1. Yönetip yürütmek, sevk etmek.

    #100237 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  2. Devam etmek.

    Örnek kullanım: Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer. (Anayasa)
    #130435 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  3. Önüne katıp götürmek.

    Örnek kullanım: Koyunları sürmek.
    #130436 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  4. Uzatmak, ileri doğru itmek.

    Örnek kullanım: Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor. (M. Ş. Esendal)
    #130437 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  5. Dokundurmak, değdirmek.

    Örnek kullanım: Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim. (H. C. Yalçın)
    #130438 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  6. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek.

    Örnek kullanım: Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler. (Y. Z. Ortaç)
    #130439 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  7. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek.

    Örnek kullanım: Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor. (R. H. Karay)
    #130440 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  8. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak.

    Örnek kullanım: Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler. (H. R. Gürpınar)
    #130441 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  9. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak.
    #130442 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  10. Herhangi bir durum içinde bulunmak.

    Örnek kullanım: Dört duvar arasında bir memur hayatı sürüyordu. (Y. Z. Ortaç)
    #130443 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  11. Pulluk veya sabanla toprağı işlemek.

    Örnek kullanım: Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi. (Ö. Seyfettin)
    #130444 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  12. Olmaya devam etmek.

    Örnek kullanım: Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum. (A. Gündüz)
    #130445 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  13. Zaman geçmek.

    Örnek kullanım: Çok sürmez, her şey düzelir.
    #130446 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  14. Zaman almak.

    Örnek kullanım: Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü. (A. Haşim)
    #130447 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  15. Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek.

    Örnek kullanım:Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı. (R. H. Karay)
    #130448 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  16. Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak.
    #130450 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  17. Seks sırasında kadının erkeğin üstünde olduğunda yaptığı eylem.
    #196106 tersslide | 4 yıl önce
    0eylem