sözlüğün metalci tarikatının basın sözcüsü, sağ kolu ve vitrin yüzü @opethian'ın her cumartesi 21:00-00:00 arasında kulzos radyo 'da yayında olacak programının adı.
"progressif ve doom olsun, gerisi boşluk olsun" mottosunu hayat görüşü haline getirmiş insandan zarar gelmez. opethian bu noktada sözlüğün bayrak taşıyanı. gitarını dizinin üstüne koyup yaptığı "ne istiyonuz hele?" konseptli yayınları, radyonun canlı yayın bazındaki en keyifli anlarını oluşturuyor benim gözümde. pamuk gibi de dj'dir; şarkı istersiniz, "o yok ama bu var, seversin sen koçero" der ve gönlünüzden yumuşacık öper. metalin çok sert türlerindense, içten türlerine ilgi duyanların bu programı kaçırmayacaklarına eminim.
evvela imdb linkini bırakalım. www.imdb.com/... senaryosu oliver stone'a ait, alan parker tarafından yönetilmiş film. uyuşturucu kaçakçılığından yakalanan bir ingiliz'in türk hapishanelerinde başına gelenleri hikaye eder. türkiye'yi kötü tanıttığı gerekçesiyle türkiyede yasaklanmış bir filmdir. seneler sonra izleme fırsatım oldu. gerçekler acıdır. görmezden gelmek de polyannacılıktır.
evet sevgili dostlar, şimdi bir filmle ilgili şu ana kadar yaptığım en entelektüel yorumu yapıyorum: "afedersiniz bok gibi film".
gerçekten izlediğim en kötü filmlerdendi. şöyle ki, uyarlama filmlerde zaten genel olarak kitaba uyumsuzlukla ilgili sorunlarla sıklıkla karşılaşılır. ancak bu filmdeki sorun, kitapla olan tutarsızlığının bir ülkeyi ve halkını topyekün aşağılamaya ve karalamaya çalışması amacına hizmet etmesi. filmde bir tane iyi, düzgün türk karakter yoktu. hepsi kaba saba, cahil, kötü, insanlığın dibindeki tiplerdi. şövanizmle falan zerre ilgisi olmayan, aksine ülkede yaşanan bir yanlış varsa en sert şekilde eleştiren biri olarak beni çok rahatsız etti filmdeki abartılmış kara propaganda.
sonra o hapishaneler, akıl hastaneleri neydi öyle yahu, biri bana açıklasın lütfen. tamam ülkedeki cezaevlerinin koşullarını, genel olarak hukuk sistemin işleyişini falan savunacak zihniyette biri zaten değilim, ki o dönemlerdekilerini hiç, ama o kadar da değil yahu. korkunç mekanlar, korkunç koşullar, inanılmaz derecede gerçek dışı bir atmosfer. filmde türk hapishanesi olarak gösterilen yer türkiye'de bile değil malta'da.
zaten bir röportajına denk gelip izlediğim kitabın yazarı ve hikayenin kahramanı olan billy hayes de gerçeklerin çarpıtıldığını söylüyor. sonrasında filmi yapanlardan gelen özürler falan da yapılan hatayı kabul edip onaylıyor.
bu film, dünyanın her yerinde ırkçı olarak nitelendirilecek, kötü niyetli bir film ne yazık ki. eleştiri yapmak başka, böylesine çirkin bir karalama yapmak bambaşka şeyler ve filmin sinemasal zayıflığı da bunu destekliyor. yani filmi kötü kılan tek şey filmin amacı ve ırkçı tutumu değil. film bana hiçbir sanatsal zevk de vermedi. oyunculuklar, sinematografi, senaryo, cast seçimi ve final, hepsi de başarısızdı. john hurt bile kurtaramamıştı ki keşke bu filmde oynamasaydın be johnımın içi diye bile sitem etmiştim kendimce.
hayır madem kara propaganda yapmak istiyor canınız bari şöyle seyir zevki sağlayacak bir kaç teknik detay ekleyin, oyunculuklar konuşsun mesela, ne bileyim yapın işte, sinemacı olan sizlersiniz. ama yok, o da yok. sonuç olarak benim açımdan son derece başarısız, ırkçı, çirkin bir filmdir geceyarısı ekspresi.
Her zaman olduğu gibi @opethian 'ın emekleri ile enfes bir yayın olacağı daha ısınma turlarından belli olan program. Rock, metal müzik sorup duruyordunuz; e nerdesiniz ? Bekliyoruz.