murathan mungan'ın 2002 yılında yayımlanan ilk romanıdır. okunması tavsiye edilebilecek bir kitap değil bu kitap ama kitap, neden okunması tavsiye edilebilecek bir kitap değil anlayabilmek için okunabilir. murathan mungan'ın bu romanında olaylar bir kadın karakter ve bu kadın karakterin yanında birkaç gün geçirecek beş yaşındaki küçük bir kızın çevresinde geçer ve yazar, kadın karakterin bilincinde kadınlar üzerine tespitler yapmaya, kadınların dünyalarını çözmeye kalkışır. bana kalırsa murathan mungan, bir kadın bilincinden bir roman yazmaya çalışmakla yanlış yapmıştır. kitaptaki kadın ruh halleri, kitaptaki beş yaşındaki küçük kızın ruh hali de dahil olmak üzere safi zehirlidir ve kitap, bu sevgisizlik zehrini okura da aktarır. kitapta kadınlarla ilgili doğru tespitler mi yapılmış. evet, olabilir. ama kadınlar, gün yirmi dört saat zehirli bir bilinçle ve zehirli bir yürekle mi dolaşır, hayır. kitapta kadınlarla ilgili yapılmış tespitler, kadınlarla ilgili yapılabilecek milyarlarca tespitten sadece birkaçıdır ama kitaptaki kadınlardaki olumsuz ruh durum, kitapta sürekliliği olan bir durum olarak anlatılmıştır. özellikle kadın okurların, kitabı bitirdiklerinde çevrelerindeki bütün kadınlardan nefret etme tehlikesi var, o yüzden kitap ille okunacaksa okurken dikkatli olunmalı, ve tabii ki kitabın yazarı murathan mungan olunca, kitaptan mutlaka ki hatırlanacak önemli cümleler var, bu cümlelerden birkaçı,
"durup durup ardına bakan kadınlar vardır, geçmişi düşünmekten şimdiyi yaşayamazlar. her şeyi didikleyip duran, mazininin gölgesinden, anıların yükünden bir türlü kurtulamayan gözleri ufuk yorgunu kadınlar... durup durup ardına bakan kadınların tarihteki en büyük örneği hazreti lut'un karısı değil mi? acaba, o yüzden mi, tuz-dirseğe dönerek taş kesildi? hepimiz kendi tarihimizin içinde bir noktada durup, çok ardımıza baktığımız için mi taş kesiliyoruz? hayatımızı yenileyemiyoruz, yeni başlangıçları göze alamıyor, bütün hayatı yalnızca yitirilmiş mazi sanıyoruz? durup derinleşmekten korkan bazı kadınları hız kurtarırken, bazı kadınları da yavaşlık öldürüyor galiba."
"hayat bazılarına mutsuz olmakla duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil."
"bütün büyük aşklar gibi, birbirimizi terk ettikten çok sonra ayrılabildik."
not: (iki kitabı okuyalı da yıllar oldu ama sanki benim yazdıklarımla "çöküş romanları" kitabındaki eleştiriler arasında benzerlik olabilir gibi geliyor. kitap şu an elimde olmadığı için kıyaslama yapamıyorum şu an için) yanlışlıkla "intihal" yapmış olabilirim düşüncesiyle,