına basmasına kimse ses çıkarmaz hatta aksi durumda devlet erkânı eleştirilirdi. ama ülke zaten darboğazda, sınırlarımız içerisindeki vatandaşların sorunları giderilemiyorken, maddi imkansızlıktan insanlar intihar falan ediyorken, önceliğin bunda olmaması abesle iştigal. önce kendi milletini ve vatandaşını düşünmek ırkçılık olarak nitelendirilemez.

    afganistan ise mevzumuz, yıllar yılı süregelen bir işgal söz konusu ve amerika da artık orada savaşı kaybettiğinin bilincinde. şimdi oranın halkı taliban'ı hak ediyordur, etmiyordur, ben ne toplum bilimciyim, ne de orada yaşamadan, gözle görmeden sağlıklı empati kurabilirim, doğrusal yargıda bulunamam.

    ama ve lakin, amerika'nın tarumar ettiği, yıkıp geçtiği, bozuluma uğrattığı bir toplumun yaralarını sarmak, bu ülkenin öncelikli işi değil. neden orta doğu'da bir süper güç ülkenin dağıttığını her seferinde çeşitli kapitülasyonlara karşılık bu ülke üstlenmeli ki?

    altını çiziyorum, bu ülke isviçre olsa misal, refahlıktan rahat götümüze batıyor olsa artık, zaten en önce biz koşalım o düzenden kaçan insanlara. yapmazsak, ayıp. insanların kendilerine ayrılmayan devlet yardımlarına, borç içinde yüzmelerine, işsizliğe, atanamamış memuriyetlerine, sektöründe iş imkanı bulamamış yüksek öğretim mezunlarına ve pek tabi yuva kurmuş, inşa edeceği gelecek karanlık olduğundan, çocuk gibi muhteşem bir duygudan kendilerini soyutlamak zorunda kalışlarına bir tepki vermesi gayet doğal.

    burada söz konusu olan her hangi bir millet ya da halk değil, yabancı uyruklu insanların, zaten ülke kendi vatandaşlarına yetemezken, ekstra böyle bir yük altına girilmesine verilen bir reaksiyon. bu gayet anlaşılabilir bana kalırsa da. ülkede herkes düzgün şekilde hayatını idame ettiremiyor. iş veren de dertli, işçi de dertli, işsiz zaten keder çıkmazında. mülteci de yaşamını sürdürmek için ekmek kazanma derdine düşecek, normal şartların daha altında iş bulması çok basitleşecek ve türk vatandaşının iş bulması daha da zorlaşacak. deseler ki, yep yeni fabrikalar kurulacak, işsizlik ortadan kalkacak, mülteci kardeşlerimize de devlet tarafından yardım yapılacak, yine bir derece ortalık karışmaz. işte o zaman aşırı tepki verene ırkçı dersin ya da hiç fikir beyan etmeyene liboş dersin.

    ama bu demek değil ki karşı argümanı sunan adamla kavga edesin. ne gerek var ki? sanıyor musunuz ki sizinle tıpatıp aynı düşünen, merkez olarak fikir tabanında buluştuğunuz fakat detay tartıştığınız insanlar olursa sadece bir arpa boyu yol gidebilirsiniz? ne farkınız kalıyor ki ülkedeki bölünmüşlükten, sizin gibi düşünmeyen adamın ifade şeklini beğenmiyorsunuz diye ondan nefret ederek? zaten şikayet ettiğiniz, değişsin bu düzen, sandıkta artık bu adamlar galip gelmesin diye haykırdığınız bu değil mi? onlar öylesini yapıyor, siz de böylesini. ben arada hiç bir fark göremiyorum.

    bir insanın fikrini aşırı saçma bulabilir, hatta kendisinden de hoşlanmıyor olabilirsiniz. buna o fikri ifade ediş şekli de, fikrin kendisi de sebep olabilir. ama bu sebeplerin hiç biri, insani saygıyı yok sayamaz. lafa gelince, herkes kitap kurdu, herkes tarih/toplum bilimci, herkes çağdaş. ta ki ucu kendine dokunana kadar. samimi olmuyor, bilesiniz.

