1. 'un sürrealist kitap serisi.

    bir neslin hımına koymuşsun ipek ongun, kahrol.

    90'ların sonu 2000'lerin başına denk gelen orta okul-lise dönemimde, bu serinin ilk dört kitabını okumuştum. gerisini okumadım; çünkü 15 yaşıma ulaştığımda bilişsel kapasitemin epey bir altında kalmışlardı. herkes yapıyor diye yapılan şeylerden gerçekten de hayır gelmiyor. bir de aynı dönem arkadaş grubumuzun üst baş çamur içinde basketbol oynadığı, bisiklete bindiği, kediyle köpekle yuvarlandığı bir dönemdi. haliyle 'ın "tayyör giyip otel lobilerinde beş çayı içmesi" babaannelere layık, dünyanın en sıkıcı eylemiydi ve okurken sıkıntıdan öldürmüştü. çok popülerdi ipek ongun bahsettiğim dönemlerde, istemeseniz de maruz kaldığınız serdar ortaç şarkıları gibi, bir şekilde hayatınıza sızıverirdi. bunun nedenini şimdi anlıyorum, family-friendly olması hasebiyle elimizden çekip alan olmamış şu saçmalığı. küçük burjuvanın modern görünümlü muhafazakar aile yapısına cuk oturmuş. ipek ongun'un kitapları bu kadar bilinmesine rağmen realizmin dibine vurmuş 'ün pek bilinmeyişi de aynı nedenden. neyse, bu başka yazının konusu. ilgilisi şuna bakabilir.

    kitabımızın ana kahramanı serra noyan. kendisi gerçekçilikten bir hayli uzak bir karakter. öyle ki ya da benim gözümde daha gerçek, mümkün karakterler.

    ilk kitaba çok da giydirmek istemiyorum; çünkü ilk kitapta bir mantık ve samimiyet vardı. serra şişman, gözlüklü, kompleksleri olan klasik bir ergendi, anne babasının boşanması gibi sorunları vardı, hem gelişen bedeni ve hormonlarıyla boğuşuyor hem de kendini içsel olarak geliştirmekle uğraşıyordu. hoşlandığı erkekler reddediyordu, okulda rezillikler yaşıyordu, dış görünüşüyle ilgili dertleri bitmek bilmiyordu. hepimiz serra'da biraz kendimizi bulmuştuk.

    sonra ne olduysa ipek ongun ülkemizden ve gerçeklikten bir kopuş yaşadı ve karşımıza ders çalışmaktan bitap düştüğü halde burssuz bilkent turizm gibi tırt bir bölüm kazanmış serra geliverdi. 3-5 kilo verince taşa dönüştü, erkekler götünde pervane oldu, ev sahibiyle, ev arkadaşıyla dertsiz tasasız yıllarca yaşadı, oktay gibi bir hayali karakter buldu (sonra sapıtmış galiba), mezun olur olmaz iş buldu, bir sürü bıdı bıdı. ulan ben ankara hukuk mezunuyum, öğrenciyken hep çalıştım ta o zamandan hayvan gibi deneyimlerim var, anadil seviyesinde ingilizcem var, avukat olarak iş bulma süreçlerimi anlatsam saç baş yolarsınız. serra kim köpek olum?

    kitap sanki paralel bir evrende geçiyor. benim üniversiteyi okuduğum ankara'yla, yıllarca yaşadığım istanbul'la, şahit olduğum ya da bizzat yaşadığım hiçbir şeyle bağlantısını kuramıyorum. nerede geçim sıkıntısı, nerede her gün sokakta maruz kaldığımız tacizler, üniversite olayları, ilk denemede hayatımızın aşkını bulamayışımız, işsizlik, cinsel deneyimler ve daha bir sürü şey? o nasıl bir pencereden hayata bakmaktır, nasıl bir gerçeklikten kopukluktur? genç kadınlara önerebileceğin yol bu mu, zayıflayın, mercek takın, süslenin püslenin, amman ha sevişmeyin. bu mu senin hayat algın ipek ongun?

    ayrıca bu serra karakterinin frijitliği de canımı çok sıkmıştır. buna annesinin sevişirsen aids kaparsın, hamile kalır namusumuzu iki paralık edersin minvalinde yaptığı bir konuşma vardı ki ergen halimle bana bile "siktir la ordan" tepkisini verdirmişti. hayattaki en temel içgüdülerimizden biri yahu sevişmek, bu ne biçim bir cinselliği ele alış tarzıdır? zaten memleketin üçte biri frijit, sevişen kadınların kaçta kaçı orgazm olabiliyor meçhul, iyice korkut küçücük kızları ki seksten tiksinip iyice uzaklaşsınlar özlerinden. aferin ipek ongun. rtük gibi karıymışsın maşallah. allahtan şu manyak, üniversite mezunu, bok gibi para kazanan anne karakteri gibi değil de bir dağ köyünde büyümüş, ilkokul mezunu ama açık fikirli ve kendini geliştirmeyi başarmış bir annem varmış. ipek ongun'un kızı olarak doğsam kim bilir nasıl bir ruh hastası yetiştirecekti benden.

    valla hayat bu değil. serra'nınki değil. hiçbir zaman da olmadı.

    bir de son olarak, dikkat ettim de oktay karakteri gaymiş bence. hem hafta sonları takım elbise giyip müzikallere gidiyormuş, hem de iki kere mi ne öpüşmüşler serra'yla bütün ilişkileri süresince. bu kadar seksten kopuk bir adama denk gelsem tekmeyi götüne öyle bir koyarım ki fizik yasaları bükülür, döne döne yoktan enerji var eder valla.

    ukdesi idi, doldu. hem de ne doldu, di mi
    #228671 istenc | 4 yıl önce
    2kitap serisi