gök mademki ötelerde, diyordu, mademki odur bizi el ele veren, avuçlarda başlayıp bir denizde kaybolan geceleri, fesleğen yaprağını koparıp sapından, ovarken iki parmakla, yüklemeli develere gündüzü, bir yanda sundurmalar, ev içleri, tülbentler, yazmalar, merdiven başları, gıcırdayan kapılar, güneşi ve komşunun bahçesini yansıtan pencere camı, rafta işleyen çoban saatin mutfakta yaydığı kaseler, sahanlar, bakraç, bakırı çıkmış isli tencere, birbirine değince göçü aldıran çıngırağı yaldızlı bardakların, öbür yanında tek servi avluda, yalnız servi, taşlar, sıcak taşlar, damlar, duvar dipleri, kesik kulaklı köpekler, türkmen obası gibi gökyüzüne doğru gitmeli, ardında yaşanmış zaman'ın sıcaklığı ve fesleğen yaprağından kalan koku.
göç bir yaşam biçimidir. göçerlik bir kente yerleştiğinde dahi, üçüncü dördüncü kuşağında bile yaşayan devam eden bir yaşam biçimidir. o nedenle sokaklara çöp atarız, evlerimizin içi bal dök yala, kapımızın önü çöplüktür. -ne var ki? burası bitince göçüveririz der toplumsal bilinçaltımız bize. o nedenle kesi kesiveririz ağaçları. o nedenle yol yaparız. daha hızlı göçmek için. göç yolda düzülür diye ata sözümüz vardır. bu nedenle hiçbir işe başlarken plan proje yapmayız. yoldan topladıklarımızla iş kotarmaya çalışırız. henüz, yaşadığımız dünyada, üstünde oturduğumuz toprağa iyi davranmak gerektiğini, bulunduğumuz noktadan daha ötesinin olmadığını idrak edebilmiş değiliz.
beşeri anlamda göç ; bireylerin toplumsal , siyasal , ekonomik veya çeşitli nedenler ile , bir bölgeden başka bir bölgeye zorunlu veya gönüllü olarak yerleşme eylemidir. bu eylemler kalıcı olabileceği gibi bir süreliğine de olabilir.
Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret.
Örnek kullanım: Obalarının hâlâ arkası kesilmeyen göçleri devam etmekte idi. (S. Ayverdi)