(u:LAVAŞ sözüğünün kökeni üzerine Osman Fikri Sertkaya Hocamızın yazısı, Türkoloji e-posta grubundan, Tuncer Gülensoy Hocamızın iletisinden:
Lavaş Kelimesinin Kökeni Üzerine Bazı Görüşler
0. Geçenlerde basında ve internette Lavaş ekmeğinin Ermenilere ait olduğunun UNESCO tarafından tescil edildiği konusunda haberler yayımlandı. İnternette bu haberleri görünce Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ömer Çelik’e yedi sahifelik bir itiraz yazısı gönderdim ve UNESCO nezdinde hakkımızı korumasını arz ettim. Ben Lavaş konusunda daha önce Türk Dili dergisinde bir etimoloji yazısı yazmış ve kelimenin Türkçe olduğunu ortaya koymuştum. (Türk Dili, Dil ve Edebiyat Dergisi, Sayı: 703, Temmuz 2010, s. 39-41). Ancak yazımın redaksiyonunu yapanlar hem başlığını değiştirmişler, hem de “Sonuçlar” sahifesini yayımlamamışlardır.
Benim sayın bakanımıza yazdığım rapor üzerine Bakan adına Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünden, Genel Müdür Yardımcısı Selâmî Yıldız’dan, bir cevap aldım. Aldığım cevapta Türkiye Cumhuriyetinin “Soyut olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi”ne 2006 yılında imza koyarak taraf olduğunu, ülke sınırlarını aşan kültürel mirasın ortak kültür mirası olduğunun tespitinin Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü, bu konuda 2009 yılında Çin Halk Cumhuriyetinin Manas Destanını kendilerine kaydettirmesinden sonra Kırgızistan Cumhuriyetinin de 2013 yılındaki başvurusu ile Manas Destanının dünya halklarının ortak kültür mirası olarak tescil edildiğini, konunun en iyi örneğinin Nevruz Bayramı olduğunu ve Nevruz’un Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan İran, Pakistan ve Hindistan’ın müşterek başvuruları ile çok uluslu ortak kültür mirası olarak tescil edildiğini ve ülkemizin vazgeçilmez kültür miraslarından birisi olan Lavaş konusunda da Türkiye’nin Azerbaycan ile birlikte bir dosya hazırlayarak UNESCO nezdinde Lavaş’ın çok uluslu ortak kültür mirası listesine alınması başvurusunun hazırlandığını öğrendim.
Ancak Lavaş kelimesinin Tüncer Gülensoy’un Etimoloji Sözlüğü’nde olmaması, Hasan Eren ile Sevan Nişanyan’ın Etimoloji Sözlüklerinde de köken olarak Ermenicenin gösterilmesi üzerine bu konudaki görüşlerimi meslektaşlarım ile paylaşmak istedim. Konunun ciddiyeti üzerine Tuncer Gülensoy’un da eserinin daha sonraki baskılarına Lavaş maddesini ekleyerek konuyu aydınlığa çıkaracağını ümit ediyorum.
1. Eski Uygur Türkçesinde Çinceden Türkçeye 粒liv şeklinde geçen bir kelime vardır. Çince粒liv kelimesi “tohum, tane, çekirdek, çekirdek içi” anlamlarına gelen bir kelimedir. 粒liv Giles, 6.958, “A single grain, a kernel”[1];粒livMathews’. 3.923 “A grain, a kernel”[2] Bu kelime USp 88’in 30. satırında liv yemesünler şeklinde bir ibarede geçer. liv kelimesi yemek fiili ile birlikte kullanılmıştır. Aynı kelime Kutadgu Bilig’de iki kez liv “yemek”, iki kez de liv aş “yemek (tepsisi)” karşılığında olmak üzere dört kez geçmektedir. 2250 yana liv çıkarda körüp saklasa aŋar yolda turgu elig tegmese “Yine (başkasına) yemek ikram edilirken, onu görüp beklemeli Yolda durarak bir elin ona değmesine müsaade edilmemelidir.” 