90. Akademi'de en iyi film ve timothee chalamet' in en iyi erkek oyuncu adayı olduğu film.
daniel day lewis, gary oldman, denzel washington, daniel kaluuya ile aynı ödüle aday olduğu, oynadığı rolde çok başarılı bir oyunculuk sergilediği herkesin kabulü. Ben de kendisini tebrik ediyor, diğer adayların performanslarını izlediği için ödülü olur da kazanırsa da kabul etmez diye düşünerek film hakkındaki yorumlarıma dönüyorum.
moonligth balonundan sonra bu filmi izlemeyi erteledim. Zaten academi bir oyun ama seviyorum neyse ön yargı ile erteledim izlemeyi, sonra objektif olduğum zamanda filmi izledim.
Yönelimler bir filmi tamamen değiştiriyorsa benim için başarısız ki bu film öyle. Ama örneğin carol başarılı.
Ps: filmde/romanda beni başrol oyuncusunun karakterinin 17 yaşında olması çok rahatsız etti. Nereden bakarsam istismar.
james ivory'nin senaryosunu yazdığını öğrenmemle birlikte izleme listeme eklediğim (zaten "en iyi uyarlama senaryo" dalında oscar da kazandı), hollywood'un eşcinsellik goy goyunun uzun yıllar devam edeceğini gösteren film. mısırlı yazar andre aciman'ın pek de ses getirmemiş aynı isimli romanından uyarlama. romanı okumadım ama filmdeki marcel proust etkileri oldukça fazlaydı. izledikten sonra araştırdığımda, aciman'ın zaten proust üzerine dersler veren bir öğretim görevlisi olduğunu öğrendim.
filmin cinsellik yönünün fazla yoğun olabileceği ve senaryoyu değil, seksi izleyeceğimi düşünüyordum. düşündüğüm kadar senaryo dışına çıkılmış, "eşcinsellere özgürlük verin lan" mottosuna sahip bir film değildi. filmde başarısız bulduğum nokta ise, lolita ile kimi zaman etik görülmeyen kimi zaman toplum tarafından adeta bir günah olarak nitelendirilip taşlanan kimi zaman da apaçık suç olarak nitelendirilen "cinsel özgürlüğün kıstasları ve çerçevesi" mevzusu, filmde neredeyse hiç değinilmeyen noktalardan biri. evet, 2 erkeğin seksi de mevcut; birbirlerini neden sevdiklerine dair kırıntılar da mevcut; entelektüel olarak yakınlaşmanın temel nedenlerine dair güzel çıkarımlar da mevcut. bunların dışarıdan gayet dolu, içten içe ise bomboş olduklarını filmin ilk yarım saatinden sonra anlayabilmek ise zulüm gibi. eşcinsellik kısmından biraz uzaklaşıp sadece cinsel özgürlük üzerine düşündüğümde de, daha önce izleyip adeta çarpıldığım a bigger splash'in derinlemesine cinsel öngörüler yapması ve bunları aslında hiçbir alakası bulunmayan senaryonun içine nefis bir lezzetle yedirmesi geliyor aklıma. birçok eleştiride de yazıldığı gibi, a bigger splash'in karakter gelişimi açısından nefis bir film olmasının yanında, call me by your name'in vıcık vıcık yapılarak önemsizleştirilmiş cinsel özgürlük konusunda kendisinden derinlemesine dersler alması gereken bir film olduğunu düşünüyorum. "yeni nesil brokeback mountain işte" eleştirileri biraz ağır gibi görünebilir ama ivory'nin isminin yazdığı yerde senaryonun bu kadar kof olması, en azından benim adıma izah edilebilir bir durum da değil.
film armie hammer'ın kariyer işi bence. laçka karakterlere hayat vere vere derinlemesine incelenmeyi hak eden karakterleri oynama fırsatını yıllar içinde kaybetmiş gibi görünüyordu. bunun değişmesine sevindim. 1995 doğumlu timothee chalamet'yi ise lady bird'ten hatırlıyorum. burada elio rolünde inandırıcı olmuş ama biseksüelliği mi, homoseksüelliği mi; yoksa, sadece merak noktasını mı seçtiğini izleyiciye veremediğini düşünüyorum. zaten filmi, 17 yaşındaki bir gencin kafa karışıklıklarını göstermekte de eksik buldum. filmin denge ayakları elio'nun ebeveynlerini canlandıran michael stuhlbarg ve amira casar. aslen model geçmişi bulunan, kürt babasından gelen genleriyle halen güzel casar'ın tiyatro geçmişi de müthişmiş. stuhlbarg ise, boardwalk empire'dan beri pek ortalıkta görünmüyordu. kendini hatırlatmasının bembeyaz sakallarıyla gerçekleşmesini sevdim. filmin sonlarındaki baba-oğul diyalogu da "stuhlbarg'sız olmazmış" dedirtti bana.
ortalama bir film bence. sadece '80'ler eşcinselliğinin entelektüel boyutlarıyla ilgili kanınız kaynıyorsa sizi etkileyebileceğini düşünüyorum. 4 dalda oscar adaylığı kazanmış olması fazlasıyla şişirilmiş bir film olduğuna dair haklı bir ön yargı oluşturuyor. bu ön yargıyı ilerleyen yıllar içinde de üzerinden atabileceğini sanmıyorum.
izlediğimde bana cinsiyetten bağımsız iki insan arasındaki etkileşimi derinden hissettiren film. insanın en saf duygusunu bu film üzerinden izlemek çok heyecan vericiydi. İtalya'nın Crema şehrinde ufak gezintiye çıkmak için bu film seçilebilir.