    1975'den bu zamana kadar değişmeyen tek bir gerçek var bu ülkede. sağcının da solcunun da aşırısı aynı bokun farklı renk kombinleri. ülke düzelsin mi istiyoruz, koalisyon destekleyiniz. ne solcu parti ne de sağcı parti bu ülkede tek başına iktidar olursa, bu devran bitmez.
    #263021 mangetsu | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  2. Irkçılık yapanların en belirgin özelliklerinden biri de, herkesi ırkçı sanmalarıdır. Çünkü kendi kafaları sürekli ötekileştirmeye çalıştığı için, hakkını savunduğunuz herkesle aynı kefeye koyarlar sizi.

    Bir kürdü savunduğunuzda kürt, bir Türke arka çıktığınızda türk, bir iskandinavın hakkını koruduğunuzda İskandinav, bir solcuyu savunduğunuzda komünist, bir baş örtülüyü savunduğunuzda dinci, bir rakı severi savunduğunuzda da ayyaş olursunuz.

    Çünkü yaftalamaya bayılırlar. Çünkü meselenin bir "şey" olmakla, taraf ya da fanatik olmakla değil "insan" olmakla ilgili olduğunu anlamazlar, anlayamazlar. Çünkü beyinlerini çürüten o hastalığa yakalanmışlardır bir kere.
    #119061 petra von kant | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  3. tanımı;
    "başka ülkelerden akın halinde gelen insanları ülkesinde istememek" değildir.

    a'dan z'ye böyleyiz biz.
    tanımları birbiriyle karıştırıp yanlış tanımlar üzerinden etiketlemek kolay geliyor sanırım.
    #263013 maraz1 | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  4. daha önce bu arkadaşla ilgili yazdım gibi hatırlıyorum ama nereye yazdım, ne yazdım bulamadım. gerçi tekrar yazayım, ne zararı var değil mi? bilgiyi pekiştirmiş oluruz.

    ırkçılık, kendi ırkından olanı sevip, başka ırktan olanlardan nefret etmek şeklinde vuku bulan bir hadise. bir tür hayvani içgüdü. hayvani, çünkü hayvanlar arasında da benzer eğilimler söz konusu. aslında burada demek istediğim, çok da zeka gerektirmeyen bir yönelim bu arkadaş.

    herkes birbirini sevsin. dünyada barış kardeşlik olsun çağrısı yapmayacağım. çünkü zaten bunu okuyup anlayabilecek olan insanın böyle bir çağrıya ihtiyacı olmaz. kaldı ki herkes birbirini sevmek zorunda da değil. ama burada sebep ırk olmamalı.

    misal şimdi ben türküm, sanıyorum. öyle diyorlar. işe girmesine ön ayak olduğum, birlikte çalıştığım, kardeşim gibi sevdiğim iş arkadaşım ise kürt. peki hangimiz doğmadan önce bununla ilgili bir tercih yaptık. yani karakter ayarlarına girip cinsiyeti erkek olsun, ırkı türk olsun falan şeklinde seçim yapan var mı? doğuştan edindiğimiz bir özellik için bu kadar gurur duymak ya da başkalarının sadece doğuştan edindiği bir özellik için bu kadar nefret etmek ne derece zekaya dayanan bir eylem?

    komik buluyorum insanları. içlerinde yaşamasam eğlenceli de hatta. bir o kadar da acınası. düşünmekten yoksun. ezberci. kafasını kullanmayı bilmeyen... yazık.
    #119047 larden loughness | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  5. ırkçılığın tanımları ve sınırları yeterince nettir. -bir insana, bir gruba ya da bir kuruma karşı, ırksal ya da etkniksel özelliklere dayalı olarak ayrımcılık yapmaktır-. ayrıca bir çok psikolojik hastalığın da semptomlarından biridir. (kaynak ).