2553 iki neŋ beditür bu begler çavı ilinde togı kör törinde livi “Bu beylerin şöhretini iki şey büyütür. Kapısında tuğu ve (evinin) baş köşesinde sofrası (=yemeği).” liv kelimesi Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânü Lugâti’t-Türk (III 438/5-8) adlı sözlüğünde “sofra” anlamında kenç liyü ibaresinde “bayramlarda ve hanların düğün ziyafetlerinde yağmalanmak üzere kurulan otuz arşın yüksekliğinde, minareye benzer sofra” şeklinde geçmektedir. Ancak liyü okunan kelimenin kâtibin v sesi üzerine “sükun” yerine sehven “ötre” işaretini yazması dolayısıyla nâşirlerin bu güne kadar liyü ليو şeklinde yanlış okudukları bir kelime zannediyorum. Bence ibare kenç liv olmalıydı. Çünkü Kutadgu Bilig’deki örnekler kelimenin “sofra” anlamında liv şeklinde okunması gerektiğini ortaya koyuyor. Eski Uygur Türkçesi metinlerinde Çince liv kelimesinin Türkçe aş “yemek” kelimesi ile birlikte liv aş şeklinde birlikte kullanıldığı görülmektedir. Türkische Turfantexte VII’de yayımlanan T III M 190 numaralı 14. metinde liv aş ikizlemesi üçüncü teklik iyelik ekini de alarak livi aşı şeklinde sekiz kere kullanılıyor. 8. satır. livi aşı üyür tügisi titir. 17. satır. livi aşı konak tügisi titir. 28. satır. livi aşı tuturgan titir. 39. satır. livi aşı bugday titir. 49. satır. livi aşı kentir urugı titir. 59. satır. livi aşı kara burçak titir. 69. satır. livi aşı yaşıl burçak titir. 79. satır. livi aşı konak tügisi titir. Verilen örneklerde de görüldüğü gibi liv aş ile bugday, darı, burçak tohumlarından veya tanelerinden yapılan aş kastedilmektedir. Altun Yaruk (588/8)’da kamag liv aşlarınıŋ adırtı bar “Bütün yemeklerinin farklı (lezzeti) var” cümlesi geçiyor. Sir Gerard Clauson An Etymological Dictionary of the Pre-Thirteent Century Turkish 763a-b’deki liv maddesinde kelimenin anlamını “bir tür yemek veya yemek tabağı [Some kinde of food, or a dish of food]” şeklinde anlamlandırmış “bir ödünç kelime olduğu şüphesizdir, muhtemelen Giles 6.958’de geçen li kelimesidir” diyerek kelimenin Çince Giles sözlüğündeki yerini göstermiş ve “Edwin Pulleyblank bu kelimenin Orta Çincedeki şeklinin liip olması gerektiğini söylemektedir” açıklamasını yapmıştır. liv aş ibaresi Kutadgu Bilig’de iki kez geçmektedir 2549 liv aş tirki kirse körü ıdsa köz yaragsıznı körse anı tıdsa öz “Yemek (tepsisi) girdiği vakit, onu göz altında bulundurmalı, ve uygun olmayan şeyleri görürse, ona mani olmalıdır.” 2551 kapugda çıkarsa liv aş tirkini körü tüz ületse begi körkini “Kapıdan yemek çıkarken, tepsilere nezaretle bunun beyin şanına layık şekilde, herkese dağıtılmasına dikkat etmelidir.” Kısacası liv kelimesi en az bin yıl önce Çinceden Türkçeye geçen ve liv yemek şeklinde kullanılan bir kelimedir. Çince liv kelimesi Türkçe aş kelimesi ile birlikte liv aş şeklinde de kullanılmıştır. Kalın sırada telaffuz edilen aş kelimesi kendisinden önce gelen kelime ile birleşip gerileyici benzeşme ile de kendisinden önce gelen kelimeyi kalınlaştırmış, böylece livaş > lavaş şeklinde bir gelişme yaşanmıştır. Bu “hybrit [melez]” bir kelimedir. Hepimizin de bildiği gibi bir kelimenin yarısı bir dilden, yarısı başka bir dilden meydana gelirse buna hybrit kelime denir. Meselâ atmasyon < atma-syon, mini-büs vs gibi kelimeler böyle kelimelerdir. Bu kelimelerin yarısı Türkçe, yarısı başka bir dildendir. Şimdi şu soruyu sormak gerekiyor. Yarısı Çince, yarısı Türkçe olan bir kelime nasıl Ermenice olabilir? Veya sonunda Türkçe aş kelimesi olan Ermenice kelime var mıdır? Soruları artırmak mümkündür. Meselâ Ermeniler ile Çinlilerin bin yıl önce bir kültür ilişkisi var mıdır ki liv kelimesi Çinceye Ermeniceden geçsin. Vs vs
Lavaş Kelimesinin Ermenice Olduğu Nereden Kaynaklanıyor?
