geçmişte, birisi oğlu olduğunda evinin yanına yönüne bir yere 3-5 kavak dikermiş. oğlan evlenme çağına gelince onun odununun parasıyla everirlermiş.
çünkü para kazanayım dersen kavak dikerek 8-10 yıl beklemen lazımdır. kim bekleyecek aq o kadar der uğraşmazsın da, bu şekilde ta zamanında diktiğin kavak işe yarar anca.
günümüzde kullanımdan düşmüş ve yalnızca baltalık bir ağaç cinsini tanımlar hale gelmiş ise de bir zamanlar deniz yolları üstündeki gümrük karakollarını da tanımlayan bir kelimedir. anadolu kavağı ve rumeli kavağı örneklerinde olduğu gibi.
yurdumuzun hemen her yerinde görebileceğimiz meyve vermeyen ağaç. kesmelik yetiştirilir. şehir ağacı değildir. baharda polenleri her yeri sarar. alerjik astım, saman nezlesi gibi sağlık problemleri olan insanların canına okur. uzayıp gider etrafına gölge vermez. şehirlerimizdeki kavak popülasyonunun geçmişi köyden kente göç olayının hız kazandığı 1970'li yılların başlarına dayanır. ağaç candır severiz. kestirmemek için gerektiğinde can da veririz ama kavak bunlardan değildir.
Eskiler kışın şiddetini bu ağaca bakarak tahmin ederdi. Yağmur, rüzgar, boran ile yaprakları dökülmüş bir kavak ağacı yumuşak geçecek bir kışa delalet ederken; yapraklarını kendi döken bir kavak ağacı da kışın sert, zemherinin uzun süreceğine dair ipucu verir. Herhangi bir ağaç değil de ille de kavak bunu söylerdi. Ben değil, büyükler diyordu. Tabi iklimler değişti artık, doğru mu yanlış mı birkaç yıl test etmek lazım.