    ırçılık bu kadar kesin bir tanımla belirlenmişse de, bazen anlamakta zorluk çekebiliyoruz. "ırkçı değilim ama" ile başlayan cümleler kurup, en geride kalmış vahşi, ayrımcı içgüdülerimizi ortaya çıkartabiliyoruz bir anda. bir ırkla ya da etnik grupla ilgili bir şey yazmak, ya da söylemek her zaman ırkçılık olacak bir şey değildir. insanlar birbirinden hem farklıdır hem de aynıdır. "hint mutfağı çok baharatlıdır" demek bir ırkçılık değildir. ama "hintliler çok pistir" demek bir ırkçılıktır.

    peki neden? hint mutfağı derken, hintli olarak bir grubu değil, hindistan adındaki bir ülkedeki yemek kültürünü eleştirmiş olursunuz. o yemek zira, hintli olduğu için baharatlıdır. bunu kabul edebiliriz. ama, hintlilerin çok pis olduğunu söylerken, siz o grubun her bireysel üyesini pis olmakla itham edersiniz. ve pis olmasının suçunun hintli olması olduğu anlamı taşır. ne kadar temizlenirse temizlensin, bir hintli pis kalacaktır, bu cümleyi sarfeden kişi için.

    empati insanlığın en önemli duygularından birisidir. öyle ki, bir çok anlaşmazlığı aslında yalnızca empati yaparak çözebiliriz ya da hiç başlamadan dahi sonlandırabiliriz. ırkçılık meselesi de bu şekilde aynı. suriyeli bir kişinin yazdığı ve bir grubu hedef alan ölüm tehditli bir tweet'i örnek alalım. ve siz de, "suriyeli sığınmacıların hepsi aynı, hepsi bizi öldürmek istiyor" diyorsunuz. bu duruma diğer taraftan baktığımızda olay şu: siz örnek bir insansınız, insanlara yardım etmek için elinizden geleni yapıyor ve asla bir karıncayı bile incitmiyorsunuz. ama tesadüfen, sizinle aynı ülkede yaşamış, aynı milliyete mensup bir davar bir etnik grubu ölümle tehdit ediyor. sizinle milliyeti dışında hiçbir bağı olmayan bu insanımsı varlık yüzünden, bir anda siz de suçlanmaya başlıyorsunuz. şimdiye kadar herhangi bir canlıyı incitmek şöyle dursun, bir çiçeği bile sakınarak sevmişsiniz. ama bir anda tecavüzcü ve katil damgası yiyorsunuz. neler hissederdiniz?

    ırklar konusunda yazmak ve sözler söylemek yasak değil, üzerinde düşünülerek söylenmesi gereken şeyler. "ırkçı değilim ama" ile bir cümle kurmanız gerekiyorsa eğer, söyleyeceğiniz şey ırkçıdır. beyniniz otomatik olarak kendine bir sebep arıyor çünkü. o yüzden konuşmadan ya da yazmadan önce birkaç saniye düşünebilmek, bütün dünyayı güzelleştirmeye yeter de artar bile.

    gandhi'nin de söylediği gibi, "eğer dünyayı değiştirmek istiyorsanız, kendinizden başlayın!".
    #241812 writerofadream | 4 yıl önce
    1düşünce akımı 
  6. Okul çıkışında 6 yaşındaki oğlunu almak için arabanın içinde bekleyen anne, zenci bir arkadaşıyla sohbet ederek ve şakalaşarak okuldan çıkmakta olan çocuğunu görür. rahatsız olmaz ama merak ettiği için arabaya binip oturan çocuğuna döner;

    zenci bir arkadaşın olduğunu bilmiyordum.
    öyle mi? kim?
    Beraber yürüyordunuz ya şimdi çıkarken?
    Aaa, zenci miymiş?



    Bazen istiyorum ki beyinlerimizi, ülkeler arası siyasi geçmişi, bazı kelimeleri, bazı yüklenen anlamları, bize yıllar içinde eklene eklene miras kalan, yargılarımızın kaynağını oluşturan, tüm bilgilerimizi silseler...
    tüm insanlığın arap, türk, zenci, kendini bir şey sanan sömürgeci ingiliz, ukala nazi alman, bunlarla ilgili hiçbir şey kalmayacak şekilde beyinleri temizlense..
    acaba nasıl başlardık hayata tekrar? bir çocuk kadar masum denildiğinde kast edilen bu olsa gerek sevgili dostlar.

    tanım; kendi ırkının diğerlerinden üstün olduğuna duyulan inanç.
    #241830 la campanella | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  7. kişinin yetiştiği ortamda zuhur eden bir hastalıktır. düşünce akımı kesinlikle değildir. tedavi edilebilir ancak çok zor.

