-
Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif.
hepsini göster
-
Koyu, kalın.
Örnek kullanım: Yoğun bir sis. hepsini göster
-
Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.).
Örnek kullanım: Puslu havaya yoğun bir kükürt kokusu sinmiş. (A. Ağaoğlu) hepsini göster
-
Artmış, çoğalmış bir durumda olan.
Örnek kullanım: O bölgede nüfus yoğundur. hepsini göster
-
Dolu, sıkı, sıkışık, çok, konsantre.
hepsini göster
-
Şişman, iri, tombul.
Örnek kullanım: İtibarlı masalarda, sigaralarını içen, iri kalçalı, beyaz sarışın birtakım yoğun kadınlar... (A. İlhan) hepsini göster
-
Kaba, kalın, iri (elek, iğne).
hepsini göster