03. Hasan Eren Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü (Ankara, 1999 s. 279b)’nde lavaş maddesini şöyle veriyor. lavaş ‘ince pide’. ~ Az. lavaş. - Tkm lavaş. - TatK lawaş. < Far. law®ş ‘a thin cake or biscuit’. Ermenicede de lavaş olarak kullanılır. Räsänen V 315b (kökenini vermemiştir).; Dankoff: EÇ-Bitlis 409; EÇ-Glosary 52. Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı. Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, İstanbul, 2002, 266a’da “lavaş ~ Fa levaş < Erm lavaş yufka ekmeği, pide” karşılığını veriyor. Bu satırlardan da açıkça görüleceği üzere Eren ile Nişanyan’ın kaynağının R. Dankoff’un çalışması olduğu anlaşılıyor.
Merhum hocamız Hasan Eren’in lavaş maddesinde Eski Uygur belgelerini, Kutadgu Bilig’i, Dîvânü Lugati’t-Türk’ü ve başka kaynakları incelemeden sadece Robert Dankoff’un yazısını kullanması onu yanlış bir sonuca götürmüştür. Kelimenin Farsçadan veya Ermeniceden Türkçeye geçtiğini savunan kişiler Çince ile Orta Asya lehçelerine hakim olmayan kişilerdir. Dolayısıyla birbirlerini silsile şeklinde takip eden Robert Dankoff’un da Hasan Eren’in de Sevan Nişanyan’ın da görüşleri doğru olmadığı yukarıda verilen örneklerden açıkça anlaşılmıştır sanırım. Lavaş ekmeğini anlatan en doyurucu tarif Türkçe Sözlük, 1301b’deki lavaş maddesidir: lavaş is. (lâvaş) Far. lavâş. 1. Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü. 2.Yufka inceliğinde açılmış uzun sade pide. Ancak bu sözlükteki kökenin, yukarıda verdiğimiz bilgilere dayanılarak Far. yerine Çin. şeklinde düzeltilmesi gerekiyor.
04. Sonuç olarak diyebiliriz ki liv kelimesi Çinceden Türkçeye geçmiştir. Bu kelime Türkçe aş ismi ve yemek fiili ile birlikte tarihi metinlerimizde liv aş ve liv yemek şekillerinde kullanılmıştır. Liv aş hybrit yani melez (yarısı bir dilden, yarısı başka bir dilden) bir kelimedir, ancak birleşip tek kelime olunca ünlü uyumuna uyarak Lavaş şeklinde Türkçeleşmiştir.
Kelimenin İlhanlılar ile birlikte Tebriz’e geldiği, gelirken de Uygurlar, Özbekler, Tatarlar, Türkmenler, Azeriler tarafından kullanıldığı, Türkçeden de Ermeniceye Lavaş ve Farsçaya da Türkçe Liv aşı’ndan Levâşe ile Lavâş şekillerinde geçtiği anlaşılıyor.
Osman Fikri SERTKAYA
Dipnotlar [1] Herbert Allan Giles, A Chinese-English Dictionary, Shanghai, 1892. [2] Mathews’ Chinese-English Dictionary (A Chinese-English Dictionary Compiled for the China Inland Mission by R. H. Mathews), Revised American Edition, Cambridge, 1979. ) Açıklamaya üşenip kopyala yapıştır yaptım :)
hint-avrupa dil ailesinden türeme ve hangi koldan olduğu tartışmalı olsa da farsça kökenli olduğu konusunda kanının yaygın olduğu kelime. lava+aş kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. lavuk kelimesi ile aynı köke sahiptir. lava kelimesi yuvarlak ve birleştirildiği aş ile açılmaya hazır hamur topundan yapılan ince ve yassı ekmek manasına gelir. türklerin büyük bir kısmının 7-8 yüzyıllara kadar göçebe bir topluluk olduğu göz önünde tutulursa yerleşik bir toplum olan farsların bu kelimeyi türk topluluklarından önce kullandığını tahmin etmek hiç de zor olmaz. aş kelimesi ise aş yine farsçanın erken ayrılan kollarından pehlevicede yemek anlamında kullanıldığı bilinmektedir.
adana veya herhangi bir doğu şehrinde yenilen kebap ile beraber müthiş uyum sağlayan ekmek çeşidi. istanbul, ankara gibi büyükşehirlerde güzel yapan fırını bulmak epey zor.