    şimdiye kadar toplam 5 kıtada, 9 ülkede yaşamış, yabancı bir ülkede çıkan iç savaşın ortasında kala kalmış biri olarak diyebilirim ki insanlar aynılar. genel olarak kötüler. her yerde eşit oranda kötüler. eşit oranda "farklı" olana tahammülsüzler. eşit oranda hilekarlar. bir rus, bir türk'ten, bir kanadalı bir mozambikli'den ne daha az, ne daha fazla kötü. insan ırkından pek haz ettiğim söylenemez.

    insanlar teoride denkler ancak, hiçbiri eşit şartlara sahip değil. aynı ülkede, aynı şehirde, aynı köyde bile değilken farklı farklı coğrafyalarda eşit şartlara sahip olması düşünülemez bile.

    kişinin yetiştiği kültür fazlasıyla önemli. batı toplumlarında yetişmiş birinin orta doğu'da yetişmiş bir kisiyle aynı dili konuşabilmesi çok zor. denk hayat görüşlerine sahip olma ihtimali düşük. dolayısıyla kimse kendi ülkesinde mülteci istemiyor. çünku hiç istemediği halde ülkesini terk eden mülteciler gittiklere topluma, eğer eğitimli değillerse entegre olamıyorlar. kanada gibi batı ülkelerinin 3. dünya ülkesi olarak nitelendirilen ülkelerden kalifiye göçmen almasının tek sebebi eğitimli kişilerin topluma tam olarak entergre olamasa bile gündelik hayatta çoğunluğun huzurunu bozmadan yaşayıp, çalışıp vergisini vereceğini bilmesi.

    insanlığın ortak bir kültürü, ortak değer yargıları olmadığı sürece bu hastalığın kökü kurumaz. hele ki insanlar bir gruba ait olma eğilimi içinde olduğu sürece en kolay "öteki" ilan edilecek kişi zaten bir cehennemden kaçıp gelen mülteciler olmaya devam edecekler. her gün akdeniz'de batan, denizin soğuk sularında boğulan kişiler var olmaya devam edecek.

    türkiye yönetimin mültecilere bakışı ayrıca hastalıklı. ülkeyi mültecilerle doldurulmasının insani bir yanı yok. avrupa'ya karşı bir koz olarak kullanıyorlar. kısacası kendim dahil herkesin, bütün devletlerin mültecilere bakış açısından tiksiniyorum. insan olarak malzememiz kötü. dolayısıyla mülteciler de insan ve kötüler. gittikleri toplumdaki insanlar kadar, ne daha az ne daha fazla. onlar kadar kötüler. gittikleri ülkeyi, bulunduklari çevreyi cehenneme çeviriyorlar mı, kesinlikle. mülteci sorunu tek bir yolu olan basit bir denklem değil. uluslar arası arenada ele alınıp bir çözüm getirilebilir. ancak hiçbir ülkenin böyle bir girişimde bulunacağını düşünmüyorum. en çok kılıç yarasına yara bandı takılıyor.

    ben lgbtyim,
    ben orta doğuluyum,
    ben inançsızım,
    ben koyu tenliyim.
    ben göçmenim.

    kanada'dan martaval atma diyenler gelmeden, insanların beni tanımıyor olmasına rağmen onlardan gelen nefrete hiç ama hiç yabancı değilim. hic kimsenin haklarına saldırmadığım halde, kimsenin huzurunu bozmadığım halde o ya da bu nedenden ötürü nefret edilen oldum. her yerde, her şekilde ötekiyim. dolayısıyla insanların ne kadar kötü olduğunu hiç bir gruba ait olmadığım için çok daha net görebiliyorum. yeri geliyor biri sevgini kapalı kapılar arkasında yasa diyor, yeri geliyor cehennemde yanacaksın diyor, yeri geliyor başkası ülkemden defol diyor. doğdugum ülkede kendimi sadece kendim olduğum için güvende hissetmiyorum, sebepsiz yere nefret edilen olmak kolay degil. o nefretin direk hedefi olabiliyorum. o nefret aynı, ancak birçok farklı adı var, ırkçılık da onlardan biri. karşımızdakini insan olarak değil, ama şu ama bu olarak gordüğümüz sürece çığ gibi büyüyecek bir hastalık.

