1. Ben "nasıl açılayım" derken elin oğlu -tipi de tam bir camış, o zaman pahalı olan bi sikim marka eşofmanı, ayakkabısı falan varmış- iki ay yedi, yaladı, yuttu. Ne kadar ileri gitti bilmiyorum ama her perşembe-cuma eve kapandıklarında sol gözüme bir ağrı giriyordu. Yağmur haberi getiren romatizma gibi.

    Sonra kızın buna doldurduğu defterin üzerine keçeli kalemle saçma sapan şeyler yazıp kapısının önüne attı. Millet alıp elden ele okudu tabi "gül koklanır hırpalanmaz" şiirinin altına "götünden sikmedim ya. orospulaşmA" yazmış.

    Ben hala marul kadar sosyal zeka "iyi misin?" Falan dedim "hiç üstüme gelme, seninle mi çıksaydım? Dedi. Hönk!. Ya işte, Al sana bir kaya nereye dayarsan daya. Anladım ki şu diyalog yaşandıysa haklı kız. Liseye bununla başladık.

    Bunları lisede yaşamak lazım. Gelişme çağında o kadar beyin hücresine yazık oluyor ama sağlam "dank" ediyor. Sadece kadın değil insan ilişkileri konusunda da hızlandırılmış, yüksek yoğunluklu kurs aldığım. Çok hayrını gördüğümü düşünüyorum.
    #91091 son kurtadam | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0genel terim 
  2. benim için ingilizce öğretmenimdi kendisi. şimdi sorsan adını bile hatırlamıyorum. tek hatırladığım insanı yaşama sevinciyle dolduran bal rengi gözleri... hoş bir kadındı. hani böyle afet diyemezsin ama güzeldi işte. ya da bana öyle geliyordu. ergenlerin aklını başından almak istermişçesine açık saçık kıyafetler giyen bir kadın da değildi. sıradan, doğal, şık şeyler giyerdi. en çok aklımda kalan ise omzuma eline koyduğunda kalbimin yerinden çıkacak gibi olmasıydı.

    şehir değiştirdim son sınıfta. bir daha da görmedim hiç kendisini. bilmiyorum şimdi nerede ne yapıyor...
    #91111 larden loughness | 7 yıl önce
    0genel terim 
  3. lisedeyken okuldan ve okumaktan öylesine nefret ediyordum ki okul ile ilgili herhangi bir şeye pozitif duygular beslemem imkansızdı. hiç yaşamadığım aşk oluyor lise aşkı.
    #91119 laedri | 7 yıl önce
    0genel terim 
  4. en güzel aşklar onlarla yaşanır

    lise 4’ün son günleri, hafif rüzgarlı bir yaz sabahıydı. ben 18 yaşın getirdiği coolukla sessizce etrafı keserken okul bom boştu, çünkü herkes devamsızlık hakkını son günlere saklamış ve evde horul horul yatarken ben okula gelmek zorundaydım. ben kulaklığımda sevdiğim fransızca bir şarkıyı dinlerken uzaktan gelen bir kızı gördüm. kendisi bizim sınıftaydı adı damlaydı ama neredeyse hiç muhabbetim yoktu. ben ara sıra onu kesip müzik dinlerken hoca gelip eve gidebileceğimizi yoklama alınmayacağını söyledi. zaten 1-2 kişi olan öğrenci sayısı böylece sıfıra düştü.

    eve giderken pastaneden mis gibi poğaça ve simit kokuları burnuma geldi. uğrayıp poğaça ve biraz da börek aldım. ancak birisi beni takip ediyordu bu damlaydı. durdum bekledim ve bana merhaba dedi beni gördükten sonra. ben ciddiyetimi bozmadım ve merhaba dedim. istersem onlara gidebileceğimi kahvaltıyı beraber yapabileceğimizi söyledi.

    istemeden de olsa kabul ettim ve gittim. çayı demledi ve bana kahvaltı hazırladı. sıcakkanlı ve sevecen biriydi, 19 yaşındaydı bir sene sınıfta kaldığı için yaşı büyüktü. annesi ve babası ayrı yaşadığı için o annesinde kalıyordu.

    aradan geçen zamanda epey bir muhabbet ettik. aramızda bir kan bağı oluştu. bir an kalkıp şimdi geliyorum dedi. ben de tv’yi açıp geçmiş maç özetletini izledim.

    bir anda karşıma havlulu bir şekilde geldi. ben kalkıp gidecekken bana benden hoşlandığını ve uzun zamandır herkesten gizlediğini söyledi.

    yapamazdım, daha çok küçüktüm ama o da çok güzeldi. bakır rengi saçları vardı, genellikle siyah ruj sürüp, saçlarını her gün düzleştirip gelirdi.

    zor bile olsa kabul ettim ve üstündeki havluyu atarak üstüme doğru geldi ve dudaklarıma yapıştı. ben de soyundum ve adeta tatlı bir şölen yaşadım.

    o gün ve o gece onda kaldım. bu ilişki iki sene sonra ben üniversiteyi kazanana kadar devam etti. bir akşam eve geldiğimde ağlıyordu. ağlamaktan dolayı gözleri kan çanağına dönmüştü. onu aldattığımı düşünüyordu sorgu sual yapmadan, açıklamaya çalışsam bile inanmadı. tokat atarak benim elime bavulumu verip evden gönderdi.

    aradan yıllar geçti bir gün üniversite kampüsünün dışında arkadaşlarla dönerciden çıkıp okula gideceğimiz vakit uzaktan bir anne ve çocuğu geliyordu. bu o idi, beni gördü, sustu konuşamadı. çocuğunu annesine verdi ve bana sarıldı. yıllar sonra bile olsa gerçeği öğrenmişti. ağlıyordu bana sarılırken. babasız bıraktığı çocuğuna, yanlış yere suçladığı için bana ağlıyordu.

    ona birkaç kez tekrar birlikte olmak istediğimi söylesem bile karşı çıktı. çocuğu istediğim zaman görebileceğimi ancak birlikte olmanın mümkün olmadığını söyledi.

    uzaktan onlara bakıp el salladım, gözümden 1-2 damla süzülen yaş ile birlikte.

    #281192 ramos | 2 yıl önce
    0genel terim