kollarında bir güneş ölür,
gece gömmem onu diye tutturmuştur,
sürekli dalgalanmalarla
deniz öğretti ona,
nasıl çıkacağını kendinden,
hem de hep kendi kalıp.
arap şairi, asıl adı ali ahmet said eşber'dir. 1930 yılında suriye'de lazkiye'nin kassabin köyünde doğdu. 14 yaşına kadar burada yaşadıktan sonra tartus'ta bir fransız lisesinde okudu. daha sonra lazkiye'deki devlet okulunu bitirerek 1950 yılında şam üniversitesi'ne girdi. ülkenin bağımsızlığa kavuşması sürecini yaşadı. suriye'de bulunan fransız kuvvetlerine karşı gösteriler örgütledi.
ilk şiirlerini bu sırada yayınladı. şam üniversitesi'nde edebiyat öğrenimi gördü. beyrut saint joseph üniversitesi'nde doktorasını yaptı. burada baudelaire ve rilke'nin şiiriyle tanışan adonis, 1954'te edebiyat ve felsefe lisansı aldı. "şiir" dergisini çıkarttı. bu dergi tüm arap dünyasını etkiledi. 1961 yılından bu yana lübnan vatandaşlığına geçti ve adonis ismini aldı.
ortadoğu'dan fas'a kadar tüm arap şiirini etkileyen adonis, arap şiir geleneğinden koparak şiiri özgünleştirdi. arap şiirinin kendi kimliğini yitirmeksizin dünya şiiriyle ilişki kurmasına çalıştı. beyrut iç savaşından sonra paris'e yerleşti. mistisizme ilgilendi.
1971 yılında suriye -lübnan en iyi şair ödülü'nü, 1986'da brüksel'de uluslararası şiir bienali büyük ödülü'nü kazandı. 1983 yılında paris'te stephen mallarme akademisi üyesi seçildi. 1986 yılında da şiir dünyasının en önemli ödüllerinden olan "le grand prix des biennales de poéise" (brüksel) ödülünü aldı. şiirleri 10 ayrı ülkede -belki de daha fazla- yayımlandı uluslararası nâzım hikmet şiir ödülü'nün ilkini kazanan şair adonis, halen paris'te yaşamaktadır.
şairin şiir kitaplarından bazıları:
- şamlı mihyar'ın şarkıları (1961)
- new york'a mezar (1989)
- arap şiirine (poetikasına) giriş
ödülleri:
- 1971 suriye-lübnan en iyi şair ödülü
- 1986 brüksel'de uluslararası şiir bienali büyük ödülü
- 1986 le grand prix des biennales de poéise-(brüksel) ödülünü aldı.
- uluslararası nâzım hikmet şiir ödülü'nün ilkini kazandı.
Adonis ve afrodit'in hikayesi aslında yakın doğu uygarlıklarından yunan mitolojisine milattan önce beşinci yüzyılın başında geçmiştir. *Adonis efsanesi sümer ve hitit kaynaklarından gelmedir. 'Adon' ibranice efendi anlamına gelen tammuz adının yunancalaştırılmış karşılığıdır.* Yine yunan mitolojisinde adonis'in annesi olarak geçen myrrha ismi de sami dilinden gelmedir.
Kral theias kızı myrrha'nın güzelliğiyla öylesine övünür ki kıskanç afrodit'in dikkatini çeker. Afrodit, oğlu eros'u gönderip baba ve kızı birbirine aşık eder. Theias ve myrrha günlerce birlikte olur ve theias kandırıldığını fark ettiğinde öfkesini kızından çıkarmak ister. Öldürmek için Myrrha'nın peşine düşer. Hamile olan myrrha tanrılara yalvarır. Tanrılar (bir versiyona göreyse yaptığından pişman olan ve durumu telafi etmeye çalışan afrodit) myrrha'yı mür/mersin ağacına dönüştürürler. On ay sonra ağaç çatlar ve adonis doğar. Afrodit bebeği alıp persephone'a emanet eder. Adonis büyüdüğünde öyle yakışıklı olur ki persephone adonis'i geri almaya gelen afrodit'i reddeder. Tanrıçaların kavgası üzerine zeus, adonis'in eşit bir şekilde yıl içinde her iki tanrıça ile de vakit geçirmesine karar verir.
Hikayenin diğer versiyonuna göreyse adonis ile afrodit'i öğrenen ares yaban domuzuna dönüşerek adonis'i öldürür. Genç adamın ruhu yeraltına giderken akan kanından manisa çiçeği/anemon/gelincik doğar.
Doğanın ölümü ve yeniden doğuşunun simgesidir. Ya yerin altında ya da üstündedir. Bir ağaçtan doğmuş ve bir çiçek olarak ölmüştür.
Ek: lübnan'da bulunan, her şubat kırmızı renkte akan abraham isimli nehrin diğer ismi de adonis nehri. Adonis'in nehrin yakınında öldüğüne ve kanının nehre bu rengi verdiğine inanılırmış.
sümer / akad / babil mitolojilerinde geçen ve dumuzi / temmuz / dammuz / tammuz isimleriyle bilinen; türk / orta asya mitolojisinde ise damuz-han / tamız-han ismiyle bilinen tanrının yunan mitolojisindeki karşılığıdır.