    son olarak, şunu da şuraya bırakalım.

    www.youtube.com/...



    #263075 aigai | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  8. İnsanoğlunun sahip olacağı en melanet en iğrenç vasıftır. Birinin veya birilerinin hiç bir tercih veya etkisi olmadan sahip olduğu ırkını üstün görmesi ne zavallıca bir şeydir.
    #56421 adar | 8 yıl önce
    0düşünce akımı 
  9. (bkz: )

    kimi zaman kelimelerle, kimi zaman hareketlerle gerçekleşen çirkin yürekli insanların davranışıdır, kötüdür. karşıdaki kişi ya da topluluğun dini, dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, tercihi, politik görüşü ne olursa olsun ırkçılık yasalar önünde bir suçtur.

    bunun yanında başlık altına gelip x topluluğu ırkçıdır demek de aynı miktarda ırkçılıktır.

    bugün insan hakları günü, kutlu olsun...

    not: başlık kategorisinin olması beni üzüyor.
    #119098 the fool | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  10. İnsan nasıl böyle bir düşünceyi benimser hiçbir zaman anlayamayacağım. Çok klasik ve klişe bir örnekle bile olsa en sevdiğim izah şeklidir şu; iskelet sistemi, organların yerleri, çalışma mekanizmaları gibi birçok şeyin benzediği sırf kendine benzetemediği dış görünüş ve/veya kültürel alt yapıya tabi şeylerden dolayı diğer insanları küçük görmek ya da onlardan üstün bir varlık olarak kendini benimsemek en büyük yanlıştır maalesef.

    Birde bunun hayvanlar için olanı vardır, ırk hayvan olmazsa almazlar evlerine, mesela bir sokak kedisi/köpeği yerine gidip bir ton para verip sırf yanına onu yakıştırdığı için hayvan sever olan tiplerin de şu üstte yazılan ve kötülenen insanlardan bir farkı yoktur gözümde.
    #142996 gece ucan kedi | 6 yıl önce
    2düşünce akımı 
  11. ırkçılık 2 şekilde bize görünür. birincisi kendi ırkını üstün görmek, ikincisi ise diğer ırkları aşağılamak olarak karşımıza çıkar. birinci görüntü örgütlü bir hale dönüştüğünde en basit örneği nazilerdir.

    diğeri ise çok örgütlenmez ama hayatımızın her yerinde az veya çok ortaya çıkar. daha görmedim ki bundan nasibini almayan bir millet olsun. bu örgütlenmeden çok kültürel bir aktarımla işlenir.

    çok ayrıntı anlatmaya gerek yok, milletleri hiyerarşiye koyan herkes ırkçıdır.

    bir de milliyetçilik ile çok karıştırılır. halbuki arasında çok ciddi farklar vardır.
    #241854 marophat | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  12. sık sık etnik ayrımcılık ile karıştırılan fikir(imsi)

    yanlış hatırlamıyorsam dünya üzerinde 4 tane insan ırkı var. bunlar ; beyaz, sarı, kızıl ve siyah.

    beyaz ırk avrupa ve ortadoğu insanları için kullanılırken, sarı asyalı çekik gözlü dostlarımızı, kızıl amerika kıtası yerlilerini yani kızılderilileri, siyah ise afrikalı arkadaşlarımız için kullanılır.
    #143066 biri beni silksin | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  13. kendi içinde bile tutarsız olan bir ideoloji.

