genelev olarak bilinen sözcüğü halk arasında söylenen halidir kerhane. geneleve gidiyorum demezler de kerhaneye gidiyorum derler. bir de bol şerbetli haliyle bilinen, sokakların vazgeçilmez, ayaküstü atıştırmalık simit biçiminde tatlısı olan kerhane tatlısı da vardır. aslında tatlının hikayesiyle sözcüğün anlamıyla örtüşen bir hikayesi vardı. hatırladığımda ekleme yapacağım. ancak bir zamanlar zürafa sokak başında birçok kerhane tatlıcılar olurdu. üstelik birbirleriyle yarışır, en çok benim tatlı satılsın diye bir de mani tadında atışmalar olurdu.
latin ülkelerinde genelde "kulübe" ismiyle anılan yerler.
casino'nun (küçük ev, kulübe) genelev anlamına geldiğini öğrenince "ne alaka lan?!" demiştim. elbette bir şeye bir isim verilmişse onun mutlaka bir sebebi vardır.
fransa'da eskiden genelevler nehir kıyılarına veya nehirlerin denize döküldüğü yerlere yapılan kulübelerden ibaretmiş. daha sonra bu durum diğer latin avrupa ülkelerine de yayılmış.
casino isminin kumar oynatılan yerlere verilmesi de genelevle ilişkili. zira italyanlar için kumar oynamakla fuhuş yapmak aynı kapıya çıkıyormuş. ikisini de benzer zevkler olarak görüyorlarmış.
ülkemizde "genel kadınlar ve genelevlerin tabi olacakları hükümler ve fuhuş yüzünden bulaşan zührevi hastalıklarla mücadele tüzüğü" ile yasalarca belirlenmiştir ve seks işçilerinin para karşılığı ilişkiye girdikleri yasal mekanlardır. vergiye tabidirler.
ankara'da eskiden ulus'ta, bentderesi'nde toplanmış olan evler/ev.
bir arkadaşımın merak etmesi üzerine gittik birlikte. ama yaz mevsiminde olmamız ve ortalığın sivrisinek kaynaması, benim de "lan bu sivrisinekler yoluyla aids kapmayalım?!" diye endişelenmem neticesinde sadece arkadaşımın girip bakındığı mekan olmuştur.
bilenler bilir, bir de taksi durağı vardı buranın yanıbaşında. işte ben de bu taksi durağının oralarda olduğum için taksiciler "sen neden girmedin?" diye sorunca bu endişemi anlatmıştım. adamları da durduk yere endişelendirmiştim. bu da böyle bir anımdır.*
bugüne kadar hiç cinsel ilişkiye girmediğim için dolaylı yoldan zührevi hastalık kapmak hala fobilerimden birisidir. hani girsem en azından "atın ölümü arpadan olsun" der, kendimi teselli ederdim bir şekilde. ama dolaylı yoldan kapmak... yo, dostum yo...