-
örme işi veya biçimi.
hepsini göster
-
Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey.
hepsini göster
-
Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi.
hepsini göster
-
Örülmüş saç bölüğü, belik.
Örnek kullanım: Kadının başına doladığı örgülerden biri, firketelerden kurtulup omzuna düşüyor eğilince. (N. Meriç) hepsini göster
-
iletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ.
hepsini göster
-
yapı.
Örnek kullanım: Batı Avrupa medeniyeti bütün dış ve iç örgüleriyle bana ilk defa orada ayan olmuştu. (Y. K. Karaosmanoğlu) hepsini göster
-
Her türlü eylem ve olaydan oluşan akış.
Örnek kullanım: Yaşamın örgüsü içinde gereğinden bile çok çalışkanım. (N. Meriç) hepsini göster
-
Örülerek yapılan, örme.
Örnek kullanım: Örgü bir giysi. hepsini göster