    bunun şahbazı "kızılderililer aryan'dır." diyor. oradan hesap edin savunanların ne kadar boş beleş insanlar olduklarını.
    0düşünce akımı 
  14. ırkçılık diye bir şey yoktur. kültürcülük vardır. günümüzde olan bütün ırkçılık polemikleri aslında kültürcülüktür. google'a london hyde park diye yazın, ilk çıkan resimlerde insanlar adete deniz kenaeındaymış gibi giyinmiş güneşleniyor. arada pikniğini yapıyor. isteyen sporunu yapıyor. şimdi o hyde parkta güneşlenen kadınları gel iç anadolunun bir şehrindeki parka koy. yeminle taciz eden gözlerden kendini alamaz. rahatsızlık hisseder kendi ülkesine nasıl kaçacağını bilmez. işte insanlar kendi geliştirdiği kültürü, rahatlığı, özgürlüğü yaşamak istiyor. haklı olarak da tarih boyunca birlilte geliştirdiği kültürdeki insanlarla yaşamak istiyor. bu kültüre dışarıdan girmek zor. girdim diyem de çok eğreti duruyor.
    günümüzde daha özgürlükçü kültürler, daha baskıcı kültürlerden yaşayan insanlar tarafından saldırı altında.
    şu an da ırkçılık denen şeyin gerçek adı kültürcülüktür.
    #141759 vanosss | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  15. bilinenin aksine ırkçılık avrupada ve amerikada yaygın diyemeyiz, araştırmalara bakıldığında en ırkçı tutumdaki devletler hindistan, çin ve afrikadaki ülkeler. bunun en önemli sebebi ise açlıktan veya savaştan veya başka bir toplumu olumsuz etkileyen durum karşısında hükumetlerin halkı kontrol yöntemi olarak kullanmasıdır
    günümüzde ise ırkçılık toplum gözünde siyah adamın robotlar neden beyaz renkte diye alınmasıdır
    #155778 ineedcoffee | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  16. ırkçı olmak için ırk diye bir kavramın varlığını kabul etmek yeterlidir. kalanı faso fiso.
    #241855 laedri | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  17. Ne idüğü belirsiz yobaz bir toplumla aynı coğrafya da yaşamaya zorlandığı için geleceği tehdit içerisinde olan insanların kaygılarını dile getirmesi ırkçılık olmuş.

    Götüme kaş göz çizsem o da kesin hümanist olurdu. Sonuçta ağızdan çıkan aynı bok.
    #272117 anvene | 3 yıl önce
    0düşünce akımı 
  18. emperyalizmin, halkları bölüp yönetmek için kullandığı araçtır.
    #31675 fly | 8 yıl önce
    0düşünce akımı 
  19. ve kavramları birbiriyle karıştırılmamalıdır. Türk, Kürt, Ermeni bunlar etnisitedir. Fakat bir Türk, Kürt ve Ermeni aynı ırka dahil olabilirler.
    Irkçılık sanıldığı gibi ahmak insan işi de değildir. Ben ırklarla ilgilenen bir insan olarak (ırkçı) statüsünde (ırkçılık) yapabilirim ama bu benim başka ırkları art niyetle aşağıladığım anlamına gelmez. Ben ırkçılığı tamamen pragmatik nedenlerle gözetir ve fayda sağlamaya çalışırım. Mesela size bir konuda örnek göstererek ne demeye çalıştığımı somutlaştırayım.

    Mesela eş seçerken, benden farklı genetikte olsun ki evlatlarımızda kalıtsal hastalık riski az olsun, benim değer verdiğim bazı fiziksel özeliklere sahip olsun (mesela zeka olarak) sosyal zekası iyi olsun, iyi olan bir ırktan olsun ki beni hayatta desteklesin çünkü sosyal zekamı çok başarılı bulmuyorum. Karşı tarafta belirgin bir kalıtsal hastalık olmasın çünkü çocuklarıma kötü genetik aktarmak istemem. Yaşamayı düşündüğüm coğrafyaya uygun genetik yapıya sahip olsun ki hem eşim rahat eder hem çocuklarım rahat eder, (bkz: ). Anaç olsun ve çocuklara iyi bakabilecek ırksal ve fiziksel yeteneklere sahip olsun çünkü sağlıklı ve yetkin çocuklara sahip olmak benim için önemli. Irksal ve kültürel olarak anlaşabileceğim özellikleri olsun ki eşimle geçimim çok rahat, etkili olsun.

