-
Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân.
Örnek kullanım: İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? (M. Ş. Esendal) hepsini göster
-
Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge.
Örnek kullanım: Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır. (R. N. Güntekin) hepsini göster
-
Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa.
Örnek kullanım: Deniz kıyısında bir yer aldılar, ev yapacaklar. hepsini göster
-
Ekime elverişli toprak parçası, arazi.
Örnek kullanım: Çorak yerde ot bitmez. hepsini göster
-
Otel, motel vb.nde kalınacak oda.
Örnek kullanım: Yeriniz var mı? hepsini göster