Türkiye ile arasında 3 adet sınır kapısı bulunur bunlar İpsala Pazarkule Uzunköprü sınırkapılarıdır ancak bizleri bağlayan sınır kapıları değil gönül kapılarıdır 1999 depreminde attıklar ''DAYAN KOMŞU'' manşetleri ve uzanan yardım elleri ile bu dostluğun samimiyetini kanıtlamışlardır. Her kim ne derse desin iki ülke arasında inanılmaz ortak değerler paylaşılmıştır ve Türk tarihinin en naif yıllarını en naif çekişmelerini yaşadığımız insanlardır balıkçı teknelerinin benim balıkçı tekme su sıçrattı senin keçinde benim kayalığıma çıktı minvalinde atışmaların sık sık yaşandığı oldu naif yıllardı kimse kimsenin vatanına ciddi ciddi saldırmadı.Ne Yunan geldi pazar ayinini Edirne İoannes Kilisesinde kılarız dedi ne Türk çıkıp akşam namazında Gümülcine Camiindeyiz dedi.
Paylaşamadığımız şeylerde olmadı değil baklavayı kahveyi musakkayı cacığı çöpşişi tavlayı hiç paylaşamadık oyuncağını paylaşamayan iki kardeş gibi.
Anadolunun yoğurduğu insanlar canlarımız.
Bu vesileyle eğer sözlüğü okuyan Batı Trakyalılar yahut Yunanlar varsa Eğriboz Adasında ki yangında kaybettikleriniz için üzüntümü bildiriyorum. Politikacılar bu kadar sıkı ilişkilerimizden hoşlanmıyor olabilirler ancak hepsinin düşmanlığı düşüşlerini hızlandırıyor biz yine kardeş kalıyoruz ve sizleri seviyoruz.
türklerin yunanlılara düşman olduğu kanısı vardır genelde fakat bu yanlıştır, yunanlılara karşı türkler daha barışseverdir. bunda basiretsiz hükümetlerin de payı çoktur genelde. kendi başarısızlıkları su altında kalsın diye kamera önünde racon vurup kamera arkasında tavla oynamaktadırlar.
bir de rumlarla türkler'in çoğu adeti birbirine benzer. gereksiz bir enosis hayali peşinde değer mi düşman olmaya ?
türklerin sosyal medya üzerinden de olsa birkaç "gerçek" iletişim kurmadıklarını toplu halde düşman olarak nitelendirdiği halk.
her gün online olmak zorunda olduğunuz ama karşılığında pek bi' bok alamadığınız bi' oyun oynuyorum yaklaşık 8-9 aydır. clicker oyunlarından biri sayılır. mafyasın, bi' aileye girip çeşitli görevleri yapıyorsun, level atlıyorsun falan. pek bi' numarası yok. evde yalnız olduğum dönemde zaman geçirmek için sarmıştım, sonra da alışkanlık haline geldi.
içine girdiğim son ailede 6-7 aydır takılıyordum. resmen kültür sentezi gibi içerisi: 2 yunan, 1 amerikalı, 2 afrikalı, 1 rus, 1 ukraynalı, 1 ben. daha da vardı ama unuttum. yunanlardan biri ve amerikalı ailenin liderleriydi. baktılar ki baya oynuyorum oyunu, beni de officer yapmışlardı. biz hem aile içindeki oyunculara açık sohbet kısmında hem de discord'da baya yazışmaya başladık. amerikalının bizim buraların kültürünü hiç bilmemesine güldük yunanla falan. amerikalıların kendi kültürel ve dünya çapındaki cahilliklerine kendilerinin bile güldüklerini görünce baya rahatlamıştım çünkü laf edeyim mi, sessizce kalıp cringe'liklerine mi şaşırayım; bilemiyordum. yunan'la da "size yüzmeyi biz öğrettik" esprisini yapmamak için baya havadan sudan muhabbet ederek kendimi ve içimdeki ayıyı tutuyordum. geçen aylarda yunan'la muhabbeti ilerlettik. kendisinin avustralya'daki ebeveynlerinden, oraya 3 yıllık bi' eğitim için gittiğinden, geri dönüp atina'da yüksek lisan yapmaya başlamasından, dinlerden, kültürlerden, ortak atalarımızdan falan bahsettik. herif buzuki çaldığını ve benim iyi bileceğimi söyledi. ben de ona hem bizim türk sanat müziği'nden hem de udilerin şahı john berberian'dan bahsettim ve bi' anda entelektüel olarak da seviye atladı muhabbetimiz. 1-2 aydır da tam gaz kültür paylaşımı yapmaya başladık.
adamın youtube sayfası bu ama en son 11 yıl önce video yüklemiş. en azından rebetiko sevenler için kısa da olsa bi' konser havasına girmelerine yardımcı olur. her yunan yüzmeyi bizim sayemizde öğrenmiş olmayabilir ama benim yüz yüze de, yukarıda anlattığım gibi saçma bi' oyun vasıtasıyla sosyal medya üzerinden de tanıştıklarımın hepsi kardeş gibiydi. aynı şeyi ingilizler için de düşünüyorum. ikili ilişkileri biraz tecrübe etmeden kafadan sallamayın bence.