orhan pamuk kitabı. dikkatimi çeken bir batılı karakterin gözünden osmanlıları anlatması, fakat yazarın türk olması oldu. kitabın ilk bölümlerinden maşallah kendini batılıların yerine iyi koymuş diyoruz.
kitap genel olarak sarıyor ama yok artık diyebileceğiniz acemilikler veya özensizlikler göze batıyor. bazı bölümlerde inan psikolojisi adına bir şey hissedemiyorsunuz.
kitabın arka kapak yazıları haklı olarak çok eleştirilmiş "kitapçı dükkanlarında gelmiş geçmiş satılan en mükemmel hayal ürünlerinden" yok artık devenin nalı.
az önce bitirdiğim orhan pamuk kitabı. Kitap genel olarak doğu-batı ayrımını yapıyor gibi gözükse de yazarın sozsözüyle kitaptaki birçok şey ve yanlışlıkla anlaşılmalar düzeltiliyor.
Kitap gerek konusu, gerekse orhan pamuk'un anlatımıyla gerçekten çok ilgi çekici ve güzel. Ancak orhan pamuk zaman zaman tekrara düşüyor gibime geldi.
Kitap italyalı bir gencin osmanlı'ya esir olarak düşmesi ve zindan hayatı ile başlıyor. Hoca'nın yanına geldiğinde ise kendisine tıpatıp benzeyen bu adamı görünce şok oluyor. Hoca'ya verilen genç, hoca'nın isteği üzerine bilim üzerine bildiği ne varsa bunu hoca'ya öğretiyor.
Kitap daha sonra hoca ve genç ilişkisi, hoca'nın buhranları, gencin ve hocanın benzerlikleri ve yavaş yavaş birbirleri olmaları vs şeklinde ilerliyor.
Kitabı okurken zaman zaman çelişkiler ya da tarihsel yanlışlar farkedebilirsiniz (ben fark edemedim). Ancak orhan pamuk sonsözde yine bu durumu açıklıyor ve kitabın (kendi deyimiyle) 'renklerini' oluşturan ve ilham aldığı eserleri açıklıyor. Yine ilham aldığı 'renkler' olmasa kitabın renginin kalmayacağını belirtiyor.
Kitabı beğenmeme karşın tam beklediğim Gibi değildi. kırmızı saçlı kadın'dan sonra beklentilerimi çok yüksek tuttum sanırım.
edebiyat dünyası söylencesine göre bu kitap orhan pamuk'un kendisine cevdet bey ve oğulları üzerinden saldıranlara cevabıdır. fikri sessiz ev'den önce kafasında belirmiş, sonrasına kalmıştır. internetin, gündelik tarih programlarının olmadığı 80'li yıllarda pamuk'a "bu genç adam pera'dan bilmemnereye ne saatte fayton kalktığını nereden bilecek", "o lokanta sahnesi yanlış o senelerde palamut akını öyle gelmezdi" ayarında saldırılar geliyor, pamuk da bunlara tek tek cevap verip büyütmek yerine beyaz kale'yi yazıyor. kitapta iki adam bir masanın karşısına geçip sürekli okuyorlar. pamuk "yazmazdan önce kaç yılımı dev kütüphanelerde türk tarihi okuyarak geçirdim, okuyun" diyor bu romanıyla.
bu işin söylencesi. kitaba gelelim: kitap yükseliş döneminin beşlisi içinde en sona koyacağım tarzda. Romanlarda sağlam bir dünya kurgusu, olayların keşfetme hissiyle örtüşerek geliştiği bir anlatım arıyorum. o aradığım kurguyu bulamadım.
dili açısıdan -okuduklarım içinde- en sade, en hemingway orhan pamuk kitabı. Pamuk zaten karakter sayısına abanan, konuyu kişi artırarak
kalınlaştıran bir yazar değil. roman da kısa olunca "kim kimdi?" demeden çerez gibi bitiyor.
kitabın gerçek tarihle örtüşmediği pek çok yer var. zaten daha ilk sayfadan found footage tarzı açılışında "ne kadarı gerçek, ne kadarı kurmaca bilmiyoruz, o veba salgını asla olmadı" gibisinden tatlı, insanı okumaya daha da çeken cümleler var.
orhan pamuk meşhur nobel kavgasından sonra defalarca intihal ile suçlanmıştı. Beyaz kale de bundan nasibini aldı. açıkçası "intihal" diye yanyana konan metinlerde bu derecede bir benzerliğe rastlamadım. bir frenk gemisi türk korsanlarınca saldırıya uğruyor, eğitimli olan bir genç kayırılıyor, köle olarak satılıyor. şimdi bu kadarı asteriks'ten arturo perez-reverte'nin "Şam korsanları"na tahminen binden fazla kere konu edilmiştir. ki kitabın olayı bu değil. daha romanın merkezindeki doppelganger yok bile. o zaman doppleganger konusunda da yerdeniz'den intihal var. le guin de önceki yüzlerce benzer romandan çalmış. böyle mantık olmaz. konusu gelmişken oğuz atay'ı intihal ile suçlayanlara ithafen "gutenberg kompleksi" diye bir yazısı var, zamanında varlık dergisinde yayımlanmıştı. konuyla ilgilenenler denk gelirse kaçırmasın. linkini bulamadım.
kapatırken, beyaz kale'nin pamuk'un sıkı dokumasından uzak ama kendisiyle tanışmak için en yumuşak giriş kitabı olduğunu söyleyebilirim. söyledim.