    Mesela yaşayacağım coğrafyayı seçerken, yaşayacağım evi seçerken kendime ve ailemin ırki yapısına en uygun coğrafyayı ve evi seçmeye çalışırım.

    Yani ırkçılık bazı etnisite militanlarının yaptığı bir şeyden çok aslında bilimsel ve gayet faydacıdır. Ben ırkçılığı art niyetle insanları yaralamak için asla kullanmam sadece toplu faydacılık için kullanırım.
    #141619 glec | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  20. İnsanı insan olmasından dolayı değer vermeyip kendi ırkını diğer ırklardan üstün görme, tutuculuk hali olarak tanımlayabilirim.Hz.Muhammed (sav) Veda hutbesinde Arap ın Arap olmayana ,Arap olmayanında Arap üzerinde , siyahın beyaza, beyazında siyah üzerinde hiç bir üstünlüğü yoktur.Üstünlük takvadadır diyerek insanların farklılaştığı yerin ameller olduğunu belirtmiştir.
    #141715 araf | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  21. (bkz: )
    #143014 laedri | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  22. hakikaten insanın ne kadar basit, aciz, karaktersiz olduğunu ortaya koyan anlayış. dünya üzerindeki 7 milyar insan aynı millet olsa sanki sorun kalmayacaktı da şimdi mi sorun çıkıyor. evet bu düşünceyi benimseyen insanlara acıyorum.
    #143338 adam3466 | 6 yıl önce
    0düşünce akımı 
  23. (öncelikle dünyada hala bir saf ırk olduğunu kabul edecek ne kadar insan var onu sorgulamak gerek... neyse haydi gerçekçiliğin anlamı yok, ırk deyip geçelim)

    "bir insana, bir gruba ya da bir kuruma karşı, ırksal ya da etkniksel özelliklere dayalı olarak ayrımcılık yapmaktır" tanımına göre ayrımcılık yapıldığında söz konusu olan ve bu ayrımcılığın bakış açılarına göre şekillenebileceği yumuşak bir zeminde temellendirip farklı farklı argümanlar eşliğinde bir var olup, bir var olamayan psikolojik hastalık.

    ülkemizde de dünyada da genellemelere dayanır. insanın yaşadığı her coğrafyada, insanın kurduğu her düzende görülür, görülecektir. çünkü yapılan genellemeler belli bir yaşama tarzı, eğitim algısı, kültür ve geleneklerden kaynaklanmaktadır.

    örnek vermek gerekirse hint mutfağı çok baharatlıdır diye bir genelleme var. bu durumda tüm hindistan'lılar baharatlı yemek yiyorlar? yanlış mı? baharatsız yemekler yiyen hindistan'lılar genelleme içinde kalmak durumunda kalmamışlar mıdır?
    bu masum örnekleri çoğalttıkça bir zümre için kalıplaşmış fikirler oluşur. bu da doğaldır.

    ülkemizde son dönemde ırkçılığın söz konusu olduğundaki tartışmaların öznesi suriye'den gelen çok fazla sayıda insan.
    son dönemde türkiye'de ırkçılık, bu insanların gelenek ve kültürlerinin getirisi olan "baharatlı mutfaklarını" hiç değiştirmeden ve bunu da gerek devlet yardımlarıyla (hoşgörü, sağlanan kolaylıklar, açıkça yapılan yardımlar vs), gerek aymazlıklarıyla, gerek dünya görüşleriyle, gerek kültürleri, gerek gelenekleriyle, burada da (türkiye'de) bildikleri ve alıştıkları yaşantılarını uygulamak istediklerinde, onlara ayrımcılık yapıldığını düşünen türkiye'liler tarafından eleştirildiğinde, eleştirenlerin suçlandığı düşünce akımına dönüşmeye de başlamıştır.

