30 undan sonra insan ardına bakmaya başlar demişti bir abim, o zamana dek hep ileriye bakarsın, o yaştan sonra kendini sorgulamakla geçer zaman demişti. 30 da hala çocuk kalmış olmak ya da gövdesi yeterince kalınlaşmamış bir ağaç olmak kötü. herkes bir şeyler bekler. toplum, aile, sevgili, içimizdeki biz.
2 yıl önce devirdiğim yaş. zaman su gibi akıp geçiyor. çok abartmayım ama imkanım olsa 20 yaşıma yeniden dönmek isterdim. bu iki yaş arasındaki kafa farkı çok başka oluyor.
adolf hitler'e göre siyasete atılmak için en erken yaş. galiba mein kampf'ta okumuştum, "insan 30 yaşından önce siyasete atılmamalı" falan demişti diye hatırlıyorum.
Karar, ölçüp bicme vs mekanizmanız frontal/ön lop dediğimiz beynin alın tarafı kısmıdır. Beyin toplam oranı insanda yaklaşık %30-32 Şempanze vs %15-18 Köpek %8-9 Kedi %3-4 civarıdır. Mesela bundan dolayıdır ki bir köpekle bir kediye nazaran daha farklı bir ilişki yaşarsınız.
Ön lob yaklaşık 30 yaşına kadar gelişim gösterir. İnsanda kendini tanıma, tüm öğrenegelinmiş şeyleri sorgulama bu yaştadır. 27 yaş intiharlarının altındaki sebeptir. (Sanatçı tayfasının üne, paraya, doyuma ulaşmasıdır erken olgunlaşma 27 bu yüzden)
İsa 30 yasında hizmetine başlar... çünkü geçmişte israil gibi toplumlarda 30 yaşına gelmemiş kişiler adamdan sayılmaz... dedikleri pek fazla toplumca kaale alınmazdı.
Bu yaşa gelene kadar yüzde bir kaç fark yaratmak elinizdedir.
Bendeki yansıması, yirmi sekiz- otuzumda "bu benim" dedim. O günden beri sanki hep o ben varmış benim içimde de sonrasında sadece arka planda takvim ilerliyor gibi hissediyorum hala. Ellide altmışta yetmişte ne hissederim bilmem.
18'den sonra gelen ikinci yaş eşiğidir. diğerlerinin üzerinde bu ikisi kadar durulduğunu sanmıyorum.
bu yaş eşiklerine verilen anlam biyolojik ve zihinsel yeteneklerdeki değişikliklerden kaynaklanmıyor. çünkü bu değişiklikler bir iki yıl öncesine göre ya çok sınırlı ya da çok belirsiz.
ancak psikolojik bir değişiklik yaşandığı kesin.
gençliğin kayıp gittiğine, gençliğe dair çok az şey kaldığına üzülüyor insan, biraz da kültürel olarak öyle kodlandığı için böyle herhalde.
ilk defa babam ile kadeh kaldirdigim yastir. insan otuz yasina girdigi zaman daha farkli hissediyor. bu hislerin basinda sorumlulugun icindeki bilesenler oluyor. daha fazlasini degil, gerektigi kadarini istiyor insan. yirmili yaslarimi hatirliyorum da ben hep gerektigi kadarini istemisim. insan gerekliliklerine mecbur kaldigi zaman on yas ile otuz yas arasinda sadece cusse/kalip farki oldugu gercegini gorecektir. dolayisi ile bir sonraki level olarak dusunulmesinden yanayim bu yasin.
güzel yaşlar, hayatın gerçeklerinin iyi kötü yaşanarak anlaşılmaya başlandığı döneme kapı açan yaştır, gerçi insan hep kendi yaşının güzel olduğunu düşünmeye meyillidir başka da çaresi yok sanırım...
dante'ye göre hayat yolunun yarısının 5 yıl öncesi olan yaş.
kadınların doğurganlık oranının da düşmeye başladığı yaştır.
bunlara rağmen bu yaşta olanlar "genç yetişkin" olarak değerlendirilir.
ben ise bu yaşa yaklaşırken çoğu hayalimden vazgeçiyorum. hayat yolumun diğer yarısını tek başıma, evde akşamları keman çalarak geçireceğim gibi görünüyor.*
dünya sağlık örgütü tarafından eskiden orta yaş, şimdi ise genç olarak tanımlanan, şu anda geriye baktığımda pek de hatırlamadığım yaş. hatırlamak istiyor muyum, orası da tartışılır.
aslında birçok insan için "bu yaştan sonra şu yapılmaz" denen birçok şeyin yapılabileceği bir yaş bana göre. mesela şu anda kafamda tasarladığım 3. üniversite olayını keşke elimi çabuk tutup o zamanlar yapsaymışım. içinizde mesela "bu yaştan sonra okunur mu?" diyen varsa hemen okusun! 10 sene sonra gelen "10 yıl önce başlasam 6 sene önce bitirmiş olacaktım" düşüncesi var ya, insanı bitiriyor...
doldurduğunuzda artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı yaştır. eskisi kadar genç, hareketli değilsinizdir. vücut istese de beyin ve ruh ufak ufak aksini söyler. sorumluluklar artmıştır. geçen yirmili yaşlar sorgulanır, 10 sene boyunca ne yaptım ben diye düşünülür, pişmanlıklara hayıflanılır, güzel hatıralar özlenir. 40 yaş nasıl olacak acaba diye derin derin düşünülür.
insanların bu kadar çok anlam yüklemesini anlayamadığım yaş. Hayatla ilgili bir çok problemin 30 yaşında çözüleceği veya çözülmesi gerketiği düşüncesi bana anlamsız geliyor. Sayıya değil içeriğe odaklanılması gerektiğini düşünenlerdenim.