    bakın kötülük yaptıran ırkçılık kesinlikle insan sıfatına yakışmaz. ama genellemelerin önüne geçmek de insan doğası nedeniyle neredeyse imkansızdır. her toplum kendi gelenekleri ve kültürüyle bir arada yaşayabilir. farklılıklar her zaman herkesi ya da her toplumu (sayıdan bağımsız, toplu halde yaşayan insanı) rahatsız etmemeli gibi bir düşünce çok farazidir.
    aynı ırka sahip insanlar, aynı ülkede bölge bölge farklı kültürler içinde yaşıyorlar. kozmopolit ülkelere göz atın, bunu çok rahatça göreceksiniz. böyle organik bağlarla bir arada elbette yaşayabilirler ama eğer yapay bir şekilde iç içe yaşamak zorunda kalınırsa aynı ülke vatandaşları dahi bu durumu büyük ihtimalle yadırgar, kabul etmez.
    ülkeleri geçtim, istanbul'u göz önüne alın... semtten semte değişen insan profillerine bakın... yani konu çok bıçak sırtı durumdadır, farazi görüşlerle çözülemeyecek kadar eskiye ve derin sosyolojik gerçeklere dayanır.

    açıklama notu: demek istemiyorum ki deri rengine göre aşağılansın insanlar, kökenine göre üst kimlik - alt kimlik sahibi olsun... bunlar zaten en asgari düzeyde her insanın anlaması, uygulaması ve bilmesi gereken, hatta öyle hissetmesi gereken şeyler. tıpkı çocukların düşünce sisteminde, farklılıkların, herhangi bir "düzey" sınıflandırması anlamına gelmediği gibi.
    #241851 mike ehrmantraut | 4 yıl önce
    0düşünce akımı 
  24. avrupa'da paganizmin yeniden moda olmasıyla "geliyorum" diyen akım. çoğu kişi bu durumu "ne var canım, adamlar eski orijinal kültürlerine dönüş yapıyorlar" şeklinde yorumlamıştı.

    (bkz: )

    türkiye'de de ırkçılığın ayak sesleri yine benzer şekilde gelmeye başlamıştı aslında. göktürkçe yazılar falan aslında bir ırkçılığın gelişini müjdeliyordu.

    ama türkiye'de komik olan, ciddi ciddi kendisinin beyaz ırktan () olduğunu düşünen insanların olması. anadolu coğrafyasında kendisini beyaz ırktan gören ciddi anlamda hayal aleminde yaşıyordur. anadoluda caucasoid bir ırk vardıysa bile çoktan tarihe karışmıştır muhtemelen. geçiş topraklarında yaşıyoruz zira. bugün türkler bile türk'e benzemiyor ki anadolu'da. hadi bizim gibi ataları tarihin daha uzun olan bir diliminde asya/avrasya taraflarında yaşayanlar arada türk fenotipini az da olsa insanlara hatırlatıyor da, bizim soyumuza bile epey giriş çıkış yapılmış farklı ırklar tarafından. bu sebeple ben bile en fazla %50-60 civarında türk çıkarım gibi.

    özellikle bazı gruplar arasında ingilizce kaynakları takip etmek moda olduğundan, kendisini beyaz ırk olarak görmenin bununla bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum. ciddi bir kendi fikriyatını oluşturamama sıkıntısı var bu insanlarda. sosyal medyayı kullanmaya pişman ediyorlar insanları.
    0düşünce akımı 
  25. ırkçılık sadece etnik gruplar açısından algılanırsa eksik ve anlaşılmamış bir düşünce biçimi olarak kalır. çünkü temelinde güçlünün güçsüze, zenginin fakire hükmü onu kontrol altına alma ötekileştirme güdüsü vardır.

    tarih boyunca aynı toplum içinde olup da yaşayışı, kültürü farklı olanlar; gücü elinde bulunduran erk tarafından hoş karşılanmamış, kontrol altına alınmak istenmiştir. kısacası ırkçılık, ötekileştirme son ikiyüzyılda toplumsal bağlamda baskın olarak görülse de insanlık varolduğu sürece bitmeyecek bir sistemdir.
    #16676 barikat | 8 yıl önce
    0düşünce akımı